Kadına ve çocuğa yönelik istismar her geçen gün artarken, suçu işleyenler iktidar tarafından korunup kollanmaya devam ediyor. Sorunlar bununla sınırlı kalmıyor, istismar yargıya taşındığında faşist sermaye devleti tarafından da üstü kapatılmaya çalışılıyor. Zira din istismarı üzerinden siyaset yapan AKP ile onun şemsiyesi altında toplanan bilumum gerici oluşumlar, istismarı kendileri için bir tür “hak” görüyorlar.
Gazeteci Metin Cihan, Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Kösedağ’ın çocuk sporcuları kamplarda, etkinliklerde ya da otellerde sistematik olarak istismar ettiğini açıkladı. Erkan Kösedağ’ın valisinden emniyet müdürüne çürümüş düzenin üst düzey temsilcileriyle boy boy fotoğrafları açığa çıktı. Kösedağ ve onun gibiler bu cesareti ve gücü kapitalist sömürü düzeni ve onun kokuşmuş AKP-MHP rejiminden almaktadır.
Kösedağ’ın istismar suçları münferit değil. Dinci-gericilerin yuvası olan ve saray rejimi tarafından desteklenen tarikat, cemaat, yurt, kuran kursu, vakıf gibi mekanlarda bu suçlar sık sıkı işleniyor. Gazetecilerin açığa çıkarabildikleri, buzdağının görünen kısmından ibarettir. Cemaatlerde yaşanan çocuk istismarına rağmen Milli Eğitim Bakanı olan zat cemaatlerle olan protokollere dair konuşurken gerici cemaatleri STK olarak meşrulaştırmaya çalıştı. Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarının ardından dönemin AKP’li Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun “Bir kereden bir şey olmaz” demesi halen aklımızda. Bizler ve çocuklarımız şiddetin, istismarın her türlüsüne gün geçtikçe daha fazla maruz kalıyoruz. “Artık yeter” demek için harekete geçmek dışında bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bazı sosyal medya hesaplarında yazılan mesajlarla bireysel tepkiler gösterilmesi anlamlı olsa da bununla sınırlı kalmamalıyız. “Nasıl olsa unutulacak, suçlular iktidarla kurdukları çıkara dayalı kirli ilişkileri sayesinde kurtulacak” diye düşünmemeliyiz.
Çocuklarımızın geleceği için, bir çocuğun daha şiddete, istismara uğramaması için örgütlülüğümüzü büyütmeliyiz. Suçlulardan ve onları koruyan düzenden hesap sormak için mücadelenin büyütülmesinin büyük önemi var. Ancak gerçek çözüm için bu çürümüş, karanlık zihniyete hizmet eden bu sistemi toptan yıkmak dışında bir seçeneğimiz yok. Sarsılmaz ve yıkılmaz gibi görünen bu düzeni yıkacak olan ve daha insani bir yaşamı tek tek tuğla tuğla inşa edecek olan bizleriz. Daha nice çocuklarımızın canlarının yanmaması için bu karanlığı ve onun temsilcilerini durdurmalıyız. Karanlığı yırtıp güzel günler umuduyla mücadeleyi büyütmeliyiz!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları