Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda ilk defa 1 Mayıs’a katılan bir işçiyim. Gözlemlerimi ve tecrübemi işçi kardeşlerimle paylaşmak istiyorum.
1 Mayıs 2022, farklı işçi bölüklerinin, farklı mesleklerin ama emekçilerin, bizlerin, Tandoğan’da bir araya geldiği bir gündü. Daha önceki senelerde 1 Mayıs’a katılmamıştım. Medyadan takip ediyorum. Ama şunları söyleyebilirim: Bu sene, belki, 1 yıl süren bir çalışmanın neticesi olarak işçilerin sözünün daha önceki yıllara göre, -yeterince olmamakla beraber- daha gür çıktığı, işçi iradesinin, mücadele verildiği taktirde verilen mücadelenin sonuçlarının alındığının görülmesini sağladı.
Sendikal yapılanma ve örgütlerin işçi sınıfını temsil etme kabiliyetinin olmadığı bu ortamda, işçilerin sadece patronlara ve sermayeye değil aynı zamanda patronlar ve sermaye iktidarının ajanlığını yapan sendikal bürokrasiye karşı da mücadele ettiklerini en azından hatırlatmaya çalışan kesimlerin olduğunu gösterdi.
Sendikaları “ağalık”ları için kullanan sermaye işbirlikçisi bürokrasi belki kürsüden atılamadı ama buna rağmen kürsü sendikal bürokrasiye karşı çıkışın olduğu bir 1 Mayıs’tı. 1 Mayıs’ta kürsünün gerçek sahipleri işçiler kürsüye çıkmaları gerekirken bugün konuşanlar bürokratlardı.
Sendikal bürokrasi kürsüden konuştu, müzikler çalındı, farklı kesimler ortak paydada bir yerde buluşabildi ama yeterli miydi? Değil elbette. Sorunlar anlatıldı “birlikteyiz” denildi “yılmayacağız, buradayız” denildi.
Sözlü olarak ve sadece sendikal bürokrasinin farklı mesleki kesimleri bu şekilde bir araya getiriyor gözükmesi aslında sermaye ve iktidar için belki de son derece tercih edilen bir tablodur.
Sendika ağalarından kurtulmalıyız!
İşçi sınıfı önce bu sendikal ağalardan kurtulmalıdır. Bunun için işçi komiteleri ve işçi birlikleri her güne 1 Mayıs’a hazırlanır gibi hazırlanmalıdır. İşçiler, bu düşünceyi harekete geçirdiği zaman önündeki en büyük engeli yani sendikal bürokrasiyi yıkıp kendi sendikal yapılanmasını kurduğunda kendi iktidarına doğru bir adım atacaktır. Çünkü böylece kendi arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmış olacaktır. Böylece bilincinde bir sıçrama olacak ve nicelik niteliğe dönüşecektir.
1 Mayıs günü Tandoğan’da bir coşku ve enerji vardı. Ancak bilinçteki farklılıklar-gerilikler ortadan kalktığında kürsüdeki bürokratların “birlikteyiz, başaracağız” gibi sözde kalan sözleri boşa çıkarılacak ve sınıf bilincine erişmiş sınıf kitleleri o zaman büyük bir coşku ve enerji ile kendi çıkarlarının gerçek savunucusu olacaktır.
Bu coşkunun ve enerjinin işçiyi harekete geçirebilmesi için birlik olmalıdır. Sorunlarına ve çıkarlarına sahip çıkabilmelidir. İşçi ürettiğinin kendisi olduğunu gibi yönetenin de kendisi olduğunu bilmelidir.
Bunun için ne kadar çok işçiye ulaşılır ve kolektif hareket zemini sağlanırsa, işçiler arasındaki “bilinç” farklılığı o ölçüde ortadan kalkacak ve irade sahibi olacak. İşçinin sözü bir sonraki aşamada örgütlenmiş kitlesel irade olarak uygulamaya geçecektir.
Sincan’dan Kızıl Bayrak okuru bir işçi