Metal İşçileri Birliği’ne (MİB) ulaşan bir demir-çelik işçisi seçimlere ilişkin işçilere seslenerek “İşçi sınıfı kendi davası için dövüşmedikçe hep başkalarının davası peşinde yoksullaşmaya devam etmektedir” dedi.
MİB’te yer alan “seçimler ve işçiler” paylaşım şu şekilde:
“Bir demirçelik işçisinden...
İşçi sınıfı kendi davası için dövüşmedikçe hep başkalarının davası peşinde yoksullaşmaya devam etmektedir.
İşçi kardeşler önümüzde bir seçim var ve yine vaatlerin biri bin para olmuş vaziyette. Herkes karşındakini hain, terörist, yolsuzluk yapmakla itham ediyor ve kendi gelirse Türkiye refah ülkesi olacak diyor.
Aslında bu söylediklerinin çoğunu sorunsuz yapıyorlar ama biz işçiler için değil patronlar ve onların düzeni için yapıyorlar. Biz işçiler sadece kendi tarihimize hâkim olsak seçimlerde ne tutum almamız gerektiğini anlarız zaten.
Basit bir iki örnekle anlatayım mesela.
1950'li yıllarda Türkiye’de grev hakkı yok ve iki parti var CHP ve Demokrat Parti yani İnönü ve Menderes. İktidarda CHP var muhalefette Demokrat Parti.
Demokrat Parti işçilerin grev hakkının olmasını söylüyor CHP ise ülke yeni yeni kendine geliyor ‘grev hainliktir’ diyor. Aradan bir zaman geçiyor iktidar el değiştiriyor, iktidara gelen Demokrat Parti grevi yasalaştırmıyor ‘evet haktır ama şimdi zamanı değil’ diyor. O sırada muhalefete geçen CHP ise ‘grev işçinin hakkıdır’ diyor.
Aslında bu kısa örnek burjuva partilerin temel amacının İşçileri kandırmak patronları daha fazla büyütmek olduğunu anlatıyor kısaca.
Şimdi bugüne gelelim. Yine seçimler yine vaatler… En çok İstanbul üzerinden yaşanıyor bir yanda Ekrem İmamoğlu bir yanda Murat Kurum. Biri müteahhit diğeri ise mevcut iktidarda yıllarca bakanlık yapmış. Ekrem İmamoğlu yakın dönemde millete küfreden Cengiz Holding’e ihale vermiş Murat Kurum ise Çevre ve Şehircilik Bakanı’yken TOKİ’den sorumluyken binlerce vatandaşı mağdur etmiş.
Şimdi diyeceksiniz ki e kime verelim?
İşte sorunda burada, bu ikisi alternatif değil biz işçiler için çünkü her ikisi de sermayeye hizmette kusur etmemiş iki ayrı patron ve biz işçiler kendi davamız için mücadele etmeyi öğrenmedikçe mahkum bırakılmışız bunlara.
Buyurun meclise bakalım Antep’te işçiler ayaklanıyor insanca bir ücret için diğer yanda Antep Milletvekili bir tekstil patronu ve fabrikasında iki işçi ölmüş vekil olunca davalar düşmüş. Buyurun CMS geçen sene hukuksuz biçimde yüzlerce işçinin ekmeğiyle oynadı. CMS patronun eşi Deva Partisi İzmir
Milletvekili Seda Kaya Ösen yani muhalefette, ve bunlar hak hukuk diyor bizlere!!!
Düşün iktidarı gönderiyorsun yerine başka işçi düşmanlarını getiriyorsun.
Yani kendimiz için değil başkalarının davalarını desteklemek için birbirimizle tartışırken yoksullaşıyoruz kardeşim.
Berthol Brecht'in dediği gibi ‘Kendi davası için dövüşmeyen, dövüşür başkalarının davası için!’
İşçi sınıfı kavgayı fabrikasında büyütüp toplumdaki tüm emekçilere yolu açmalı hırsızlık düzenine karşı ilk adımı buradan kendi içinde kendi davası için atmalıdır.”