KESK İzmir Şubeler Platformu, her Çarşamba KHK ve ihraçlara karşı yaptığı eylemini bu hafta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için gerçekleştirdi. Bu hafta eylem programını kadınlar sundu.
Karşıyaka İş Bankası önünde saat 17.30’da başlayan eylemde ajitasyon konuşmalarıyla, kadınlara yönelik baskı, saldırı politikalara, savaşa ve kriz teşhir edildi, 8 Mart’ın önemi vurgulandı.
Ardından basın açıklamasına geçildi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihçesinin anlatıldığı açıklamada, “1957’den bu yana hak almak ve özgür olmak için yürüttüğümüz mücadele tarihimizle çok yol aldık. Ne var ki, rengimiz, dilimiz, inancımız fark etmeksizin, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırılar, katmerli sömürü, baskı ve şiddet artarak devam ediyor. Yağma, talan, aşırı kar hırsı, ekosistemi yok edecek düzeye ulaştı. Eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, açlık, savaş, göç, ölüm akıl almaz boyutlarda. Buna karşın, yoksul halklar, emekçiler, kadınlar, gençler ve doğa ‘bu böyle gitmez’ diyerek haykırıyor” dendi.
Kadınların baskılara boyun eğmediği ve dünyanın dört bir yanında direndiği, yükselen halk isyanlarında en önde yer aldığı vurgulandı. Kadınların yaşamlarına, emeğine, bedenine, kimliğine sahip çıktığı belirtilerek “Şiddete, tacize, tecavüze, cinsiyetçiliğe, eşitsizliğe, ırkçılığa ve kadınların inkarına yönelik politikalara karşı özgün, yeni ve yaratıcı direnişlerini birbiriyle buluşturuyor” ifadeleri kullanıldı.
“Özgür, eşit, sömürüsüz, savaşsız bir ülke ve dünya”
Şili’de başlayan ve dünyanın her yerinden milyonlarca kadının eşlik ettiği, asıl failin yüzüne “katil, tecavüzcü sensin” diye haykıran Las Tesis dansının büyük korku saldığı ifade edilen açıklamada, Türkiye’de kadınlara reva görülen koşullar şöyle ortaya koyuldu:
“Bugün ülkemizde, kamudaki istihdam parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldü. Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Bu kölelik koşulları, baskıyla, örgütlülüğümüz parçalanarak kabul ettirilmek isteniyor. Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal hizmetlerin kısıtlanmasının en başında, bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor. Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihi. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları yerine kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir, özgür, eşit ve sömürüsüz, savaşsız bir ülke ve bir dünyadan yanadır”
Kadınların talepleri
Adil, eşit ve özgür bir yaşamın kadınların mücadelesi ile kurulabileceği vurgulanan açıklamada, “KESK olarak kadın emekçilerin öne çıkardığı dört ana talep” şöyle sıralandı: “Doğum izinleri arttırılmalı, 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalı, Kapatılan kamu kreşleri açılmalı, Kadın ve eşitlik bakanlığı kurulmalıdır.”
Açıklamada bu “ana taleplerin” yanı sıra kadınların talepleri ise şöyle ifade edildi:
*Eşit işe eşit ücret sağlanmalı
*İş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı
*Esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli, güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır.
*Kadınlara ve lgbti+’ lara yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı,
*Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı,
*Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı,
*OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli,
*Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı. Eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı,
*Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli,
*İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmelidir.
Kadınların örgütlü mücadelesinin önemine vurgu yapılan açıklamada son olarak 8 Mart programı aktarıldı.
7 Mart Cumartesi İzmir Kadın Platformu olarak Gaziemir serbest bölgede direnişte olan SF Tekstil işçilerine ziyaret gerçekleştirilecek.
8 Mart Pazar saat 16.00’da ÖSYM önünde toplanıp Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüyüş ve basın açıklaması düzenlenecek, saat 19.00’da danslı eylem yapılacak.
Kızıl Bayrak / İzmir