Metal İşçileri Birliği (MİB) Dilovası İMES’te bulunan Esitaş (Arteche) fabrikasında işten atma saldırısına ilişkin sosyal medya hesaplarında paylaşım yaptı.
28 Haziran’da yapılan “Esitaş'ta işten atma saldırısı örgütlülüğe saldırıdır!” başlıklı paylaşım şu şekilde:
“Dilovası İMES’te bulunan Esitaş (Arteche) fabrikası Birleşik Metal-İş’in yakın dönemde yetki aldığı fabrikalardan birisi. Kısa zamanda örgütlenen fabrikada bugüne kadar işçiler mücadele ile bazı haklar elde ettiler.
Yetki başvurusunun ardından bir işçinin işten atılmasına karşı gerçekleşen ve atılan işçinin geri alınmasıyla sonuçlanan eylem içerideki birliği daha da güçlendirmişti. Fabrikada bayramdan bir hafta önce işten atma saldırısı yaşandı. Sendikanın görevden aldığı üç temsilciden ikisi görevden alınmalarının ertesi günü bir işçiyi darp ettikleri iddiasıyla işten çıkarıldılar. Görevden alınan temsilcilerinin işten çıkarılmasına karşı 100’den fazla işçi iş durdurarak arkadaşlarına sahip çıktı. 500 kişinin çalıştığı fabrikada bulunan diğer işçiler ise bu eyleme katılmadılar. Fabrika yönetimi ise durumu fırsata çevirerek toplamda 145 işçiyi işten çıkarttı, böylece tam da sözleşme öncesinde içerdeki birlik ağır bir yara almış oldu.
Sendika yönetiminin, işçilerin ve görevden alınan temsilcilerin karşılıklı suçlamalarının ayrıntılarını şimdilik sonraya bırakıyoruz. Ama bizim açımızdan şu çok açıktır ki; seçilmiş temsilcilerin görevden alınması, üstelik bunun tam da sözleşme süreci öncesinde, fabrikadaki hak alma mücadelesi sırasında gerçekleşmesi kabul edilemezdir. Eğer temsilciler sendika yönetiminin iddia ettiği ve bazı sol çevrelerin destek verdiği gibi sendikal örgütlemeye zarar veren bir pratik içine girmişlerse bu durumda yapılması gerekenler bellidir. Bu tür süreçler aleni bir biçimde ve tüm işçilerin katılımına açık şekilde araştırılıp sonuçlandırılmak zorundadır. Seçilmiş bir temsilciyi onu seçenler görevden alabilir. Klasik sendikal mekanizmalar bile işletilmeden gerçekleştiği anlaşılan bu tür bir görevden alma her durumda iç örgütlülüğe zarar verir. Üstelik sendikal örgütlenmeye zarar verdiği iddia edilen birinin temsilcilikten alınmasının hemen ertesinde işten çıkarılması hayatın doğal akışına aykırı, her açıdan izahata muhtaç bir durumdur. Tüm bunlar tartışılmak zorundadır. Varsa bu konuda bilgi ve belge tüm işçilerle ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Türkiye sendikal hareketinde olduğu kadar Birleşik Metal-İş Sendikası’nda da sendikal yönetimlerle ters düşen temsilcilerin görevden alınması çok sık rastlanılan bir durumdur.
Şimdi acil görevlerden bir tanesi ise fabrikadaki birliği yeniden inşa etmek ve sözleşme sürecine daha güçlü girmek için atılması gereken adımları hızla atmaktır. Bu olmadığında bundan her durumda kârlı çıkan sermaye olacaktır. Sendikanın ve içerideki işçilerin bütün gücüyle atılan işçilere sahip çıkması, açılan yaraların kapanması yolunda atılması gereken ilk adımdır. Fabrikadaki birliği yeniden inşa etmek ve fabrika yönetiminin olası sindirme politikalarına karşı durmak ancak böyle başarılabilir."