“İşçi sınıfının örgütlü mücadelesi tutuklanıyor”

Kölelik koşullarına karşı çıktıkları için yargılanan 31’i tutuklu 3. havalimanı inşaatı işçileri ve sendikacıların ilk duruşması öncesi GOP Adliyesi önünde basın açıklaması yapılarak, yargılanmak istenenin işçilerin hak arama mücadelesi olduğu vurgulandı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 05 Aralık 2018
  • 10:50

14 Eylül günü, kölece çalışma ve barınma koşullarına karşı eyleme geçen işçilere jandarma saldırısı sonucu yüzlerce işçi gözaltına alınmış, aralarında sendika yöneticilerinin de olduğu onlarcası tutuklanmıştı.

31’i tutuklu olan işçi ve sendikacıların davaları bugün görülmeye başlanırken, ilk duruşma öncesi Gaziosmanpaşa Adliyesi önünde 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu tarafından basın açıklaması yapıldı. Açıklamanın ardından davaya katılmak isteyenler polis dayatmasıyla engellendi.

Saat 9.30’da başlayan eylemde ilk olarak İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Yönetim Kurulu üyesi Tezcan Acu konuştu. İşçilerin kötü koşullara karşı çıktığı için tutuklandığını hatırlatan Acu, “Bunların tamamı vardır ve bugün de devam etmektedir” dedi. Asıl yargılanması gerekenin, işçi kanı üzerinde yükselen şirketler ve ‘beton lobileri’ olduğunu vurguladı. Acu “İnşaat işçisine saygı, inşaat işçisine hak talep ediyoruz, özgürlüklerini istiyoruz” diye konuştu.

“İş cinayetlerinin sorumluları yargılanmıyor”

DİSK’e bağlı Devrimci Yapı İşçileri Sendikası’ndan (Dev Yapı-İş) Cemal Özder, “Bugün yargılanmak istenen 3. havalimanı işçileri değildir sadece. Tutuklanmak istenen işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir” diyerek havalimanındaki iş cinayetlerinin saklandığını belirtti. Tutuklu Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un “İnşaat işçileri ya topluca öldüğü ya da topluca direndiği zaman gündeme gelir” sözünü aktaran Özder, tutukluların serbest bırakılmasını istedi.

Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un eşi Ayla Karabulut, kötü koşullarda çalışmak istemeyenlerin yargılandığını ifade ederek, iş cinayetlerinin sorumlularınınsa yargılanmadığına dikkat çekti. Diğer tutuklu yakınlarının da, tahliye taleplerini yinelediği konuşmalarının ardından basın açıklaması okundu.

“Devlet dahi ölüm sayısını çelişkili açıklıyor”

3. havalimanı inşaatında kaç kişinin öldüğünün bilinemediği, devletin resmi açıklamalarının dahi birbirini tutmadığı belirtilen açıklamada “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2013-2018 yılları arasında 30 işçi öldü derken, en son Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) bu rakamın 52 olduğunu söyleyebilmektedir!” denildi. 3. havalimanı inşaatında uzun servis ve yemek kuyrukları, onur kırıcı davranışlar, tahta kurusu bulunan yatakhaneler, eksik yatırılan sigorta primleri, düzensiz ödenen ücretler gibi sorunların yaşandığı belirtilen açıklamada “Her biri doğanın-insanın katliyle özdeşleşen o canavar mega projelerin siyaset ve rant hesaplarıyla hızlandırılarak tamamlanması için işçileri üretim baskısı altına alıp, kan dökmekten kaçınmayanların bunu yapması ya da bunları denetlememesi şaşırtıcı değil” denildi. Devlet yetkililerinin, inşaatın hızlandırılması için şirketleri baskıladığını itiraf ettiği hatırlatılan açıklamada, bunların ağır bir itiraf ve suç olmasına karşın yargılananların işçiler olduğuna dikkat çekildi.

“Bu sınıfsal bir saldırıdır”

“Bugün burada aslında tüm bir işçi sınıfı ve emekçiler yargılanıyor. Kölelik koşullarına teslim olmama iradesi yargılanıyor. ‘Direnirseniz sonunuz gözaltı-cezaevi ve hatta ölüm olur denilmek isteniyor.’ Bugün burada geleceğimiz yargılanıyor kısaca” ifadeleriyle süren açıklamada işçilerin 17 maddelik talep listesi için de “O liste patronlar ve onları sözüm ona denetlemekle sorumlu resmi kurumlar hakkında yapılmış kolektif bir suç duyurusudur” sözleri kullanıldı.

Açıklama şu sözlerle sonlandırıldı: “Bu yargılamanın toplumun ezilenlerinin ve mücadele eden kesimlerinin bilincindeki tek anlamı sınıfsal bir saldırı olduğudur! Geleceğe de bu şekilde taşınacak, işçi sınıfının emekleyen bölüklerine yol göstermeye devam edecektir. İşte bunu ne yaparlarsa yapsınlar engelleyemeyecekler!”

Polisten abluka ve dayatma

Açıklamanın okunmasının ardından işçilerin talepleri tekrar sıralandı ve davaya katılmak üzere adliyeye girilmek istendi. Onlarca çevik kuvvet, sivil polis, TOMA ve zırhlı araçlarla ablukaya alınan adliye kapısında, davayı izlemek isteyenler engellenirken, tutuklu işçilerin aileleri dahi kısıtlı şekilde içeri alındı.

Bekleyiş adliye önünde sürdürüldü.

Eylemde “Tutuklu işçiler serbest bırakılsın!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İnşaat işçisi köle değildir!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul