8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. İşçi-emekçi kadınlar olarak, özgürlük ve eşitlik mücadelesi birikimimizden doğan bugünü yaşamımıza ve emeğimize yönelik saldırıların tırmandığı bir süreçte karşılıyoruz. Kadın cinayetleri, şiddet, istismar artıyor, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesindeki kadınların çok yönlü sorunları yerli yerinde duruyor.
Açgözlü patronlar ve sözcüsü AKP-MHP iktidarı işçi ve emekçi kadınları sömürü kıskacında baskılamaya, yok saymaya, katletmeye, ucuz iş gücü olarak görmeye devam ediyor. İşçi ve emekçi kadınlar ekonomik krizin faturasını çok daha ağır şekilde öderken, “aynı gemideyiz” yalanlarına sığınan sermaye sınıfı bizim yarattığımız zenginliklerle kârlarına kâr ekliyor. Kasaları daha da dolup taşsın diye işten çıkarma tehditleri savurup, çeşitli saldırılarla çıkan her sesi bastırma çalışıyor.
Saldırılar nafile! İşçi kadınlar direniş saflarında yerini alıyor
Sermaye sınıfının ve AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına, kadın cinayetlerini meşrulaştıracak ve tırmandıracak seviyeye varan söylemlerine, azgınca sömürüye karşı kadınlar cevaplarını mücadeleyi seçerek veriyorlar. Haklarımıza, hayatlarımıza ve onurumuza saldıran sermayedarlar karşılarında işçi-emekçi kadınların direngenliğini buluyor.
Geçtiğimiz aylardan bu yana kölelik ücretlerine, ağır, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına, baskı ve tacize karşı iş yerlerinde yaşanan direnişlerde kadın işçiler en ön saflarda yerlerini aldılar. Sendikal örgütlülük haklarına sahip çıkarak, insanca yaşanacak bir ücret ve insanca çalışma koşulları için fabrika önünde günlerce, hatta aylarca direndiler, direniyorlar.
Greif’ta, Özak’ta, Burda Bebek’te ve kadın işçilerin olduğu daha pek çok direnişte patron ve polis saldırılarına, gözaltılara, tehdit ve baskılara boyun eğmeyip hakları ve hayatlarından vazgeçmeyeceklerini defalarca gösterdiler, gösteriyorlar. Kadın cinayetlerine, şiddete, istismara karşı tüm saldırı ve engellemelere rağmen sokaklarda olmaktan vazgeçmiyorlar. Sermaye düzeninin kendilerine dayattığı ikincil konumu reddetmeyi direniş alanlarında öğreniyor, direniş alanlarında öğretiyorlar.
Özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmek için 8 Mart’ta alanlara!
İşçi ve emekçi kadınlar! Son zamanlarda yaşanan fabrika direnişleri de gösterdi ki, yaşamımıza ve emeğimize yönelik saldırılara karşı mücadelede yerimiz ön saflardır. Haklarımıza ve emeğimize sahip çıkmanın yolu, iş yerlerinde kadın ve erkek işçilerin omuz omuza vereceği mücadeleden ve yeni direnişler yaratmaktan geçiyor. Sorunlarımızın kalıcı çözümü ise, bir bütün olarak işçi sınıfının eşit ve özgür bir dünya mücadelesini yükseltmesiyle mümkün olacaktır. Eşit ve özgür şekilde yaşayacağımız bir dünya için bir adım önde olma zamanı! 8 Mart’ta alanları öfkemizle, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya istemiyle doldurma zamanı!
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları