Rifis fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten çıkarılan işçiler Kızıl Bayrak’a görüşlerini paylaştı. Sendika düşmanlığıyla işten atma saldırısına uğramaları üzerine direnişe başlayan ve fabrika önünde mücadelelerini sürdüren işçilerden farklı görüşler şöyle:
“Güvenceli, toplu sözleşmeli çalışmak istiyoruz”
“Patron burada işçinin sendikalaşma ve sendika seçme hakkını çiğniyor. Bu sendika gelirse ben kazanamam, batarım diyip bizleri Türk Metal’e yönlendiriyor. İçerideki arkadaşlarımıza sendikadan istifa yönlü baskılar devam ediyor. 8 işçi arkadaş işten çıkarıldık. Yeni işten atmaların da eli kulağında, bekliyoruz. Sadece işten atmayla, baskıyla değil aynı zamanda para teklifleri de sunuluyor. Yılbaşı öncesi 7500 verimiş, 10 bine çıkılacağı söyleniyor. Biz ücretlerimize zam talep ederken bu teklifle gelmeyen patron sendikayı duyunca yüksek yüksek zamlar öneriyor. Biz güvenceli, toplu sözleşmeli bir çalışma istiyoruz. Bu yıl bir şeyler alıp öbür yıl yok demelerini istemiyoruz. Sendika hakkımıza sahip çıkıyoruz.”
“İçeride kalan gençler için sendikanın gelmesini istiyorum”
“Burada 4 yıldır çalışıyorum. En çok rahatsız olduğum konu ise ikinci sınıf insan muamelesine uğramak ve fabrikadaki çifte standartlar. Mesela izin alacağım. Amiri, memuru, fabrika yöneticileri gelip -farazi örnek olarak- ‘sen Tokatlısın, sen Karslısın, sana izin yok’ deyip keyfi bir şekilde davranıp izin vermiyor. İkramiye, prim bunlarda da temel bir kıstastan ziyade keyfi nedenlerle herkese farklı uygulama sözkonusu. Ben 48 yaşındayım ve ilk defa bir sendikal mücadele içerisinde bulunuyorum. Hep sağ partilerine oy verdim, onların içinde bulundum, ama şunu görüyorum ki sadece seçim zamanı kapımızı çalıyorlar, bizi hatırlıyorlar. Ben şimdi bir mücadele içindeyim ve içeride kalan gençler için ben buraya sendikanın gelmesini istiyorum.”
“Uzun yıllara dayalı bir çaba var”
“5 senedir Rifis fabrikasında çalışıyorum, daha öncesinde çalıştığım yerlerde de sendikal faaliyetlerde bulunmuştum. Burada 6 ay gizli bir çalışma yürüttük ama bunun daha öncesi var. Aslına bakarsanız uzun yıllara dayalı bir çaba vardı. Biz insan yerine koyulmadan çalıştırılıyorduk. Ne zaman ki yetki geldi, patron sendikadan haberdar oldu o zaman tavırlar değişti. Mesela 17.30’da paydos ediyoruz, 17.00’de gelip ‘Sen, sen... mesaiye kalıyorsun’ deyip emrivaki yapıyorlardı. Yetkiden sonra ise ‘kalabilir misiniz’ diye sormaya başladılar. Benim en çok zoruma giden bizlere yıllardır uyguladıkları muamele, insanlık dışı davranışlardı.”
“İnsan yerine koyulmuyorduk”
“Rifis’de örneğin bir şeye ihtiyacımız var, ya da bir talebimiz var. Mesela zam ya da yemeklerin iyileştirilmesi gibi. Umursamıyorlardı. İnsan yerine koyulmuyorduk. Sendika duyulduktan sonra taleplerimize ‘olur’ dediler. Ben bu süreçte sendikalaşmanın önemini, patronların işçiye karşı yalanlarını gördüm. Tüm işçilerin de hakkına sahip çıkması, sendikalaşması gerekir.”
Kızıl Bayrak / Kartal