Mata’da patron tarafını görüyoruz.
Mata’da kendi çıkarlarını düşünen ve işçileri satan sendika ağalarını görüyoruz.
Mata’da sınıf mücadelesi yapıyor gözüken, sınıfın içinde olduğunu iddia eden ancak sınıfla birlikte hareket etmeyen, kendini işçilerden soyutlayan öncü işçi grubunu görüyoruz.
Öncüler yer yer sendika bürokrasisinin ve patronun inisiyatifi dışında, fabrikada yaşanan sorunlara dair radikal çıkışlar yaptılar. İnisiyatifi elinde tutan öncüler fabrikada yaşanan sorunlara karşı eylemlilik ortaya koyuyorlardı. Bu nedenle sendika bürokratları onları afaroz etti. Çünkü saltanatlarının sarsılmasını istemiyorlardı. Fakat öncüleri, aldıkları yanlış tutumlar buraya getirdi. Sağlıklı tohum ekip ve bunun gereğini yapmadıkları için hasatı toplayamadılar ve saman alevi gibi dağıldılar.
Burada yaşananlar Türkiye’deki sınıf mücadelesini tıkayan sorunların en somut hali. Fabrikada yaşanan sorunları işçilerle birlikte karar alarak değil de, tek tek ikna etmek yoluyla halletmek mücadeleyi içeriden çökertir.
Olması gereken, boynumuza geçirdikleri halkaya karşı koyuştu. Fakat burada bireysel çıkarlar ön planda olduğu için mücadele sekteye uğradı. Her şeyin temelini oluşturabilirsin. En sağlam temel demir iradeyi güçlendirerek olur. Ama burada eksik demir irade vardı ve suni kaldı. Temeli sağlam atamayınca yıkıldı. En yalın haliyle, öncülerin tabana dayalı iç örgütlülüğü güçlü bir çalışma ortaya koymaları gerekiyordu. İşçilerin bilinç düzeyini güçlendirmek ve işçileri özne haline getirmek için çalışma yapmaları gerekiyordu. Bu nedenle temelde bir bilince sahip olmayan Mata işçileri var olan gücün yanında yer alıp kendilerini güvence altında gördüler.
Zamanında işçilere olması gereken mücadele anlatılmış olsa idi, bu yaşananlara dair Mata işçisi en doğal şekilde iradesini ortaya koyar, olması gereken direnişi gösterirdi. En başta komite gücünü sınıftan alır. Ama şu anda Mata işçileri Mata’da değişen dengeye ayak uydurarak öncüleri yalnız bıraktı.
Mata’dan çıkarılması gereken sonuç ise sendikanın biz olduğunu kavramamız gerektiğidir. Karar mekanizmasının biz işçiler olduğunu ve gerçek gücün işçi iradesi olduğunu görmek gerekiyor. Bundan yola çıkarak diğer fabrikalara da örnek olup ortak eylem süreci işletmek gerekiyor. İşleyiş yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı olmalı. İstek ve talepler işçilerden çıkar, çözüm yine işçilerin dayanışması ile olur. Bunun için gerçek bilincin sağlanması gerekiyor.
Tuzla’dan Birleşik Metal-İş üyesi bir işçi