“15-16 Haziran’dan Metal Fırtına’ya: İşgal, grev, direniş!”

MİB'in Kocaeli'de düzenlediği etkinlikte 15-16 Haziran ve Metal Fırtına tartışıldı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 19 Haziran 2016
  • 17:23

Metal İşçileri Birliği “15-16 Haziran’dan Metal Fırtına’ya: İşgal, Grev, Direniş!” şiarıyla bugün Kocaeli’de etkinlik gerçekleştirdi.

Saat 13.00’te SES Kocaeli Şubesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte, salona “15-16 Haziran’dan Metal Fırtına’ya: İşgal, Grev, Direniş!”, “Sendikal bürokrasiye ve işbirlikçi sendikal anlayışa karşı fabrika komitelerinde örgütlenelim!” ve “Kıdem tazminatının gaspına, Bireysel Emeklilik Sigortası'na, İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı'na, kiralık işçiliğe karşı birliğe, mücadeleye!” şiarlı pankartlar asıldı.

Etkinlik Kocaeli MİB adına yapılan kısa bir açılış konuşmasının ardından, MİB’in hazırladığı, Metal Fırtına’yı anlatan sinevizyon gösterimi ile devam etti.

Sinevizyon gösterimi alkışlarla son bulurken, söz "Türkiye işçi sınıfı tarihi ve 15-16 Haziran" konulu sunum için akademisyen-yazar Yüksel Akkaya’ya verildi. Akkaya sözlerine “Bazı olay ve olguları anlamak için öncesine ve sonrasına bakmak gerekir” diyerek başladı. İşçi sınıfı tarihinin Türkiye’de önemli gelişmeler ve fırtınalar yaşadığını fakat gereken ilgiyi görmediğini, 15-16 Haziran’ın da böyle bir direniş olduğunu belirtti.

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirinden yola çıkarak işçi sınıfını bir nehre benzeten Akkaya, “Tarih boyunca işçi sınıfı hep engelleri aşmış yolunu bulmuş, okyanuslara dökülmüştür” dedi ve Osmanlı’nın son döneminde 1908 yılı grevlerine değindi. “Cumhuriyetin kuruluşunda tüm toplumsal katmanların talepleri İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilirken işçiler görmezden gelindi” diyen Akkaya, ancak 1936’da işçilere dair bir yasanın çıktığını fakat onun da 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı bahanesiyle yürürlüğe sokulamadığını vurguladı.

Bu zamana kadarki tüm engelleme ve baskılar karşısında işçi sınıfının hep bir yol bulup çıktığını belirten Akkaya, bunu yaparken yalnızca sendikaları değil, kooperatifleri, dernekleri de kullandığının altını çizdi. Akkaya, işçi hareketini denetim altına almak için Türk-İş sendikacılığının oluşturulduğuna, bunun karşında ortaya çıkan DİSK’in tabanında gelişen işçi hareketinin de yok edilmek istendiğine dikkat çekti. DİSK’in “anayasal eylemler” diyerek sınır çekmeye çalıştığı eylemlere tüm işçi sınıfının uyanmanın ruhuyla yanıt verdiğini belirten Akkaya, “aslında 15-16 Haziran bu ruhun yansımasıdır” diye ekledi. Eylemlerden çeşitli örnekler veren Akkaya, son olarak sonrasındaki ‘89 Bahar Eylemleri'nden değinerek buradaki siyasal öznelerin kendi rollerini oynayamamalarından bahsetti ve “çözülmesi gereken halka burası olması gerekir” vurgusu ile konuşmasının sonlandırdı.

Akkaya’nın ardından ise “15-16 Haziran bir milattır!” sözleri ile Metal işçi Birliği temsilcisi söz aldı. Sözlerine “İşçi sınıfı mücadele ettikçe öğrenir ve deneyim biriktirir. Ne yazık ki 15- 16 Haziran Direnişi’nin deneyimi bu kuşaklara aktarılamadı fakat mücadele ettikçe bu deneyimleri merak ediyor, irdelemek, deneyimleri edinmek gereksinimi duyuyoruz” diye devam etti.

‘60-‘70’li yılların aynı zamanda metal işçilerinin yılları olduğunu ve metal işçilerinin de Türkiye işçi sınıfının lokomotifi olduğunu, ‘80 darbesinin aslında işçi sınıfına yönelik bir darbe olduğunu ama buna rağmen metal işçisinin darbeye MESS grevleri ile yanıt verdiğini belirtti ve sonrasında yaşanan süreci kısaca özetledi. ’90 ve ’98 yıllarında metal işçisinin eylemlerine ve grevlerine de değinen MİB temsilcisi, Metal Fırtına’nın hemen öncesinde yaşanan Bosch sürecini aktardı.

