Birleşik Metal Gebze Şube'de temsilcilik seçimleri üzerine

Metal İşçileri Birliği, Birleşik Metal Gebze Şube’de gerçekleşecek temsilcilik seçimlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 11 Mayıs 2020
  • 14:27

Metal sektöründe yaşanan sözleşme sürecinin ardından Gebze'deki Birleşik Metal-İş fabrikalarında temsilcilik seçimleri yaklaşıyor. Geçmiş sürece ve son sözleşme döneminde yaşananlara kısaca baktığımızda bile onlarca ders çıkartabiliriz.

Birleşik Metal İş yönetiminin sözleşmeyi metal işçilerinin iradesinin yok sayarak imzalaması ve Gebze Şube’yi bölme adımı, dostla düşmanı ve metal işçilerinin esas ihtiyacının ne olduğu gerçeğini önümüze koydu.

Boş sözlerin hiçbir işe yaramadığını, örgütlü-eylemli mücadelnin ise her şeyin önünü açtığını (Sarkuysan örneği) pratikte gördüğümüz bir süreçten geçiyoruz. Sendikalarımızın başındaki ağalar sermayeye seslenedursun ya da istatistiki bilgileri açıklamaya devam etsinler, süreç metal işçileri de dahil olmak üzere işçi sınıfının tüm haklarının gasp edildiği bir çizgide ilerliyor. Sendika ağaları da sermaye düzeninde üstlerine düşeni yapıyorlar.

Salgının yarattığı etki ve sonuçlara bakınca; sermayenin böylesi bir dönemi AKP iktidarı ve sendikal bürokrasinin işçileri denetleyici tutumuyla fırsata çevirmeye çalıştığı görülüyor. Sadece ücretsiz izinlerin önünün açılması, sendikal hakların dondurulması ve patronları kurtarmak üzere hazırlanan ekonomik paketler, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izinlerin ücretinin işsizlik fonundan karşılanması, işsizlik ve alınmayan işçi sağlığı önlemleri her şeyi anlatmaya yeter de artar bile.

İşte biz metal işçileri için gerçek burada başlıyor. Bu sorunları masaya yatırarak bunları aşmanın yolunu tabanda tartışmadıkça ve bir mücadele programı çıkaramadıkça temsilcilik seçimlerinin sadece kişileri değiştirmekten öteye gitmeyeceği ortada. Sözleşme süreçlerinin değerlendirilmediği, anti-demokratik uygulamalara karşı tutum alınmadığı, Birleşik Metal-İş ve Türk Metal ortak protokolünün sorgulanmadığı bir zeminden sonuç beklemek doğru olmaz.

Sürekli dillerden düşmeyen “DİSK’in mücadele değerlerini” de sendika bürokratları değil, 15-16 Haziranları yaratan öncü mücadeleci işçileri yaratmıştır.

Her halükârda çözüme vardırmamız gereken şey, bunca olaya rağmen binlerce metal işçisinin neden tek ses olamadığı, saldırılara neden karşılık veremediği, neden bir sınıf tutumuyla davranamadığıdır. Bunu yapabildiğinde kazanımların yolunun nasıl açıldığını hepimiz biliyoruz. Türk Metal çetesini fabrikalarımızdan atmanın da sözleşmede kazanım elde etmenin de salgın sürecinde yasal hakkımız olan çalışmadan kaçınma hakkının kullanılabilmesinin de buna bağlı olduğu açıktır.

Sendikal bürokrasinin kişilerden ibaret olmadığını, sermaye ile iş birliğini ifade eden bir anlayış ve yapı olduğunu görmek gerekir. Bugün sermaye herhangi bir fabrikadaki tek bir patron olarak değil örgütlü bir sınıf olarak saldırmakta, birçok sosyal hakkı gasp etmektedir. Onlar bize karşı örgütlü bir tutum geliştirirken bizim de örgütlü davranmamız gerekmektedir.

Sendikalar bizimdir. Sendikalarımızın tepesine çöreklenmiş, koltuk sevdalısı bürokratları indirmek ise biz işçilerin görevidir.

Temsilcilik seçimlerini geçmişin muhasebesine çevirmeli, sadece kişileri değil mücadele programını ve anlayışını da tartışabilmeliyiz.

Sorunlarımızın sadece kişileri değiştirmekle çözülmeyeceğini, asıl değiştirilmesi gerekenin mücadele programı ve anlayışı olduğunu bilmeliyiz.

Taban iradesinin açığa çıkartılacağı komite işleyişini oluşturmalıyız. Fabrika komiteleri de seçimle oluşturulmalı, inisiyatif temsilcilerde değil fabrika komitesinde olmalıdır.

Temsilciler ve komite işçilerin talebi ile görevden alınabilmeli, sendikal bürokrasinin görevden alma ya da atama usulü temsilci belirleme gibi anti-demokratik müdahalelerine karşı tutum alınmalıdır.

Temsilcilik işçilerin yerine söz sahibi olmak değil, işçilerin ortak iradesinin sözcüsü olmaktır. Her daim bunun böyle olmasını sağlamak da güçlü bir taban iradesi ve denetimi ile olur.

Sendikalar işçi sınıfının 200 yıllık mücadele tarihinde bedeller ödenerek kazanılmış örgütlerdir. Bugün, sendikalarımıza sahip çıkmak demek fabrikalarımızdan başlayarak sermayeye hizmet eden sendikal bürokrasiyi sendikalarımızdan kapı dışarı etmeyi gerektirmektedir. Temsilcilik seçimlerinin bunun için bir adıma dönüşmesi elimizdedir.

Metal İşçileri Birliği - MİB