Aylardır Petrol-İş Sendikası İzmir Şubesi’nde süren tartışmalar kapsamında son birkaç gündür kılıçlar çekildi. Şube başkanı Orhan Zengin’e ait ses kayıtları ve servis şirketi Kemtaş yöneticisi ile çekilmiş görüntüleri işyeri temsilcileri ve üyeler arasında yayılarak tartışmalar daha da büyüdü.
İddialara göre servis ihalesini kaybeden Kemtaş firmasını tekrar getirmek isteyen şube başkanı eski başkan Gani Gündoğdu gibi statüsünü kullanarak haksız kazanç sağlıyor. Bunun yanında yine Orhan Zengin’in naylon fatura oluşturduğu, TPİ toplu sözleşme sürecinde grev oylamasında şike yaptığı, bu süreçte patronla özel görüşmeler yaptığı söyleniyor.
Son günlerde açığa çıkan bu iddialarla birlikte işçilere sendikal bürokrasiye, bürokratlara karşı mücadele çağrısı yapan Petrokimya İşçileri Birliği’nin açıklaması şöyle:
Sendika bürokratları Orhan Zengin ve avanesi istifaya!
Haksızlığı, yolsuzluğu yapan da göz yuman da hesabını verecek!
Bir süredir Petrol-İş İzmir Şube’de grev oylaması, Kemtaş ihalesi, gizli görüşmeler, işçinin aidatlarını zimmete geçirme gibi konularda şube başkanı Orhan Zengin üzerinden ilerleyen tartışmalar var. Taban örgütlülüğünden yoksun, söz yetki ve karar mekanizmasının oluşturulmadığı yerde bürokratların palazlanması, koltuk sevdası, işçinin mücadelesinin önüne geçilmesi, işçiye ihanet işten bile değil. Hele ki bahsettiğimiz yıllardır İzmir şubenin başına çöreklenmiş Gani Gündoğdu’nun sağ kolu iken şube başkanlığına terfi etmiş Orhan Zengin ise...
Tartışmaların hız kazandığı mesele, servis ihalesini Transay firmasının almasının ardından Kemtaş firmasına geri döndürme çabaları oldu. Kemtaş firmasıyla kurulan bu dirsek teması, açıkça sendika başkanlığı statüsü üzerinden gelir elde etme çabasıdır. Eski başkan Gani Gündoğdu’nun da servis, sigorta şirketi üzerinden para kazandığını, ihaleleri yönlendirdiğini ve bu nedenlerle işçiden tepki aldığını ve başkanlığının sonlandığını dün gibi hatırlıyoruz. İşverenle, firmalarla kurulan ilişki, sözleşme sürecinde kendi pazarlığını yapma, işçinin hakkını savunma derdinin olmaması ihaneti de kaçınılmaz kılmıştır. Grev oylamasında işçilerin ağırlıkta “Hayır” deme eğiliminde olmasına rağmen kurulan sandıktan “Evet” çıkması o günden beri hepimiz için şaibeyle anılması aynı bakışın tezahürüdür.
Şube genel kurulu döneminde yeni seçilen Orhan Zengin’in Gündoğdu’dan farklı bir şey ortaya koymadığını, ilke ve mücadele programı savunmadığını, onun Gündoğdu’nun sağ kolu olduğunu ve sorunların tekrar yaşanacağını yazılarımızla uyarmıştık. Seçimden sonra gelen bir yıllık süreçte yaşananlarda temsilciler ve diğer yöneticiler susarak, işçiden saklayarak suça ortak olmuşlardır.
Türkiye sendikal hareketine sirayet etmiş bu durum Petrol-İş Sendikası’nda da bire bir yaşanıyor. Sendikal mücadelede ilke, program ve anlayış üzerinden ilerlemeyen tartışmaların olduğu yerde bu gibi bürokratların isim değişikliğiyle karşımıza çıkması da, rant kavgası çıktığında ipliğinin pazara çıkması da şaşırtıcı değildir. En başta İzmir Şube Başkanı Orhan Zengin olmak üzere yönetimden temsilcilere suç işleyenler, bu suçlar işlenirken sessiz kalanlar derhal istifa etmelidir!
Genel merkez göreve!
Gelinen yerde İzmir şube yönetimi üzerinden süre giden tartışmalar tüm üye işçilerin gündemi olmuş durumda. İşçinin aidatını zimmete geçirme ve görevini kötüye kullanma gibi suçlar var ortada.
