Yaklaşık 1 yıldır çalıştığım Solufert fabrikasından geçtiğimiz cuma günü işten çıkarıldım. Uzun zamandır işçi olarak çalışan biri olarak, patronların şu veya bu gerekçeyle işten işçi çıkarmasına ne yazık ki hepimiz alışkınız. Ancak, benim sürecimi farklı kılan şey, işçi arkadaşlarımın ısrarı ile aday olduğum temsilcilik seçimlerine 5 gün kalmışken akıl almaz gerekçelerle işten çıkarılmam oldu.
Doğrusu bir şeyler yapılacağını bekliyor ama bu kadar büyük bir pervasızlığa cesaret edilemeyeceğini de düşünüyordum. Yaklaşık 1 ay önce başlatılan bir kampanya ile önce siyasal kimliğim bir inceleme ve tartışma konusu haline getirildi. Sonra nereden elde edildiği belli olmayan bir takım yarım yamalak bilgilerle Soma Katliamı protestolarına, Gezi direnişi vb. eylemlere katılmam, sanki bir suçmuş gibi yansıtılmaya çalışıldı. 1 ay içinde hakkımda yürütülen ve kişisel haklarımın ihlali olduğu açık olan bu kampanya ile varabildikleri tek şey bu oldu. Oysaki bunca çabaya gerek yoktu, bana sorsalardı sosyalist bir işçi olduğumu, bu tür eylemlere katılmaktan onur duyduğumu, nerede haksızlık, adaletsizlik, baskı ve sömürü varsa buna karşı mücadele ettiğimi, etmeye de her koşulda devam edeceğimi söylerdim. Bu tür bir kampanyadan istenilen sonuç alınamayınca bu sefer çaresizlik içinde yeni bir yol denendi ve sahte evrak vermek gibi bir gerekçe ile iş akdime son verildi.
Tüm bu çabanın arkasında sendikal örgütlenmeye razı gelen ama işin başını çeken 11 arkadaşımızı bu süreçte işten çıkaran Solufert sermayesinin karşısında güçlü ve gerçek bir örgütlenme istememesi gerçeği yatmaktadır. Diğer patronlar gibi Solufert sermayesinin de bunun için yapamayacağı şey yoktur. 11 ay sonra işe giriş belgelerimi inceleyip sahte belge vermiş diyerek temsilcilik seçimlerine 5 gün kala beni işten çıkarmalarının insanlara inandırıcı gelip gelmeyeceğini düşünmek bile onlar için gereksiz zahmettir. Ne de olsa bu yetmezse “terör örgütü” falan derler, vatan, millet, Sakarya edebiyatı ile sömürü düzenlerinin üstünü örterler. Yeni örgütlenen Solufert, sendika şubesinin en kötü sözleşmesini yapmış olduğu bir fabrikadır. Zaten benim ve arkadaşlarımın temsilcilik seçimlerine girmemizin esas nedeni de budur. Yaklaşık 7-8 aydır arkadaşlarımızla bir araya gelip “ne yapabiliriz, daha iyi bir sendikal örgütlülük yaratabilir miyiz?” diye yürüttüğümüz çalışmaların basit numaralarla heba edilmesine izin vermeyeceğim. Benim üzerimden siyasal düşünce ve eylemlerim üzerinden sosyalist düşünceye ve sınıf mücadelesine saldırıya girişilmesine rıza göstermeyeceğim.
Bir temsilci adayının incelemeye alınarak neyi var, neyi yok araştırılarak seçimlere 5 gün kala işten çıkarılması, her şeyden önce işçinin seçme hakkına, sendikal örgütlülük özgürlüğüne ve Petrol İş Sendikası’nın geleneklerine aykırıdır. Bunların ayaklar altına alınmasıdır. Buna izin vermeyeceğim!
Solufert işçisine ve sınıf sendikacılığı ilkelerine yapılan bu saldırıyı protesto etmek için 7 Haziran Salı günü saat 16.00'da Menemen Maltepe Serbest Bölge önünde basın açıklaması gerçekleştireceğim.
Sendikal örgütlülüğümüze, hak ve özgürlüklerimize yönelik bu saldırıya karşı başta Petrol-İş camiası olmak üzere, emekten yana herkesi tutum almaya ve sahip çıkmaya çağırıyorum.
İşten Atılan Petrol-İş üyesi Solufert işçisi Serdar Gür