4-10 Mayıs İşçi Sağlığı ve Güvenliği Haftası'nı geride bıraktık. Tam bu haftanın ortasında 7 Mayıs'ta Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı 2020/12 sayılı genelgede şu açıklama yer aldı: “Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmeti sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir."
Salgın ile birlikte Covid-19'un yayılma merkezi işçilerin-emekçilerin çalışmak zorunda bırakıldığı fabrikalara, hastanelere, lojistik-kargo gibi alanlara kaydı. Bunun üzerine Covid-19’un ‘iş kazası/meslek hastalığı’ sayılıp sayılmayacağı temel bir tartışmaya dönüştü. SGK’nın son açıklaması ise salgının başından beri emekçilerin sağlığını hiçe sayan AKP-MHP rejiminin emek düşmanlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Türkiye'de işçi sağlığı ve güvenliği açısından yasal düzenlemelerin ön plana çıkarıldığı, bu yönlü adımların atıldığı iddia ediliyor. Oysa bu tam bir sahtekarlıktır. Zira yıllardır söylenenlere rağmen bir arpa boyu yol alınmadığı bir kez daha görülüyor. Henüz önleyici aşı veya tedavisi olmayan, koruyucu tedbirler alınsa da önlenemez bir salgın olan Covid-19 koşullarında rejim emekçilerin sağlığını zerre kadar önemsemiyor. Zira “evde kal” çağrıları yapılırken, ikide bir sokağa çıkma yasakları ilan edilirken, milyonlarca işçi-emekçi bu kapsamın dışında tutuluyor.
2012 yılı itibarıyla yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun önleyici, denetleyici bir işlevinin olmadığı görüldü. Sadece sigortalı işçileri kapsayan verilere baktığımızda bile tablo vahim. 2018 yılında meydana gelen iş kazaları 2012 yılına göre % 475 oranında artmıştır. 2019'da 2 bine yakın işçi hayatını iş cinayetlerinde kaybetti. Keza Covid-19 döneminde 11 Mart-10 Nisan tarihleri arasında 52 işçi hayatını kaybetti. Nisan ayında gerçekleşen 220 iş cinayetinin %47'si Covid-19'dan kaynaklandı. Görüldüğü gibi kapitalistlerle onlara hizmet eden AKP-MHP rejimi tam bir işçi celladı gibi çalışıyor.
İşçi sağlığı açısından işyerlerinde yapılması gerekenleri kârdan zarar sayan kapitalistler, Covid-19 salgını ile birlikte de işçi yaşamını hiçe sayan zebani yüzlerini saklayamadılar. Onların sınıf çıkarlarının bekçisi olan AK-MHP rejimi de tüm icraatlarıyla bu cinayetlere çanak tuttu. Rejimin şefi T. Erdoğan “çarklar dönecek” vaazını tekrarladı. Onun suç ortağı D. Bahçeli ise şakşakçılık yaptı. Kapitalistler ise, masraf olmasın diye kayda değer tedbirler almadı.
Üretimin bazı işletmelerde durdurulmasının da işçi sağlığıyla bir ilgisi yok. Krizin üzerine gelen salgınla piyasalarda yaşanan durgunluktan kaynaklıydı duruşların çoğu. Nitekim şirketler de üretime ara verme nedenlerinin yaşanan daralma olduğunu açıkladılar.
Patronların kârlarından, düzenlerini ayakta tutan sömürü çarkların dönmesinden asla vazgeçmeyecekleri açıktır. İşçi sağlığını hiçe saymaları bunun göstergelerinden biridir. Salgın hastalıkta daha net görüldü ki, işçi sağlığını göz ardı etmek doğrudan toplum sağlığını da önemsememektir. Sermaye sınıfı, salgından ekonomik güçlenmeyle çıkma derdindedir. Patronların karı işçilerin sömürüsü ve ölü bedenleri üzerinden yükselmektedir. Rejim ise, salgını fırsata çevirme pervasızlığıyla hareket ediyor.
İşçi sağlığı önlemlerinin alınması, iş cinayetlerinin son bulması, Covid-19'un iş kazası/meslek hastalığı kapsamına alınması, insanca bir yaşam ve çalışma koşulları için hem patronlara hem onların tetikçisi olan AKP-MHP rejimine karşı işçilerin birliği güçlendirilmeli; örgütlü mücadele büyütülmelidir.