Türkiye’de tarih sayfaları 18 Kasım 1986 yılını gösterdiğinde karanlığın içinden bir güneş doğmaya başladı. 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte gülme sırasını ellerine alan sermaye sınıfı işçilere, emekçilere, ezilen yok sayılanlara, inkar edilenlere, gençlere, kadınlara karşı topyekûn bir saldırı dalgası içerisindeydi. Sermaye sınıfının daha çok gülebilmesi için 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesi gerekiyordu. Ancak bunu başarabilmenin tek yolu işçi sınıfı başta olmak üzere sermaye sınıfına boyun eğmeyen tüm kesimlerin ve örgütlerinin yağmalanması ve bir korku toplumu yaratılmasıydı. İşte emperyalistlerin elleri ile tezgahlanan 12 Eylül darbesi bu ortamı yarattı.
Ancak sadece 6 sene sonra işçi sınıfının biriktirdiği öfke Netaş Grevi ile dışa vurdu.
Neydi bu Netaş Grevi?
“DİSK’e bağlı Maden-İş üyesi olan NETAŞ İşçileri 12 Eylül’den sonra Bağımsız Otomobil-İş’te örgütlendiler. İlk toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanınca grev gelip kapıya dayanmıştı. Ama kimse grev yapılacağına inanmıyordu. 18 Kasım 1986 günü NETAŞ’ın Telefon üretme departmanı şeflerinden biri, sendika temsilcisi Ayhan Kaleli’yi çevirip “Bak göreceksin” demişti:
- Grev olmayacak! Ya son anda bir anlaşma yapılacak, ya da Hükümet grevi erteleme kararı alacak!
Ama hiç de öyle olmadı. O gün 18 Kasım 1986 Perşembe günü saat 11.00’de işyeri temsilcileri Telefon kısmına geldiler. Kimse konuşmuyordu. Göz göze geliniyordu. Vakit tamamdı. Telefon üretim bölümü işçileri Ayhan Kaleli’nin peşinden yürümeye başladılar. O anda slogan patladı:
- Haydiiii greveeeee!
Bir anda 2600 işçi fabrikanın kapısına çıktılar.
12 Eylül sonrasının en büyük ilk grevi başlamıştı. Bu eylemin basit bir ücret pazarlığı olmadığı fabrika kapısında ilk kez atılan sloganla ilan ediliyordu:
- İşçinin onuru sermayeyi yenecek!
O andan itibaren hummalı bir mesai başladı. Otomobil-İş Sendikasının Ümraniye Şubesinde yapılan iş bölümü gereği lokalde yatıp kalkmacasına ant içildi.” (Nazım Alpman, 1986 NETAŞ Grevcisi Ayhan Kaleli)
93 gün süren ve kazanımla sonuçlanan Netaş işçileri tek başına ekonomik taleplerle sınırlamadılar kendilerini. 12 Eylül’ün tüm kara bulutlarını dağıtacak bir süreci başlattılar. 12 Eylül karanlığında sendikacılar bile “bu yasalarla grev yapmak enayiliktir” diyecek kadar ezdirmişti kimliğini. İşte Netaş işçileri tek başına 12 Eylül ile birlikte kaybettikleri ekonomik, sosyal ve demokratik hakları için değil kaybedilen onurlarını geri almak içinde Grev dediler.
* Yılda 4 ikramiye yerine 6 ikramiye,
* Disiplin kurullarında işçi ve patron eşit sayıda temsil edilsin ve başkanlık dönüşümlü yapılsın,
* İşten çıkartılan işçiye 3 ay daha ücret ödenmesini öngören işsizlik tazminatı, taleplerin arasındaydı.
12 Eylül yasalarıyla grev yapılmaz diyenlere en net yanıtı veren Netaş işçileri en zor dönemde bile nasıl kazanılacağını bize göstermeye devam ediyor.
Aradan geçen 31 yılda sermaye sınıfı bir kez daha 12 Eylül’ü aratmayan günleri toplumun tüm ezilen kesimine yaşatıyor. OHAL’in sermaye sınıfının çıkarları için yapıldığını en açık dille ifadenler işçi sınıfı başta olmak üzere ezilenlerin, yok sayılanların neredeyse tüm haklarını gasp etmiş durumda. Örgütlenme, söz, gösteri, basın, grev hakkı yasaklandı.
Karanlığın toplumun tüm kesimlerine dayatıldığı böylesi bir dönemde OHAL’i ve yasakları parçalayacak olan yeni Netaş’lar yaratmaktır. Bu yasalarla grev olmaz, direnilmez diyenlere cevabımız Netaş olmalıdır. Ve yeni Netaş’lar metal fırtınayı yaratanların, cam direnişini yaratanların, madenlere kendini kilitleyenlerin bilincindedir. Bu bilinci daha da açığa çıkartmalı ve OHAL karanlığını yeni Netaş’lar yaratarak parçalamalıyız.
Ege İşçi Birliği