Aktarımın ardından MİB temsilcisi, “2015 Mayıs’ında yaşananlar tesadüf değildir, herkes biliyordu. Biz biliyorduk. Sadece zamanını kestiremedik. Ve hareket kendi yolunu buldu. Bu akan selin önünde kimse duramadı. MİB bu fırtınanın taleplerinde belirleyici bir yerde duruyor, işin öncüleri ile beraber yürütüyordu” dedi. İşçilerin sermayenin yasalarını değil kendi mücadele yasaları ile mücadeleye ettiklerinden kaynaklı karşılarına çıkan her şeyi ezip geçebildiğini ve kalıpları yıktığını söyleyen temsilci, bu süreçte MİB’e ve öncü işçilere saldırdıklarını, MİB’e dönük operasyon yapıldığını 150 civarında işçiyi TMŞ’ye çektiklerini ve MİB ile işçiler arasının açılmak istendiğini belirtti.

MİB temsilcisi, sonrasında 15-16 Haziran Direnişi ile Metal Fırtına’nın benzerliklerine değinen konuşmasında “O dönem için 15-16 Haziran bir milattı, bugün ise Metal Fırtına bir milattır. Bundan sonra bunu aşacak direnişlerde ortaya çıkacaktır. Geleceği kazanacağız, önümüz açık” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.

Konuşmacılar arasından son sözü DEV TEKSTİL temsilcisi aldı. Sendikanın kuruluş amacı ve sürecine değinerek giriş yapan DEV TEKSTİL temsilcisi, 15-16 Haziran Direnişi’nin oluşum aşamasına değindi. Bu süreçte tüm eksikliklerine rağmen DİSK’in uyguladığı eğitim programlarının rolüne değindi. “15-16 Haziran’da o dönemin öncüleri dalgakıran olmuştur. Bunu kimi belgesellerde kendileri dile getiriyorlar. Bu yüzden işçi sınıfının kazanması için siyasallaşması gerekir” vurgusu yaptı.

Günümüz çalışma koşullarını ve işçi sınıfını köleleştiren uygulamaları sıralayan DEV TEKSTİL temsilcisi, “bedava” işçiliğe dair kimi veriler sundu. Bunlar karşında neler yapılması gerektiğini sıralayarak, “Metal Fırtına’da ortaya çıkan belli örnekler ver. Taban örgütlülükleri, komiteler. Bunlar kendiliğinden ortaya çıkıyor, bir süre sonra zayıflıyor, mücadeleye yabancılaşıyor. Bu komiteler tüm işçi arkadaşlarımızı eğitmek için kullanılmalı ve böyle hareket etmeliyiz. İşçi sınıfı bilinci kazandırmalıyız. Bu da tek başına yetmez işçi sınıfı bilincini siyasallaştırmalıyız aynı zamanda. Günümüz hareketinin buna ihtiyacı vardır. Fabrikasının dışına çıkabilmeli yaşadığı sistemi ve dünyayı anlayabilmedir. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin sorunu da budur. Bu yüzden geri çekildi. Peki nasıl yapacağız? Greif işçilerinin yaptığı gibi yağacağız” dedi.

Greif’teki örgütlenme ve işgal sürecini anlatan DEV TEKSTİL temsilcisi son olarak “Geleceği kazanmak ve sermayeyi durdurmak için fabrikalarda örgütlenmeli ve bu örgütlenmelerde işçi sınıfının dünya görüşüyle eğitmeli ve yönlendirmeliyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Konuşmaların ardından soru-cevap ve serbest kürsü bölümüne geçildi. Kocaeli’nin çeşitli sanayi bölgelerinden katılan işçilerin söz aldığı kısımda 2017 sürecinde olabileceklere, 2017’de MİB’in hazırlıklarının ne olduğuna ve işçilerin bilinç ve örgütlülüğünün geliştirilmesine dönük ne yapmak gerektiğine dair, sermayenin son dönemdeki kıdem tazminatı ve kiralık işçilik saldırılarının kapsamına ve mücadele yöntemlerine dair tartışmalar yapıldı.

Söz alan işçiler çeşitli konularda düşüncelerini belirttiler.

Etkinlik bu bölümün ardından sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Kocaeli