Petrol-İş genel merkezi, başta İzmir şube üyeleri olmak üzere tüm üyelerine ve kamuoyuna açıklama yapmalıdır. Giderleri denetlemeli, diğer konular ile ilgili inceleme yapılmalı, sürecin karşısında sessiz kalmamalıdır.
TPİ, DYO, TETRAPAK, TOYO, SODAŞ işçisi kardeşler, emeğimize ihanet edenlerden hesap soralım!
Petrokimya sektöründe ağır çalışma koşulları altında, yüksek kanser riskiyle alın teri dökerek çalışıyoruz. Bizlerin bu şartlarla kazandığı ücretten kesilen aidatlarla sefa süren, mücadeleye ket vuran bu sendikal anlayışa karşı işçiler olarak yan yana gelelim, komitelerimizi kuralım, bu düzenle hesaplaşalım ve bugünle yarını birlikte kuralım!
Kapalı kapılar ardında işçinin alın terini meze yapıp kendi çıkarına bakanların sendikalarda işi olamaz!
Gani’den Orhan’a bir şeyler değişmemişse, değişen tek şey isim olarak kalmıştır. Bundan sonra sendika yönetimine gelmek isteyenler de Gani Gündoğdu ve Orhan Zengin’den farklı ortaya bir şey koymuyorsa aynı döngüye girerek isim değişikliğini oylamaya devam edeceğiz demektir! Öyleyse sendikamızı “İzmir şubeye bu kadar demokrasi yeter” diyenlerin aksine işçi demokrasisini kuracak, sermayenin saldırılarına karşı topyekûn mücadeleyi örgütleyecek anlayışa kavuşturmak için elimizi taşın altına koyalım! Sendikal ilkelerimizle, ancak “Mücadeleci” bir anlayışla bürokrasiyi def edelim!
Sendikal anlayışımız nasıl olmalıdır?
- Fabrikamızda sendikal örgütlülüğümüz kendisini fabrika komitesi-meclisi ve alta doğru yayılacak bölüm komiteleri ile var edebilmelidir. Bu komite ya da meclisler fabrikayı ilgilendiren konularda tam yetkili olmalı, sendikal örgütlülüğün toplamını ilgilendiren konularda karar alma süreçlerine aktif olarak katılmalıdır.
- Mücadele tarihimizi öğrenmemizi ve sınıf bilincimizin güçlenmesini sağlayacak işçi eğitimleri sendikal çalışmanın temel bir parçası olmalı, düzenli periyotlarda gerçekleştirilmeli; sınırlı sayıda temsilci ve işçiyi kapsayacak şekilde değil hepimizin faydalanabileceği şekilde organize edilmelidir. Eğitim çalışmaları lüks otellerde tatil havasında değil sendikal disipline yakışır bir sıkılıkta yapılmalıdır. Sendikal eğitimler bütün işçileri kapsayacak ve işçi sınıfı mücadelesine değer katacak içerikte ve biçimde organize edilmelidir.
- Tüm karar alma süreçleri tabana yayılmalı, temsilciler ve yöneticiler işçinin katılımı ve iradesi ile alınan kararların uygulayıcısı olmalıdır. Başta sözleşme süreçleri olmak üzere kritik hiçbir konuda tabanın görüş ve önerilerden bağımsız adım atılmamalıdır.
- Görevini ve sorumluluğunu yerine getirmeyen ya da işçilerin iradesi dışında davranan temsilci ve yöneticileri bir sonraki genel kurul beklenmeksizin işçilerin ya da iş yeri komitelerinin çoğunluğu tarafından görevinden alınabilmelidir.
- Sendika yöneticilerinin aldıkları ücretler üye işçilerin ortalama ücretinin üstünde olmamalıdır. Yöneticiler iki dönemden sonra yeniden aynı görevlere aday olması yasaklanmalıdır.
- Şubeden genel merkeze kadar üye aidatları ile yapılan bütün harcamalar düzenli ve sürekli olarak ilan edilmeli, her açıdan üyelerin denetimine açık olmalı, büyük harcamalar üyelerin izni olmadan asla yapılmamalıdır.
- Gereksiz profesyonelliğe izin verilmemeli, yöneticilerin üretim süreçlerinin dışına çıkarak işçiye yabancılaşmasının önüne geçilmelidir.
- Sınıfa karşı sınıf ilkesi, fiili-meşru mücadeleyi esas almak, sendikaların patronlardan ve devletten örgütsel bağımsızlığını korumak temel mücadele ilkeleri olmalı, ülkedeki ve dünyadaki gelişmelere bu ilkeler ışığında bakılmalıdır.
Petrokimya işçileri Birliği
14.09.2019