Ankara’da yaşayan ressam Kazım Şimşek İstanbul’da resim sergisi açmaya hazırlanıyor. İstanbul-Dolapdere Müze Evliyagil’de açılacak sergi 10 Şubat’tan itibaren ziyaret edilebilecek. Kazım Şimşek, düzenlenecek sergiyle ve sanat anlayışıyla ilgili sorularımızı yanıtladı…
- Uzun süredir resim sanatı ile ilgileniyorsun. Ve bugünlerde bir sergi açtığını duyduk. Resimlerini yaparken nelerden esinlendin?
Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. 10 Şubat-27 Mart tarihleri arasında İstanbul Dolapdere Müze Evliyagil’de bir sergim olacak. Ve bu vesileyle siz dostlarla orada hep birlikte olmaktan mutluluk duyarım.
Resimlerimin hareket noktası sınıfsal çelişkilerdir. Bu sergide yer alan resim serisinin adı “Moral”. Moral ile sermaye egemenliğindeki toplumların moral durumlarını kendi cephemden kavramaya ve ifade etmeye çalıştım.
Serinin ürettiğim yıllar içinde tutarlı kimliğini kazanması, Lenin’in bir ifadesini okumamla gerçekleşti. Lenin sınıfları tanımanın, onları halka teşhir etmenin önemini vurguluyordu. Sınıflı toplumlarda çözülmekte olan, bozulan bir yapının çelişkileri toplumun her kesimine nüfuz etmiş durumda ve bu çelişkiler, her bir birey için yaşamlarına egemen olan bir sancıdır. Bu değişimin sancıları aynı zamanda beni de harekete geçiren sancılardır.
Kapitalizm bizlere korkulardan, acılardan, yokluktan, umutsuzluktan başka hiçbir şey vadetmediğini ve öyle bir şey ki, yalnızca biz ezilenler için değil, egemenler için de bir cehennem olduğunu kanıtladı. Resimlerimde, yaşadığımız coğrafyanın bugününde insanları, onları koşulları içinde kavramanın yollarını, özlemlerini, kaygılarını, acılarını, mutluluklarını sınıfsal gerçeklikleri içinde kavramaya çalıştım.
- Sence sanatın besini neler olmalıdır? Senin eserlerini incelediğimizde genel olarak güncel meseleleri işlediğini görüyoruz. Bu konuda neler ifade etmek istersin?
Benim bu konudaki kanaatim, her şeyin sanatın besini olabileceğidir. Çünkü sanatçıyı biçimlendiren çağının gerçekliğidir. Sanat eseri onun zamanına verdiği bir tepkidir. Sanatın kaçınılmaz olarak besini onu üreten sanatçının içinde bulunduğu koşulların gerçekliğidir. Bu yüzden sanat eserleri her bakımdan bugünü anlamak adına, bugünün insanını anlamak adına damıtılmış bir ifadedir. Benim açımdan da açıkça sınıflı toplumun gerçekliği, tarih ve bugün içindeki anlamı, onun duygusal ifadesidir sanatın besini.
- Biraz da tekniğe gelelim. Sonuçta sanatsal açıdan kalıcı olabilmenin önemli koşullarından biri üretmekse bir diğeri de özgün bir tarz oluşturabilmek. Senin eserlerinde bu özgünlüğü görebiliyoruz. Sadece içerik açısından değil, kullandığın teknik açısından da bu böyle…
Resimlerimde tekniği belirleyen şey sizin de belirttiğiniz gibi “üretebilmek” oluyor. Anlatmak istediklerim, içerik benim için ilk önce gelir. Biçim, malzeme ve yöntem, hiçbir sınır, engel tanımaksızın üretebilmek, onları verili koşullar altında olabilecek en uygun şekilde ifade etmektir asıl motivasyonum. Çünkü sanatsal ifadeyi aynı zamanda bir tarihsel görev olarak görürüm. Uzun bir süredir elimdeki en ulaşılabilir araç resim sanatıydı. Bunu da en yalın malzemelerle, kağıt, kalem, mürekkep gibi malzemelerle yapıyorum. Bu sınırlı malzemeye biçimini veren, içerdiği düşünce oluyor. Ve elbette tarihin çok farklı dönemlerinde anlatıda ve teknikte birçok farklı sanatçının bugünlere bıraktığı mirastan da ilham alıyorum. Netice olarak teknik yalnızca bir araç oluyor benim için.
Kızıl Bayrak / Ankara