Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını her geçen gün yayılmaya devam ediyor. Covid-19, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen; sermaye sınıfının gerek ülkemizde gerekse de dünyada toplumun çıkarlarını değil, kapitalistlerin çıkarlarını gözeten politikalar izlemesi nedeniyle çok sayıda insan yaşamına mâl oldu.
Kapitalist ekonominin çarklarının dönmesi uğruna, salgın koşullarının gerektirdiği önlemlerin alınmaması sonucu, salgın tırmanarak devam ediyor. Kuşkusuz ki, bunun en ağır sonuçlarını başta sağlık emekçileri olmak üzere, işçi ve emekçiler ödüyor.
Resmi verilere göre, pandeminin başından itibaren 167 sağlık çalışanı yaşamını yitirirken, 40 bin sağlık emekçisi enfekte oldu. Pandeminin merkezi haline gelen fabrikalarda ise en az 325 işçi de Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Çok sayıda işçi virüsten enfekte olmaya devam ediyor.
Koronavirüs salgını karşısında başta sağlık emekçileri olmak üzere işçi ve emekçiler için gerekli önlemleri almayan iktidar, salgının yarattığı ağır sonuçların sorumluluğunu da üzerinden atmaya devam ediyor. Sağlık emekçileri, işçiler ve yakınları salgın nedeniyle yaşamını yitirirken ya da kalıcı rahatsızlıklar yaşarken öte yandan hak kayıplarıyla karşı karşıya kalıyorlar.
Sağlık emekçileri salgının doğrudan hedefi durumundayken, kitlesel üretimin yapıldığı ve gerekli önlemlerin alınmaması sonucu virüs bulaşının yayıldığı fabrikalar pandeminin merkezleri haline gelmişken, 7 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanan SGK genelgesi ile Covid-19 meslek hastalığı-iş kazası olarak değil, “hastalık” olarak tanımlandı.
SGK’nın bu genelgesinde belirleyici olan kuşkusuz ki sermaye sınıfının istekleridir. Öyle ki, aynı tarihlerde Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi tarafından atılan bir Tweet’de “Eskişehir Organize Sanayi Bölgemizin de girişimleriyle Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu, bu konunun iş kazası ve meslek hastalığı olarak değerlendirilmemesi yönünde yapılan girişimler sonuç vermiş olup, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı 07.05.2020 tarihli 2020/12 sayılı genelgeyi yayınlamıştır” denilerek, sermayedarların bu kararda oynadıkları rol itiraf edilmektedir.
Meslek hastalığı ve iş kazası nedir?
Meslek hastalığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel ve ruhsal engellilik halleri” olarak tanımlanmaktadır.
İş kazası ise “İşin yürütülmesi sırasında (ya da işin yapıldığı yere götürülüp, getirilirken) meydana gelen ve işçiyi hemen ya da sonrasında bedenen ya da ruhen özre uğratan olaylara” denmektedir.
Koronavirüsle birebir mücadele eden sağlık emekçileri, ağır iş yükü, uzun çalışma saatleri, gerekli önlemlerin alınmaması, gerekli teknik donanımın sağlanmaması sonucunda virüsten daha yoğun şekilde enfekte olmaktadır.
Yanı sıra, salgın karşısında alınacak tedbirleri bireylerin alacağı önlemlere indirgeyen iktidar, “maske, mesafe, hijyen” üçlemesini diline dolamakta, ancak kitlesel üretimin yapıldığı işyerlerinde bu önlemler göstermelik olarak ele alınmakta, önlem adına işin yürütülmesi sürecinde yapılması gereken esaslı düzenlemeler ise, patronlara maliyet yükü getireceği için yapılmamaktadır. Önlenebilir bir hastalık olan Covid-19, çok sayıda işçinin ölümüne ve kalıcı hasarlara yol açabilmektedir.
DSÖ, Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade ederken, İLO da meslek hastalığı olduğu konusunda bir düşünceye sahip. Nitekim dünya ölçeğinde Covid-19’un yarattığı yıkımın boyutları ve oluşan tepkilerin sonucu olarak Almanya, Belçika, Kanada, Malezya ve Güney Afrika’da Covid-19 meslek hastalığı, İtalya’da ise iş kazası olarak kabul edilmiş durumda.
Taleplerimiz için mücadeleye!
Pandemi süreciyle beraber işçi sınıfı çok daha ağır saldırılarla karşı karşıya. Sermayeye sağlanan teşviklerin aksine, kısa çalışma, ücretsiz izin, esnek çalışma uygulamaları ile işçi sınıfının çalışma koşulları daha da ağırlaştı. İşçi sınıfı bir yandan yoksullukla boğuşuyor, öbür yandan salgınla.
İşçi sınıfının emeği, sağlığı ve iş güvenliği kapitalistlerin kârları uğruna yok sayılırken, işçi ve emekçiler açsından somut talepleri için mücadeleyi yükseltmek kaçınılmazdır. Tersi olduğunda ise, bu süreçte işçi sınıfının kayıpları kat be kat artacaktır.
Covid-19’un sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer iş kolları için iş kazası sayılması talebi, işçi sınıfının pandemi sürecinde emeğinin korunması mücadelesinin taleplerinden biri olarak ele alınmalıdır. Zira SGK’nın genelgesi bu açıdan tek başına bir şey ifade etmemektedir. Bilinir ki, hukuk ya da yasalar verilen mücadelelerin ardından topallayarak gelir. Covid-19’un meslek hastalığı ve iş kazası sayılması için, işçi sınıfının ve emekçilerin mücadelesi şarttır.
Tekstil İşçileri Birliği