- 2015 yılında gerçekleşen Metal Fırtına sınıf hareketi için ne ifade ediyor?
- Metal Fırtına sınıf hareketinin yakın döneminin en kitlesel fiili direnişidir. TM çetesi şahsında sendikal bürokrasiye ve MESS’e karşı fiili-meşru bir eylemdir. Onlarca fabrikadan binlerce işçi ardı ardına üretimi durdurdu. Metal işçileri geçmiş deneyimlerinden çıkardıkları derslerle iç örgütlülüklerini oluşturarak yıllardır biriken öfkelerini açığa çıkardılar. Metal fırtına MESS-TM saltanatını ciddi anlamda sarstı, harekete geçen işçilerin kollarına vurulan prangaları hızla kırabileceğini gösterdi.
Metal Fırtınayı yaratan işçiler her şeyden önce metal işçisinin nasıl bir mücadele potansiyeline sahip olduğunu bir kere daha gösterdiler. Bu süreçte delinmez denilen sözleşmelerin delindiğine, sözleşme dışı zamların alındığına, sermaye ve devlet yetkililerin işçilerin kendisinin seçtiği temsilcileri muhatap almak zorunda kaldığına şahit olduk. Ancak bizlerin de bütün çabalarına ve müdahalelerine rağmen fabrika zeminlerinde yeterince güçlü ve sağlam örgütlenmeler yaratılamadığı için eylemler tam sonuçlarına ulaşamadı. Sarsılan işbirlikçi sendikal düzen zaman içinde yeniden kendini toparladı. Ancak metal fırtınanın ortaya koyduğu mücadele birikim ve deneyimi bugün hala işçi sınıfına yol göstermeye devam etmektedir.
- Metal Fırtına nasıl gelişti?
- 2015 yılında başlayan eylemleri anlamlandırabilmek için eylemlerin 3 yıl öncesine bakmak gerekir. Bosch işçilerinin TM’den istifa ederek Birleşik Metal’e geçiş sürecinde yaşananları doğru görmek lazım. Bu süreçte Birleşik Metal yönetimi fabrikada yetkiyi alacak sayıya ulaştı. Sermaye ve TM iş birliğiyle işten atma saldırıları devreye sokuldu. Saldırılara karşı işçilerin tepkisi yüksekti. Birleşik Metal işçileri dişe diş mücadeleye hazırlamaktan ve üretimden gelen güçlerini kullanmaları için üzerine düşeni yapmaktan özenle kaçındı. Saldırılara karşı göstermelik eylemler ve hukuki süreç safsatasına sarıldılar. Bu da işçilerin mücadele dinamiğini derinden yaraladı. Bu süreçler TM’nin tekrar yetki almasıyla sonuçlandı.
Metal Fırtına öncesi imzalanan metal TİS’lerinin ardından Bosch’ta imzalanan nispeten daha iyi bir sözleşme, yüz bini aşkın işçiye “verilemez” denilen rakamların verilebileceğini gösterdi. Bu olay yıllardır MESS’e ve TM’ye karşı biriken öfkenin fitilini ateşledi. Bu süreçte Renault’ta açığa çıkan tepkilerin hızla yayılması, MİB’in sürece hızla müdahalesi ile 26 Nisan Kent Meydanı eylemi gerçekleştirildi. Bu eylem tepkili, fakat ne yapacağını bilmeyen metal işçilerine yol gösterdi, özgüven kazandırdı.
Bu süreçte bizim de müdahalemizle fabrikalardan sözcüler seçildi, Fabrikalar Arası Kurul oluşturuldu. Metal işçilerinin taleplerinin belirlenmesi ve ortaklaştırılması ile 5 Mayıs’ta teknik altyapısı oluşturularak toplu istifalar organize edildi. TM bu sürece azgınca saldırdı. Saldırılar boşa düşürülerek eylemli süreç devam ettirildi.
Taleplerin karşılanmaması üzerine 14 Mayıs itibariyle Renault, TOFAŞ, Coşkunöz, Mako, Ototrim ve Valeo’da fabrikaları terk etmeme eylemleri başladı. İlerleyen günlerde Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Eskişehir, Ankara gibi bir dizi kente yayılan eylemler fitilin ateşlenmesinin biriken öfkenin açığa çıkmasında ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Bosch’ta yaşananların ilk anından beri Metal İşçileri Birliği olarak sürecin içindeydik. Bu da Bosch’ta imzalanan TİS’in ardından açığa çıkan tepkileri daha örgütlü ve organize hale getirmek için bize önemli olanaklar sundu. Kent Meydanı eyleminden istifa sürecine, üretimin durdurulmasından dayanışmanın örgütlenmesine, taleplerin belirlenmesinden Fabrikalar Arası Kurul’un oluşturulmasına kadar her aşamada MİB’in politik ve pratik önderliğinden söz edebiliriz. Elbette, yetersiz kaldığımız yerler de oldu, yetişemediğimiz yerler de. Yeri geldi metal işçilerinin bilinç ve örgütlülük düzeyi bizi sınırladı…
- Metal Fırtına’nın bugüne dersleri nelerdir?
Öncelikle şunu görmek gerekiyor ki, metal işçileri ayağa kalktığında, örgütlü bir güç olarak sahneye çıktığında kazanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Devrimci, siyasal bilinç ve kararlılık ile bu sömürü düzenini de sendikal bürokrasiyi de yerle bir edecek güçtedir. Sürecin en öğretici yanlarından biri sürekli korkutulmuş, edilgenleştirilmiş birçok işçi gücünü gördü. Elbette, metal işçilerinin mevcut bilinç ve örgütlülük düzeyi de çok net bir şekilde ortaya çıktı. Bu tablo bizim müdahalemizde nerelere yüklenmemiz gerektiğini, aradaki mesafeyi nasıl kapatacağımızı gösteren önemli derslerden biri oldu.
Bizler bütün sınıf eylemlerini ve direnişlerini değerlendirirken kazanımı mevcut taleplerin hangi düzeyde karşılanıp karşılanmadığında değil, işçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyinin ne kadar ilerletildiğinde arıyoruz. Olması gereken de budur, çünkü sınıf mücadelesinin gerçek kazanımları buradadır. Kuşkusuz bu açıdan istenilen sıçrama yaratılmadı. Ama bugün metal fırtınanın ruhu aradan geçen 8 yıla rağmen halen metal işçisi açısından canlı ise, fırtınanın arkada bir birikim bıraktığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Metal Fırtına göstermiştir ki; taban örgütlülükleri ve fabrika komiteleri sınıf mücadelesinde hayati önemdedir. Buradaki zayıflıkları Metal Fırtına sürecinde ne kadar aşmaya çalışsak da istenilen düzeyi yakalayabildiğimiz söylenemez. Bu da sürecin ilerleyen zamanlarda zayıflamasına neden oldu.
Bugün yapılması gereken Metal Fırtına’nın deneyimleri ile yeni fırtınalara hazırlanmaktır. Bu noktada, işçi sınıfına büyük görevler düşmektedir. Emeğimizin hakkını almak, ücretli kölelik düzeninden kurtulmak, sendikal bürokrasiyle hesaplamak istiyorsak başka yolumuz yoktur.
(Emeğin Kurtuluşu, 1-15 Mayıs 2023 tarihli sayısından…)
Kaynak: emeginkurtulusu.net