“Gitarım ne zenginlerin gitarıdır,
Ne de başka bir şeyin.
Şarkım bir yapı iskelesidir
Eriştirir bizi yıldızlara”
V. Jara
Öncelikle müzik ile toplum, üretim vs. arasındaki ilişkiler üzerine birkaç söz söylemek, Jara ve devrimci, ilerici sanatçıların yaşamlarını anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Müzik akımlarının ortaya çıkmasındaki en önemli etkenlerin başında toplumsal hareketler ve kaynaşmalar gelmektedir. Toplumun çeşitli hareketli dönemleri (burjuva devrimler çağı, halk devrimleri-ayaklanmaları dönemleri vb. gibi) siyaset, sanat vb. gibi kurumları şekillendirmekte ve yeni anlayışların ve üretimlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bunun böyle olmasının sebebi ise hareketli dönemlerin, toplumun zihinsel üretimi üzerindeki aydınlatıcı etkisidir. Bu durum en basit işçi direnişi üzerinden bile örneklendirilebilir. Örnek tam olarak karşılamasa da direnişe geçen işçi bölükleri sanatsal-edebi vb. üretim içine girerler. Çünkü direnişe geçtiklerinden dolayı zihinleri özgürleşme yaşamaktadır.
Avrupa’da sanayileşme ve burjuva devrimler dönemi sanatın birçok alanında üretimlere sahne olduğu gibi, herhangi bir sanatçının da sadece sanatta değil, bilim, edebiyat ve siyaset gibi düşüne dair olan birçok alanda da üretimde bulunmasına katkı sağlamıştır. Bir sanatçı (mesela bizim ressam olarak tanıdığımız X kişisi olsun) hem resimle ilgilenirken hem de matematik, fizik, felsefe vs. alanlarla ilgilenebilmektedir. Bu durum onun “deha”sından öte toplumsal atmosferin getirisidir.
Bahsedilen toplumsal atmosfer Latin Amerika ülkelerinde Yeni Şarkı (Nueva Cancion) akımını yaratmıştır. Çoğu örnekte yaşandığı gibi Latin Amerika’da yaşanan devrimci süreç de yarattığı toplumsal aydınlanma ile beraber müzikal alanda da gelişmeler sağlamıştır. Yeni Şarkı akımı Latin Amerika’da birçok sanatçı ve aydının katıldığı devrimci bir harekettir. Latin Amerika’da devrim ile müzik adeta iç içe gelişmiştir.
Yeni Şarkı akımı Şili’de Violeta Parra ile başlayıp Victor Jara ile devam eden bir harekettir. Bu akım Şili halk müziğinin politikleşmiş hali olarak adlandırılabilir.
Halkın ozanı, Yeni Şarkı akımının özlü özeti Jara
Jara, Şili için bizim anladığımız anlamda tam bir halk ozanıdır. Halk müziğinin politikleşmiş, toplumun yaşamının tam anlamı ile ayrılmaz bir parçası olmuştur. Yeni Şarkı akımını Jara’dan sonra Quilapayun ve İnti İllimani gibi önde gelen müzik toplulukları zenginleştirerek devam ettirmiştir. Fakat Jara bu akımın en arı örneği ve temsilcisidir.
Victor Jara yaşam anlamında da klasik halk ozanı geleneğinde olduğu gibi şarkı söylemeyi ailesinden öğrenmiş ve bu şarkıları geleceğe taşımıştır. Aynı bizim yaşadığımız topraklardaki Neşetler, Mahsuniler gibi… Ama daha farklı olarak politik ortamın da etkisi ile Jara örgütlü bir duruş sergilemiş, direk Unidad Popular saflarında sanatını icra etmeyi tercih etmiştir. Adeta bir propagandacıdır. Seçim şarkıları bestelemiş ve söylemiştir. Faşist darbe karşısında net bir tutuma sahiptir. Ve bunu örgütlü bir tarzda yaptığı için de Pinochet’te cisimleşen faşizmin direk hedefi haline gelmiştir.
Jara öldü, Yeni Şarkı’ya devam…
Ve Jara, birçok devrimci sanatçının yaşadığı akıbetle, katliamla karşı karşıya kalmıştır. Faşist darbeden ve ozanın katledilmesinden sonra birkaç yıl kültürel-sanatsal durgunluk yaşanmıştır. Hatta politik çağrışımlarda bulunduğundan dolayı kimi otantik enstrümanların çalınması dahi yasaklanmış, birçok devrimci sanatçı ve gruplar sürgün hayatı yaşamaya başlamıştır. Darbe ile beraber adeta tek tipçi sanat dayatılmış, sanatçıların ürünlerine müdahaleler yoğunlaşmıştır. Fakat 1975 yılından sonra bu alanda alternatif sesler yükselmeye başlamıştır. 1975 yılında Santiago’da “The Pena Dona Javiera Carrera” adlı organizasyon düzenlenmiş ve bu alternatif sesler bu festivalde seslerini duyurma imkânı yakalamışlardır. 1977’de ise “La Gran Noche del Folklore” adıyla düzenlenen konser, askeri darbe sonrası politik kitlenin bir etkinlikte ilk defa yeniden buluşmasını sağlamış ve bu açıdan önemli hale gelmiştir.
Latin Amerika’da politik müzik geleneği tekrardan “Canto Nuevo” (Yeni Şarkı) adı ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Aslında -aynı Türkiye’de olduğu gibi- darbe sonrası hem toplumsal muhalefet hem de bunun kültürel-sanatsal alandaki yansımaları yıllar içerisinde parça parça ayağa kalkmaya başlamıştır.
Özetle; Jara’nın katledilmesinin ardından Yeni Şarkı akımı birçok müzik grubu şahsında sürgünde de olsa devam ettirilmiş, mücadele her koşulda sürdürülmüştür. Bugün Jara şahsında bize bırakılan miras, faşist baskılara karşı devrimci sanat alanında mücadelenin her koşul altında devam ettirilebileceği gerçeğidir. Asıl olan, mücadelenin devrimci yaratıcılıkla sürdürülebilmesidir. Nasıl ki hapishanelerde her türlü araçtan enstrüman yapabiliyorsak, nasıl ki işçi sınıfının direnişini sanat ile zenginleştirebiliyorsak, nasıl ki gelecek sınıfsız toplumun propagandasını bugünden yapabiliyorsak, önümüzdeki mücadele günleri de bu tarihin ışığında yaratıcı bir direngenlikle karşılanacaktır. Yeri geldiğinde sadece sesimizde işçi ve emekçilerle beraber coşacak, mücadelenin şarkılarını hep beraber söyleyeceğiz, aynı Jaralar gibi…
“Beş bin kişiyiz burada
Bu ufacık yerinde kentin.
Beş bin kişiyiz.
Kim bilir kaç kişiyiz daha Kentlerde ve ülkede?
Burada yapayalnız On bin el, tohum eken
Ve fabrikaları çalıştıran...”
(Katledilmeden önce Victor Jara’nın stadyumda söylediği şarkının sözleri.)
F. Deniz