8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün öngünlerindeyiz. Emekçi kadınların can bedeli direnişleriyle tarihe adını yazdıran bugün, tüm dünyada başta emekçi kadınlar olmak üzere işçi ve emekçiler tarafından anılmaya devam ediyor.
Ülkemizde de yüz yılı aşkındır kadınlar 8 Mart’ı anmaya, çifte baskı ve sömürüye karşı taleplerini ve özlemlerini haykırmaya devam ediyorlar.
Bugün, işçi ve emekçiler kadar kadınlar için de zor bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik krizin faturasının emekçilerin sırtına yüklenmesi her geçen gün işsizlik, yoksulluk ve sefalet olarak kendini göstermeye devam ediyor. Sermaye sınıfının krizin faturasını işçi sınıfına ödetmek istemesinin sonucu olarak son 6 ay içinde gerçekleşen toplu sözleşmelerde sefalet ücreti dayatılmış, asgari ücret görüşmelerinde de milyonlarca işçiye aynı şekilde sefalet reva görülmüş, son olarak metal sözleşmesinde de kölelik koşulları dayatılmıştır. Şimdi sırada sendikal örgütlülükten yoksun işyerlerinde ocak ayı zamları var. Ve sermaye ağız birliği etmişçesine bu dönemde de sıfır zam dayatmasında bulunuyor, işçi ve emekçileri “asgari” de eşitlemeye çalışıyor. Krizin, hayat pahalılığının ve yoksulluğun yükünü emekçi kadınlar daha fazla omuzlamaya devam ediyor. Emekçi kadınlar, düşük ücret dayatmasıyla, güvencesiz işlere yönlendirilmeyle, kapı önüne konmakla krizin faturasını ödemeye devam ediyor.
Tüm bunların yanı sıra, dinci gerici iktidar eliyle beslenen kadın düşmanı politikalarla kadınların üzerindeki baskılar artıyor, şiddet tırmanıyor. Sadece ürkütücü boyutlara varan şiddete maruz kalmıyor, yaşam hakkı da elinden alınıyor. Erkek egemen düzenin yargısı, polisi, gelenekleri vs. ile bu vahşete adeta davetiye çıkartılıyor. Dinsel referanslara dayanarak iktidarın beslediği gericilik, kadınlar üzerindeki baskıyı ve şiddeti daha da boyutlandırıyor. Kadın düşmanı iktidar, çocuk yaşta evliliği normalleştirerek istismarı da artıran bir rol oynuyor. Tüm itirazlara rağmen her fırsatta çocuk istismarını yasalaştırma çabasını sürdürmeye devam ediyor.
Kadınları çifte sömürüye maruz bırakan, özgürlüğünü elinden alan, eşitsizliği dayatan ise bizzat özel mülkiyete dayalı kapitalist sistemin kendisidir. Bu sömürü düzeni baskı ve zor ile ayakta durmakta, aynı zamanda kadınların ezilmesinden, baskı altına alınmasından, eşitsizlikten beslenmektedir. Sermaye sınıfının vurucu gücünü oluşturan dinci gerici AKP iktidarı da kadın düşmanı politikalarla bu eşitsizliği her an yeniden üretmeye devam ediyor.
Ancak dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlar artık katlanılmaz bir düzeye gelen bu pervasız uygulamalara karşı çıkıyor, sesini yükseltiyor.
Bu atmosferde karşıladığımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde İşçi Emekçi Kadın Komisyonları olarak, gerici-faşist sömürü düzeninin tüm politikalarına karşı başta emekçi kadınlar olmak üzere, işçileri, emekçileri, kadınları özgürlük, eşitlik ve insanca yaşam için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Kadın sorunu sınıfsaldır!
Kapitalist sömürü düzeni kendi bekası için bütün olarak kadın cinsi üzerinde baskı ve ezilmişliği katmerlendirmek için sistematik politikalar uygulasada; kadın sorunu özünde sınıfsaldır ve gerici politikaların doğrudan hedefinde emekçi kadınlar bulunmaktadır.
Gerek katmerlenen sömürü politikalarını gerekse de AKP iktidarının kadınlara dönük uyguladığı politikaları geri püskürtebilmek için, kadın işçilerin örgütlü bir şekilde mücadele sahnesinde yerini alması bir ihtiyaçtır.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları, bizzat kadın işçilerin mücadelesi üzerinden tarihsel bir niteliğe kavuşan, sınıfsal bir öz taşıyan bu tarihsel günde, her bir aracı etkin bir şekilde kullanarak çifte sömürünün kıskacında olan, baskı, taciz ve mobbingi gün geçtikçe daha ağır bir şekilde yaşayan kadın işçileri mücadeleye sevk edebilmek, örgütlenme adımlarını güçlendirebilmek için etkin bir çalışmanın içinde olacaklardır.
Krizin yakıcı sonuçları karşısında fabrikalarda, iş yerlerinde yaşadığı sorunlar ve talepleri için olduğu kadar; bizzat AKP iktidarı eliyle beslenen ve sınıfsal ezilmişlikten bağımsız ele alınması olanaklı olmayan cinsel kimliğine dönük baskılara karşı da mücadeleyi öne çıkaracaklardır.
Beraberinde, nispeten durgun havada direnen kadınlarla da her daim dayanışma içinde olacaklardır.
8 Mart’ta sokağa, eyleme!
8 Mart’ta kadın işçileri somut talepleri ve bu taleplerden bağımsız ele alınamayacak olan gerçek özgürlüğün ve eşitliğin sağlanacağı sosyalizm istemi için mücadele alanlarına ve eyleme sevk etmek büyük bir önem taşımaktadır. Dahası, son yıllarda AKP iktidarının politikalarına karşı her geçen gün ivmelenme eğilimi gösteren kadın eylemlerine katılmak, demokratik talepleri sahiplenmek, eylem alanlarına çıkan kadınlarla buluşmak ve devrimci bir eksende müdahale etmek günün bir diğer önemli sorumluluğudur.
Son yıllarda devrimci şiarlarını ve taleplerini demokratik kadın eylemlerine taşıyan İşçi Emekçi Kadın Komisyonları, bu yıl da karşısında çıkan her türlü engele rağmen mücadele alanlarında var olmaya, bu mücadeleye omuz vermeye devam edeceklerdir.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları