Islıklarımız Apê Musa için...

“Öfkesiz Kürt” lakabını alan Ape Musa ödediği tüm bedellerle, Kürt halkının ve mücadele eden tüm halkların amcasıdır.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 20 Eylül 2016
  • 06:55

Tarihler mevsimlerle aralanmıyor çoğu zaman. Tarihlerle birlikte katliamlar, patlayan bombalar, dağılan oyuncaklar seriliyor yerlere. Toplumların kendine ait tarihleri arasında belirli noktalar var ki onlar uyanışların, katlanışların, biriktirmelerin adı oluyor. Bu evrelerle anılan isimler hep oluyor. 20 Eylül 1992’de katledilen Musa Anter bu isimlerden biri. Kürtlerin Ape Musa’sı, ‘Ap’ Kürtçe’de amca, “-e” ise sevilen sayılan kişiler için kullanılan bir ektir. Ape Musa tüm Kürt halkının amcasıdır. Hatıralarım kitabında kendi hayatını şöyle özetlemiş: “Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil! Sanığıyım, mahkumuyum ve davacısıyım.” Ape Musa sadece Türkiye’nin değil, Kürtler’in mücadele tarihlerinin de bir parçası. Hayatına ve katledilmesine varan sürece değin toplam siyasal atmosfere kısaca bir bakalım.

***

60’lı yıllar, coğrafyamızda büyük bir toplumsal uyanış dönemidir. 12 Mart darbesi bu uyanışa ket vurmayı hedeflemişti. Yanı sıra bu uyanışın bir parçası olan Kürt ulusal uyanışını da hedefine almıştı. Türkiye açısından bir diğer büyük saldırı 80 faşist askeri darbesiydi. Türkiye’nin devrimci ve ilerici hareketi bir bütün olarak ezildi. Ama daha ağır boyutlu bir saldırıyı Kürdistan’da ve Kürt yurtseverlerine yönelik gerçekleştirdi.

1960’lar sonrası, Kürt ulusal sorununda ve hareketinde yeni bir dönemin işaretçisidir. Türkiye sol hareketi ile eşgüdümlü gitmez Kürt ulusal hareketi. Türkiye sol hareketi gelişirken, Kürt ulusal hareketi daha ilk nüvelerini ortaya koymaktadır. Devrimci Kürt ulusal hareketi bu dönemin bir ürünüdür. Kürt mücadelesi sadece feodal-burjuva sınıfların sorunu değil, geniş halk kitlelerinin bir sorunudur artık. Kürdistan’da sayısız Kürt ayaklanması olmuştur ve karşılığında soykırım ile karşılaşmıştır. Tarihten bugüne Kürt ayaklanmalarına önderlik eden sınıfın tamamen boyun eğdirilmesi süreci yaşanmıştır. Bir de Kürt ulusunun manevi olarak kimliğini yok etmek için sistemli bir asimilasyon uygulanmıştır. Kürtleri Türkleştirme politikası ekonomik, iktisadi, sosyal, siyasal, kültürel her yoldan hayata geçirilmiştir. Bir dönem için bu başarılsa da güçlü bir tepki ile karşılaşma tarihsel zorunluluğundan kurtulamadı. Sömürünün yaygınlaşması Kürtlerin kendi içerisindeki kapalı ekonomiyi kırdı, giderek ulusal uyanışın yaşanmasına yol açtı.

**

Ape Musa, Kürt halk uyanışının ilk temsilcilerindendir. “Kürdistan Türkiye’nin en geri bölgesidir; Mardin Kürdistan’ın en geri ilidir; Nusaybin Mardin’in en dertli ilçesidir; Stêlîe, Nusaybin’in en fakir nahiyesidir; Zıvıngê, Stêlîe’nin en geri kalmış köyüdür” demiş, doğduğu köy için. Doğduğu yılı hatırlamak için Fesla Hanım Ermeni Soykırımı’nı baz alarak “3-5 yıl sonra doğdu” diye belirtir. Annesi ilk kadın muhtarlardan birisidir, kendisi ise beş kardeşten biridir. Nüfustaki adı Şeyhmus olarak geçer. Soyadı kanunu dolayısıyla da soyadı Elmas’tır. Zamanla adını ve soyadını değiştirir ve Musa Anter yapar.

