Sinbo önünde direniş 29. gününde

TOMİS üyesi Sinbo işçilerinin direnişi, fabrika önünde 29. gününde devam ediyor. Bugün Direniş Okulu'nun 10. dersi Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın katılımıyla gerçekleşti.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 16 Aralık 2020
  • 11:15

Sinbo işçilerinin ücretsiz izin saldırısına karşı başlattıkları fabrika önü direniş 29. gününde devam ediyor.

Sinbo’da bugün direniş okulunun 10. dersi gerçekleşti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın katılımıyla ‘Pandemi ve işçi sınıfı-2’ başlığı ile yapıldı. Şebnem Korur Fincancı, dünyada liberal sistemin küresel salgını bir fırsata çevirdiğini belirterek söze başladı ve kapitalistlerin işçileri açlığa, yoksulluğa, önlemsiz zorla çalışmaya ittiğinin altını çizdi. 

Kapitalizmin neoliberal saldırıları

Sinbo’daki direnişin bu anlamda önemli bir yerde durduğuna değinen Fincancı, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Okulların kapanmasıyla çalışan anne ve babaların çocukları risk grubundaki 65 yaş üstüne emanet edilmek zorunda kaldı. Başından itibaren eğitimden vazgeçtikleri için hem eğitimde eşitsizlikle karşı karşıya kaldık hem de korunması gereken risk gruplarının korunamadığını gördük. Fabrikalara atölyelere kapatılan insanların aldığı virüsler evlerde risk gruplarına taşındı.”

Koruyucu sağlık hizmetleri ile ilgili bütün dünyada bir hasar olduğunu vurgulayan Fincancı “Kamudaki sağlık hizmetlerinden vazgeçilmesi ve sağlığın özelleşmesi bir dünya projesi idi. ‘90’larda başlayan bu proje ile sağlık piyasaya teslim edildi” dedi. 

“Bir başka yıkım halkın örgütsüzleştirilmesi”

Kapitalizmin sınıfa yönelik saldırılarından bahsetmeye devam eden Fincancı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Neoliberal saldırıların sonucu olarak bir başka yıkım ise halkın örgütsüzleştirilmesi oldu. Türkiye’de 12 Eylül cuntası ile hayata geçirildi. Örgütsüzleşme, hakların korunamamasına neden oldu. Bu süreç tüm dünya buna benzer işledi. Örgütsüzlük, dayanışmanın ortadan kalkmasına da sebep oldu.”

“Önlenebilir bir hastalık önlenmiyor”

Fincancı, küresel salgın sürecinin örgütlü olmanın ve haklarına sahip çıkmanın önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti. Covid-19’un önlenebilir bir hastalık olduğunu ve önlenmediği için yaşam hakkı ihlali olduğunu vurguladı ve devletin bu açıdan sorumluluğuna işaret etti: 

“Önlenebilir bir hastalığın önlenmemesi, doğrudan hükümetin, Sağlık Bakanlığı’nın ve süreç genelgelerle yönetildiği için İçişleri Bakanlığı’nın ve en üst düzeyde de Cumhurbaşkanlığı’nın sorumluluğu vardır.” 

“Böyle bir dönemde direniş çok kıymetli”

Alınan önlemlerin işçileri salgından koruyamadığını ifade eden Fincancı işçilerin açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiğinin altını çizdi. Örgütlü olmanın bu süreçte anlamlı olduğunu ifade ederek şu vurguyu yaptı:

“Sendikanızla birlikte bu direnişi yapıyor olmanız çok kıymetli. Bu dönemde böyle bir direniş tüm işçilere örnek olmalı. Tüm dünya işçileri güvencesiz çalışma ile karşı karşıya. İşçilerin küresel düzeyde ses çıkarması için başka mekanizmalara ihtiyaç var.”

Bugün ayrıca Özgür Üniversite direniş çadırını ziyaret ederek tiyatro gösterimi yaptı.

Kızıl Bayrak / İstanbul