Tacize sessiz kalma!
Geçen sene sendika düşmanlığı ile gündeme gelen Uğur Konfeksiyon bu sefer de kadın düşmanı tutumlarıyla gündemde.
İş yerlerinde, özellikle de tekstil sektöründe kadın işçilerin karşı karşıya kaldığı taciz olaylarından bir tanesi de geçtiğimiz ay Uğur Konfeksiyon’da yaşandı. Evli, iki çocuk sahibi, Uğur Konfeksiyon’da İŞKUR İşbaşı Eğitim Programı kapsamında yeni işe girmiş bir kadın işçi, eşi de aynı fabrikada çalışan bir erkek işçinin tacizine uğradı. Kadın işçinin telefonuna kendisini rahatsız eden mesajlar geliyordu. Bu duruma sessiz kalamayan kadın işçi tacizci işçiyi iş arkadaşlarına teşhir ettikten sonra fabrika yönetimine şikayet etti ve tacizci işçinin işten atılmasını talep etti.
Tacize uğrayan kadın işçinin şikayetinin ardından fabrikada yaşananlar ise kadına yönelik taciz-tecavüz olaylarının sınıfsal boyutunu gözler önüne sermekte. Uğur Konfeksiyon yönetimi İş Kanunu çerçevesinde değerlendirildiğinde dahi tacizci işçiyi işten atması gerekirken, kadın işçiyi kandırmayı tercih etmiştir. Yönetim, tacizci işçiyi tazminatsız bir şekilde işten attığını söylemiştir. Bunun üzerine kadın işçi fabrikada çalışmaya devam etmiştir. Ancak İşbaşı Eğitim Programı’nın süresinin dolduğu gün kadın işçi fabrikaya gittiğinde tacizci işçinin işe devam ettiğini görmüştür. Kadın işçinin duruma tepki göstermesinin üzerine yönetim erkek işçinin avukat tuttuğunu, kendilerini tazminat davası açmakla tehdit ettiğini ve mecburen işe aldıklarını söylemiştir. Kadın işçinin ise İşbaşı Eğitim Programı’nın sonlanması fırsat bilinerek fabrika ile ilişkisi kesilmiştir.
Fabrika yönetiminin kadın işçiyi kandırdığı ortadadır. Açık bir şekilde görülmektedir ki fabrika yönetimi tacizci işçiyi korumuş, tacize uğrayan kadın işçiyi ise işten atmayı tercih etmiştir. Hukuki açıdan başlarının derde girmesini istemeyen fabrika yönetimi kadın işçinin İşbaşı Eğitim Programı süresinin bitmesini beklemiş, bu süreçte de kadın işçiye tacizci işçiyi işten attık yalanını söylemiş ve inandırıcı olabilmek için de bu süreçte tacizci işçiyi izne çıkarmıştır. Kısacası fabrika yönetimi tacizciyi koruyarak yapılan ahlaksızlığa ortak olmuştur.
Uğur Konfeksiyon’da yaşanan olay ve fabrika yönetiminin aldığı tutum kadın işçilerin yaşadığı çifte sömürü ve zorlukları bir kez daha tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir. Bedava ve güvencesiz işçilik anlamına gelen İşbaşı Eğitim Programı ile sömürülen kadın işçi tacizle karşı karşıya kaldığında da adeta cezalandırılmıştır. İşçi-emekçi kadınlar nasıl ki sokakta, evde tacizle karşı karşıya kaldıklarında hukuki yollarla dahi haklarını aramaları engelleniyor, tacizciler adeta ödüllendiriliyorsa; iş yerlerinde de benzer durumlar yaşanmaktadır. Bu durumda yapılması gerekeni ise Yazaki Direnişçisi Dilek Gültekin göstermektedir. Fabrikada yaşanan taciz olaylarına sessiz kalmadığı ve fabrikada örgütlenme çalışması yürüttüğü için işten atılan Dilek Gültekin başını önüne eğip gitmek yerine direnişe geçmeyi tercih etmiştir.
İşçi-emekçi kadınların iş yerlerinde karşı karşıya kaldıkları taciz, mobbing ve sömürüye karşı birlik olmaktan ve korkusuzca mücadele etmekten başka yolu bulunmamaktadır.
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak Uğur Konfeksiyon’da yaşanan sürecin takipçisi olacağımızı ve tacize uğrayan ve işten atılan kadın arkadaşımızla elimizden gelen tüm dayanışmayı sergileyeceğimizi ilan ediyoruz.
Küçükçekmece İşçi-Emekçi Kadın Komisyonu