İlk gözaltısını ve tutuklanmasını 1934 yılında, henüz 14 yaşındayken, Mustafa Kemal’in annesine hakaret etmekten dolayı yaşar. Okulda biri Seyit Rıza’nın eşi Bese’ye küfreder ve Ape Musa da Zübeyde Hanım’a aynı küfrü eder. 45 gün tutuklu kaldıktan sonra babası ağa olduğu için bırakılır. Çocukluğunda Suriye’ye gider ve sürgün Kürt aydınları ile orada tanışır. Kürt Hareketi’nin silahsız mücadele etmesi gerektiğini savunmuştur. Bundan dolayı Yaşar Kemal ona “Öfkesiz Kürt” lakabını takmıştı.

Musa Anter, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni okudu ama avukatlık veya savcılık yapmadı. 1959’da 49’lardan biri olarak (aslında 50’ler ancak Emin Batu gözaltında öldürülür ve dava 49’lar olayı olarak tarihe geçer), 1970’lerde Devrimci Doğu Kültür Ocakları’ndan ve 12 Eylül döneminde de Kürtçülük propagandası yapmaktan tutuklandı. 1971’de kapatılan TİP’in yöneticileri arasında yer aldı. Hapishanede ‘Birina Reş’ tiyatro eserini ve Kürtçe-Türkçe/Türkçe-Kürtçe sözlüğünü yazdı. İleri Yurt gazetesini çıkaran Anter, yayımladığı Kürtçe şiiri “Qimil / Kımıl” sebebiyle 1959 yılında idamla yargılandı. 1963’te 23’ler davası ile tekrar cezaevine girdi. Mamak, Sultan Ahmet, Balmumcu, Seyrantepe ve Nusaybin cezaevlerinde yattı. 1980’de kürkçülük propagandası yapmaktan tutuklandı. Yaşamı boyunca toplam 11,5 yıl hapis yattı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurucularındandı. Evli ve üç çocuk babası olan Anter bir mizah yazarıydı aslında. Kapatılan ve çok sayıda çalışanı katledilen Özgür Gündem ve Yeni Ülke gazetelerinde de köşe yazarlığı yaptı.

Kürt halkı tarafından çok sevilen ve sayılan bir sanatçıydı. Kürtlerin Musa amcası, “mamoste/öğretmen” olarak da anılır. 20 Eylül 1992’de bir kültür etkinliği için Diyarbakır’daydı. Küsleri barıştırmak için gittiği bir sokakta kurşunladılar Ape Musa’yı. Sonrasında çıkan tanıklıklarda yanlışlıkla vurulduğundan birçok şeye kadar devlet kendi karanlığını aklama operasyonuna girişti.

Ape Musa’nın savunduğu ideolojik çizgi farklı olsa da ilerici bir değer olarak tarihimizde yer almaktadır. “Öfkesiz Kürt” lakabını alan Ape Musa ödediği tüm bedellerle, Kürt halkının ve mücadele eden tüm halkların amcasıdır. Zamanında düzenlenen bir istihbarat raporunda şöyle aktarılmıştır: “Musa Anter’in İstanbul’daki evi adeta Kürdistan’nın İstanbul’daki Başkonsolosluğu gibidir.” Neşesi, dili, mütevaziliğiyle Kürt halkının tüm sevgisini kazanan Ape Musa’nın en meşhur sözlerinden biri de anadil üzerine söylediğidir: “Eğer benim anadilim senin devletinin temellerini sarsıyorsa, demek ki devletini benim arsama yapmışsın.”

Her ne kadar Kürt Hareketi ile o dönem için arasında mesafe bulunsa da bir röportajında Kürtlerin dağa çıkışını şöyle anlatır: “Devlet organlarının ikide bir ‘Biz PKK’nin kökünün kazıyacağız’ demeleri, bize soykırım tehdididir. Zaten onların kökü biziz… Çocuklarımız zulümden, hürriyetsizlikten, anadillerini konuşamamaktan, kendilerine her yerde hain gözü ile bakılmaktan… Kürdistan dağlarına çıktılar.”

Katletmek bir devlet geleneğidir TC için. Bunun ötesinde birçok trajik yargılama sebebi de gelenekselleşmiştir. Bugün bizlere ideolojik halay çekmekten ceza verenler dün de Kürtçe ıslık çalmaktan dolayı Ape Musa’yı yargılamışlardır. Şimdi ölümünün 24. yılında Ape Musa’yı ıslıklarımızla anıyoruz!

G. Umut