Ben 35 kişilik bir firmada muhasebeci olarak çalışıyorum. Çalıştığım firmaya geçtiğimiz hafta İŞKUR’dan iki kişi geldi. Patronlarla yapılan görüşmeye beni de çağırdılar. Bizden çaldıkları paralarla verilen teşviklerle, yani işsizlik sigortasından karşılanmak üzere firmaların hangi koşullarda ücretsiz işçi alabileceklerine dair bilgi verip anket yaptılar.
Daha detaylı bilgi almam için beni İŞKUR’a çağırdılar. Birkaç gün sonra Bahçelievler İŞKUR şubesine gittim. Sermaye devleti patronlara o kadar çok teşvik veriyormuş ki, ben de orada öğrenmiş oldum. Örneğin bir şirket lisans mezunu işçi alırsa İŞKUR o şirkete 1 yıl boyunca kişinin sigortasını ödüyor. Keza çalışan sayısının bir önceki yılın çalışan sayısını geçtiği koşulda işe alınan kişilerin sadece sağlık sigortasının ve maaşının İŞKUR tarafından ödeneceğini de orada öğrendim. İŞKUR engelli işçilerin sigortasını ise iki yıl boyunca ödüyormuş. İşte şirketlere bunları anlatıyorlar. Bu modern kölelik düzenini daha nasıl aktif hale getiririz diye İŞKUR çalışanları fabrika fabrika geziyorlar, bazen de ayaklarına çağırıyorlar.
Ben çalıştığım şirkette gördüm ki İŞKUR tarafından alınan işçilerin hiçbir sosyal hakkı bulunmuyor. Güvencesiz, sadece sağlık sigortası yapılıyor ve diplomasına göre de maaş veriyorlar. Sezonluk işçi alımı yaptırıyorlar. Zaten İŞKUR tarafından ödenen o paralar da işsizlik fonu adı altında bizden kesilen paralar. Bizim emeğimizi sömürerek patronlara peşkeş çekiyorlar. Sözde “istihdamı arttırıp işsizliğe çözüm bulduk“ deyip, yalan haberlere devam ediyorlar.
Sermaye devletinin güvencesiz çalışmalarından biri de çıraklık. Çırakların, çıraklık sigortası adı altında okula kayıtlı olarak 3 gün işyerinde staj, 2 gün okulda eğitim görmesi gerekirken, onlar tam gün çalıştırılıyorlar. Buna rağmen sigortasız, güvencesiz, sadece sağlık sigortası ile çalışıyorlar. Bedava işçi çalıştırdıkları için devlet patronlara kişi başı ödeme de yapıyor. Bu çırakların hepsi çıraklık belgesi almadan işten ayrılmak zorunda kalıyor. Çalıştığım şirkette en son askerlik nedeniyle işten ayrılan çırak olan arkadaşımızın, 4 yıl SGK girişinin bile olmadığını, sadece sağlık sigortası yattığını bizzat ben biliyorum. Bu durumda dört yılı çöpe gitmiş oldu arkadaşımızın.
Çırak arkadaşımız ise bu şartlarda çalışmaya mecbur olduğunu her fırsatta söylüyordu. İnsanları mecbur bırakıp emeklerini sömürüyorlar, buna da eğitim diyorlar.
Biz çalışanların talebi “güvenceli iş” olmalıdır. Paralarımızı gasp eden sermaye devleti, işten çıksak da çıkarılsak da emek harcayıp kazandığımız o paraları bize vermeli, patronlara değil! Tüm arkadaşlarımı, işsizlik sigortası üzerindeki bu gaspçılığa hayır demeye çağırıyorum.
Küçükçekmece’den bir emekçi kadın