Türk-İş, her ne kadar “işçi sendikaları konfederasyonu” olsa da sermayedarlara hizmet eden bir tutum sergiliyor. Konfederasyon içinde sınırlı sayıda ve zaman zaman işçi sınıfından yana tavır alan sendikalar olsa bile Türk-İş kurulduğu günden bu yana açık net bir şekilde kapitalistlerin safında ve onlara hizmet etmeye devam ediyor.
Bunun yeni bir örneğine bugünlerde tanık olduk. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay sınıf işbirliği konusunda kraldan daha kralcı olduğunu ortaya seren bir açıklama yaptı.
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) tarafından Manavgat ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Medya Buluşmaları" etkinliğine katılan Atalay, yaptığı konuşmada, bir taraftan Amasra'daki maden katliamının sorumlularının bulunmasını isterken öte yandan sermayedarlar ve işçiler adına sendika ağalarının katıldığı bir maden zirvesi yapılmasını önererek şunları söyledi:
"Aslında Amasra'daki kömür ocağında bizim iyi de bir teknolojimiz var. Aşağısı 350 metre, 2,5 kilometrelik bir alan var. Bu madenin tavanlarında su torbaları var naylondan. O su torbaları olmasa daha vahim olurdu. Çünkü ateşi gördüğü zaman su torbaları patlıyor. Madeni, kömürü, su, çamur yapıyor. Bu sistemi Türkiye'deki bütün maden ocaklarına kurmak lazım. Maden ocağının olduğu yerlerdeki üniversite hastanelerine yanık tedavi merkezi de kurulması gerekiyor."
Sayıştay’ın raporunu bile yok hükmünde gören ve katliamı tıpkı reis gibi ifade etmese bile kadere bağlayan bir konuşma Atalay’ın söyledikleri. Bu sözlerle işçi katillerinin sırtını sıvazlıyor ve katliamın sorumlularını gizliyor. Ve hala zerre utanmadan işçi sendikası konfederasyon başkanı olarak konuşuyor.
H. Ortakçı