Ankara Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Ankara Kadın Platformu’ndan Ece Türközü konuştu. AKP-MHP iktidarının, Mirabal Kardeşleri katleden Trujillo (Rafael Trujillo-Dominik Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı) diktatörlüğünün kadın düşmanı politikalarını aratmadığını belirten Türközü şunları ifade etti:
“Kadınlara yönelik saldırıların her geçen gün derinleştiği ve kadınların dünyanın dört bir yanında diktatörlere karşı örgütlendiği, direndiği, isyan ettiği bir süreci yaşıyoruz. Kadına yönelik şiddeti önleme yükümlülüğü olan devlet; kadınlara yönelttiği işkenceye varan özel savaş uygulamalarıyla, cezasızlık politikasıyla, erkek yargı mekanizmasıyla, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadın kazanımlarını hedef alan hukuksuz uygulamalarıyla şiddetin faili durumunda. Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri her geçen gün artarken, bu ölümlere ilişkin etkin soruşturma yürütülmüyor, cinayetlerin üstü kapatılmaya çalışılıyor.”
Gülistan Doku, İpek Er, diğer kaybedilen ve katledilen kadınları unutmadıklarını dile getiren Türközü şöyle devam etti:
“Kadın cinayetlerini olağanlaştıran erkek adalete ‘itaat yok, isyan var’ demek için sokağa çıkıyoruz. Yaşamak istiyoruz diyen kadınlara sokakları yasaklayanlar, aynı sokaklarda şeriat propagandası yapanların, nefret yürüyüşüne çıkanların güvenliğini sağlıyor. Gözaltılarla, tutuklamalarla kıramadıkları kadın iradesini, hapishanelerde çıplak aramayla, işkenceyle kırmaya çalışıyorlar. Kadın mücadelesine yönelik baskı ve yok etme politikalarına ‘itaat yok isyan var’ demek için sokağa çıkıyoruz.”
Erkek şiddetinin coğrafyalar değişse de aynı sistemden beslendiğini vurgulayan Türközü, şöyle dedi:
“Mirabal Kardeşler’in de Mahsa Amini’nin de Nagihan Akarsel’in de failini yüzyıllardır tanıyoruz. Bu yüzden gücümüzü birbirimizden, sınırları aşan dayanışmamızdan alıyoruz. İran’da özgürlüğü için mücadele eden, yaşamları ellerinden alınan, idamla yargılanan kadınların her bir saç teli için isyanı büyütüyoruz. İran’da, Türkiye’de dünyanın her yerinde yaşamlarımızı karartmak isteyenlere karşı ‘jin jiyan azadî’ çığlığını bir kartopu gibi büyüterek, erkek ve devlet şiddetine karşı ‘itaat yok, isyan var’ demek için sokağa çıkıyoruz.”
Kadını aileden ibaret görenlerin boşanmaları zorlaştırdığını ve kadınları susmaya zorladıklarını ifade eden Türközü şu ifadeleri kullandı:
“Aileye hapsedilmeyi reddediyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini savunanlara ‘itaat yok, isyan var’ demek için sokağa çıkıyoruz. Tarikat yurtlarında çocuklar istismara maruz bırakılırken, çocukları korumayanlar, bugün aileyi koruduklarını söylüyorlar. Anayasa değişikliği ile kadınların özgürlüğünü diline dolayanlar, kadınların nafaka hakkına dâhi göz koyuyorlar. Nefret yürüyüşleriyle LGBTİ+ düşmanlarına kol kanat gerenlere, onur yürüyüşlerine saldıranlara, homofobiye, taransfobiye ‘itaat yok isyan var’ demek için sokağa çıkıyoruz.”