Kod-29’un kaldırılması talebiyle 82 gündür fabrikanın önüne kurduğu çadırda direnen TOMİS üyesi Dilbent Türker ve desteğe gelenler, 16 Nisan günü fabrika önünde polisin saldırısı sonucu gözaltına alındı. Pandemi gerekçe gösterilerek yapılan saldırıya karşı direnen işçiler ve sendika yöneticileri akşam saatlerinde serbest bırakıldı.
“Mücadelemiz meşrudur”
Sinbo direnişçisi Dilbent Türker, gözaltı saldırısına ilişkin şunları ifade etti:
"Direnişimizin 82. gününde her gün olduğu gibi Sinbo fabrikası önüne gidip direniş çadırımızı kurarak Kod-29’un kaldırılması, Sinbo fabrikasında gerçekten önlem alınmasını işçi arkadaşlarımıza haykıracaktık. Ancak sabah saatlerinde polisler gelerek çadır kuramayacağımızı, yasak geldiğini söyledi. Valinin aldığı bu yasak 15 Nisan’dan 15 Mayıs’a kadar, yani keyfi, hukuki bir dayanağı olmayan bir yasak ve bu yasağa uymamızı istediler. Bizler tam kapanma olsa, bir yerde bu kararı tanırız. Fabrikalar harıl harıl çalışırken hak aramamıza engel olamayacaklarını söyledik. Biliyoruz ki bu yasak ‘salgınla mücadele’ adı altında gerçekte işçi emekçilerin haklı mücadelesinin 1 Mayıs’la bütünleşmesi, kitleselleşmesine karşıdır. Bu, sermayedarlar için en büyük korkuydu. Alınan bu yasağı tanımayacağımızı ilan ettik, ardından fabrika önünden darp edilerek, yaka paça ters kelepçe ile gözaltına alındık.
“Sinbo fabrikası önüne bizi sahiplenmeye gelen ve paydosta işçilere sesleniş yapan dokuz arkadaşımız da gözaltına alındı. İfade vermeyi reddederek serbest bırakıldık. Bizler mücadelemizden asla geri adım atmayacağız. Bizim mücadelemiz meşrudur. Yine gideceğiz baskılar, gözaltılar bizi yıldıramaz!”
“Valilik yasağı keyfidir”
DEV TEKSTİL üyesi SML Etiket direnişçileri ise şunları ifade etti:
“SML etiket direnişçileri olarak bizler haksızlığa hukuksuzluğa karşı direniyoruz. Ama Cuma günü, iktidar tarafından pandemi bahanesiyle alınan bir kararla İstanbul genelinde eylem, etkinlik, bildiri dağıtımı gibi her şeyin yasaklandığını bize çadır kurmaya gittiğimizde fabrika önünde sivil polisler gelerek söylediler. Bu yasaklar sadece biz işçi emekçilere var. Bugün fabrikalarda insanlar canı pahasına çalışmaya devam ederken sadece rant merkezleri olan AVM'ler açık, kapalı alanda virüs bulaşma riski daha yüksek olmasına rağmen alışveriş merkezleri kapanmıyor. Bulaşma riskinin en az olduğu yerlerden bir tanesi açık alanlarda ise keyfi yasaklar dayatılmaya çalışılıyor. Bizler biliyoruz ki bu yasak 1 Mayıs yasağıdır. Bu yasaklar, keyfi yasaklar sadece biz eylem etkinlik yapmayalım diye yapılan yasaklardır.
“SML Etiket yönetimi arayarak bizimle görüşme talep etti. Bizler taleplerimizi söyledik, işe iade istedik, onlar da ‘Fabrikada işler açıldı. Tekrardan işe alabiliriz’ dediler. Ama nedense sadece bu yasaklar gelmeden bir gün önce yönetim tarafından aranıp sudan bahanelerle taleplerimizin kabul edilmeyeceğini söylediler. Bu yasaklar bizim direnişimizi bitirmek için yapılan patronlara hediye olarak verilen keyfi yasaklardır.”
“Yasaklar gibi gözaltılar da, gözaltındaki uygulamalar da keyfi”
Sinbo’ya saldırı olduğu gün, kendilerinin de, engelleme girişimi ve saldırı tehdidiyle karşılaştıklarına değinen SML Etiket direnişçisi o gün yaşadıkları keyfi uygulamaları şöyle anlattı:
“Direnişimizin 73. gününde sivil polisler gelerek çadırımızı kaldırmamızı kaldırmazsak müdahale edeceklerini söylediler. Aynı şekilde Sinbo direnişçilerine söylediler ama bununla kalmadılar. Sinbo direnişçileri sadece tabure çıkartıp oturacakları sırada zorla darp edilerek gözaltına alındı. Bizlerin emeğini, hakkını istemesi kadar doğal bir şey yok.
“SML Etiket’te saat 15.30 işçi arkadaşlarımıza seslendikten sonra bizi direnişimiz boyunca yalnız bırakmayan Dilbent Türker ve TOMİS yöneticileri gözaltındayken keyfi yasakları tanımadığımızı söylemek, keyfi gözaltılarını teşhir etmek ve işçi arkadaşlara seslenmek için Sinbo’nun saat 17.00 çıkışına gittik. Seslenişimizin bitmesine beş dakika kalmıştı ama polisler orada durmamıza tahammül edemedi. Desteğe gelen tüm arkadaşlarımızı darp ederek ters kelepçe takarak göz altına aldılar. Ellerimiz ters kelepçe olmasına rağmen kimlik verilmesini istediler. Biz ‘Elimiz kelepçeli nasıl size kimlik verebiliriz’ dedik. ‘Eğer vermezseniz zorla üst araması yapacağız’ diye tehdit ettiler. Hastaneye kontrole gittiğimizde doktorun muayene odasında polisler eşliğinde muayene edeceklerini söylediler. Biz bunu kabul etmedik, eğer polisler çıkmazsa muayene olmayacağımızı söyledik.
“Görüyoruz ki eylem yasağı da gözaltı da gözaltındaki uygulamalar da hepsi keyfi. Biz direnişçiler baskıları da, gözaltıları da yasakları da tanımıyoruz. Pazartesi günü yine saat 11.00’de direniş alanında olacağız tüm dostları da dayanışmaya davet ediyorum.”
Kızıl Bayrak / İstanbul