Mata Otomotiv’de yaşananlar ve sendikal ihanet

CSUN’da patronun 2016 yılında iflasını vermiş olmasına rağmen işçilere hiç bir bilgilendirmede bulunmayan Birleşik Metal-İş, Mata örneğinde de sınıfa ihanetini göstermiştir. Bunlara karşı işçi sınıfının devrimci siyasetinin fabrikalarda hakim hale gelmesiyle yanıt verilecektir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 14 Temmuz 2018
  • 06:14

Tuzla Serbest Bölge’de bulunan Mata Otomotiv, Aston Martin, Tesla, Bentley vb. lüks araçların ahşap ve karbon fiber kaplamalarını üretmektedir. Bu alanda dünyada 5 büyük üreticiden biridir. Kurulduğu zamandan bugüne işlerini iyice büyütmüş olan MATA patronunun öyküsü elbette işçilerinin yoğun sömürü gerçeğine dayanmaktadır.

Hemen her bölümünde kullanılan kimyasallara maruz kalan işçilerin, bu sağlıksız koşulların yanı sıra düşük ücret ve yönetimin baskısına karşı hoşnutsuzluğu sendikal örgütlülük arayışını güçlendirmiştir. Bu arayış 2014 yılında gerçekleşen işgal eylemiyle sendikal hak kazanımını getirmişti. Sendikanın gelmesinden sonra TİS süreci de yaşanmış, fakat talepler çok fazla karşılanamamıştı. Özellikle işçi sağlığı alanında. Bu süre zarfında patronun iş koluna itiraz da ettiği Mata’da işçiler sendikadan bir fayda görememişler ve el yordamıyla bir şeyler yapmaya çalışmışlardı. Yazımızın konusu sorunlarına karşı üretim alanında fiili eylemler yapan işçilerin karşısında Birleşik Metal-İş yönetiminin aldığı geri tutum, sendikanın üzerinden yansıyan sol hareketin sınıf karşısındaki konumudur.

İleri bir örneği temsil etmesine, işgal eylemleriyle sendikal özgürlüklerini elde etmelerine rağmen kendi içerisinde bir örgütlülüğü olmayan Mata işçileri, sendikanın gelmesiyle bütün sorunların çözümünün de geleceğini ummuşlardı. Önceki süreçte militan bir duruş sergileyen, işgal eylemi yapan işçiler sendika geldikten sonra bir kenara çekilmiştir.

Siyasal bir bilincin olmaması ve Türkiye’de son dönemde gittikçe keskinleştirilen mezhepsel, kültürel, dinsel ayrımların etkisi işçilerin mücadele sınırını belirlemektedir.  Sendikaların işçi sınıfını ileriye çeken konumdan gittikçe uzaklaşması, eğitim vb. faaliyetlerle işçinin bilincini geliştirmemesi, işçilerin zayıflığında önemli bir rol oynamaktadır.

Mata Otomotiv’de pek çok “sol” akımda kendisini ifade eden işçiler bulunmaktadır. Kendisini EMEP, TKP, ESP, Partizan, UİD-DER’li olarak ifade edenler vardır. Bu kadar sol siyasetin olup da, sınıfta kalmak bir kimlik sorunudur. Yakın zamanda gerçekleşen 24 Haziran seçimlerinde parlamenter sistemin geri kazanılması için emek ve zaman harcayanlar, işçilerin birlik ve mücadelesini de ancak bu düzenin bir kanadına akıtmaya çalışmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Fabrikada sendikal düzene boyun eğmektedirler.

2 temsilci ve 29 işçinin atıldığı Mata’da, işçilerin örgütlüğüne yönelik saldırının ve burada sendikanın rolünün ya hiç yansıtılmaması ya da yüzeysel bir şekilde yansıtılmasının nedeni bu siyasetlerin konumlarıdır. Sendikalarda tuttukları koltuklardır, işçi sınıfının dışında güttükleri çıkarlarıdır. Bu kadar işçinin çıkarılmasına tek söz etmeyen Evrensel’in tutumu örneği kendi dar çıkarlarının gereğidir. Ülker fabrikası direnişinde, işçilere seslendikleri yayınlarında Ülker reklamının olması da çizgilerinin bir sonucu değil miydi?

Sol.org.tr’nin “29 işçi haksız bir şekilde işten çıkarıldı” yüzeysel haberinin arkasının gelmemesi ve sendikanın işbirliğine dair hiçbir söz etmemesine ne demeli? Ama tebrik etmek gerekir ki Birleşik Metal-İş içinde oturdukları koltuklardan kalkıp bir söz etmek gereğini duymasalar da yurtdışından dayanışma mesajları alabilmişlerdir. “İşçi kıyımı” dışında bir haber yer almasa da, Mata’nın sağlıksız koşullarına dair yazılara yer vermişlerdir.

Gerçekte olan patron ve sendikanın ortak hareket etmesidir. Patron işçileri tek tek arayıp, mesajlar çekerek sendikayla el ele olduklarını söylemiş, sendika ses çıkarmamış, durumu onaylamıştır. İşçiler Genel Merkez’de beklemiş, şube yöneticilerinden başka bir muhatap bulamamışlardır. Patron tarafından gönderilen mesajlarda “Mata yönetimiyle sendikanın gerçek şube yetkilileri arasındaki toplantıda işçileri yanlış yönlendiren komite üyesi 29 işçinin işine el ele son verilmiştir” denilmektedir. Birleşik Metal-İş ise sayfasında hâlâ sessizliğini korumaktadır. Patron ve sendika el ele işçi kıyımı yapmıştır.

29 işçi ise sınıf birliği ve örgütlülüğünün olmamasıyla, moral iflasla, sınırlarıyla, ekonomik taleplerle soluksuz, hareketsiz kalmış ve durumu kabullenmiştir.

CSUN’da patronun 2016 yılında iflasını vermiş olmasına rağmen işçilere hiç bir bilgilendirmede bulunmayan Birleşik Metal-İş, Mata örneğinde de sınıfa ihanetini göstermiştir.

Bunlara karşı işçi sınıfının devrimci siyasetinin fabrikalarda hakim hale gelmesiyle yanıt verilecektir.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Tuzla’dan sınıf bilinçli bir işçi