Petrokimya İşçileri Birliği (PİB) geçtiğimiz günlerde TÜPRAŞ İzmir Rafinerisi’nde yaşanan işten atma saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Tüpraş’ta 8 işçinin işten atılması onaylandı!
10 gün önce Tüpraş İzmir rafinerisinde 8 işçi işten atılmış, bunun üzerine sendika ile Tüpraş yönetimi görüşmeler gerçekleştirmişti. 7 ay önce yaşanan meseleyi kendileri karar altına almamış gibi tekrar gündeme alıp bu defa işçilerin atılması yönünde bastıran Tüpraş yönetimi görüşmeler sonucunda istediğini yapmış oldu. 8 işçi tazminatları verilerek işten atıldı.
İşçiyi, sendikayı, imza altına alınan sözleşme ve anlaşmaları hiçe sayan ‘ben yaptım oldu’ diyen Tüpraş yönetimi bir kez daha işçinin örgütlülüğüne darbe vurmuş oldu. Bu saldırının karşısında yönetimi ikna etme çabası ile yetinen Petrol-İş sendikası bir kez daha sermayenin dikensiz gül bahçesi hayallerini süsledi. Öyle ki iş güvencesine yapılmış bu saldırı sanki sadece söz konusu 8 işçinin sorunu gibi ele alındı. Şimdi sendikanın merkezinden temsilcisine ve bir dizi işçiye kadar atılan işçilerin de ne kadar suçlu olduğu tartışma konusu ediliyor. Mesele neredeyse Tüpraş yönetiminin ‘şirketi zarara uğratmak’ argümanıyla benzeşiyor. Oysa Tüpraş’ta işler tıkır tıkır gidiyor, kar rekorları kırmaktan liste başını çekiyor. Bu büyük zenginliği yaratan işçilere pişkince mesai paslamak ile şirketin zarar ettiğini söyleyebilecek kadar iki yüzlüler, işçileri aptal yerine koyabilecek cüreti gösteriyorlar…
Tüpraş işçisi dostlar,
İşten atma saldırısına kim kazandı, kim kaybetti diye bakılır. Çok açık ki Tüpraş işçisi sendikal örgütlülüğüne darbe yedi, Tüpraş’ın baskı ve denetim alanı genişledi. Bunu kimse evirip çevirip dar bir alanda sadece birkaç işçinin sorunu gibi tartışmasın. İş güvencesini ortadan kaldırmaya dönük açtıkları gediği büyütüyorlar. Bunu da ‘müzakere de müzakere’ diye tutturanlar destekliyor. Sendika en başta iş güvencesidir, iş güvencesini ortadan kaldırdıktan sonra alınan tek bir kuruşun bile anlamı yoktur. Bunu böyle anlamayanlarla, işine gelmediği için türlü bahaneleri diline dolayanlarla bu iş yürümez. Petrol-İş’i zayıflatanlar bu saldırılara karşı bir karşı koyuş bile gerçekleştiremeyenlerdir, mücadeleden kaçanlardır, koltuk sevdasından, bürokrat kurnazlığından başka iş bilmeyenlerdir.
Tüpraş işçisi dostlar, gelin bu gidişatı değiştirelim. Mücadeleci bir anlayışla ama kararlılıkla, ama ciddiyetle, bilinçlenerek ve örgütlenerek yeni bir yol izleyelim. Bu güç Tüpraş işçisinde vardır. Yeter ki bir adım atalım. Ekmeğimizle oynayan dünya zengini kapitalistlere karşı yapabileceğimiz tek şey birlik olmaktır. Birlik de ancak amasız fakatsız, kararlı ve bilinçli işçilerin yan yana gelmesiyle sağlanabilir.”