Geride bıraktığımız yıl İşsizlik Sigortası Fonu’nun nasıl yağmalandığını bir kez daha gözler önüne serdi. Sözde işten atılan işçilere kaynak yaratma iddiasını taşıyan fon aldatmacasının tek gerçek amacı sermaye sınıfının ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaktır. Patronlara kaynak olan bu fondan yararlanan işçi sayısı beklendiği üzere yine düşük oldu. Milyonlarca işsizin bu fondan faydalanabilmesi ise yararlanma koşullarındaki zorluklar nedeniyle bilinçli olarak engellenmektedir.
Berat Albayrak’ın ekonomik büyümeden dem vurduğu 2019 yılında fondan patronlara teşvik ve destek olarak yapılan ödemeler bir önceki yıla göre yüzde 45 arttı. Patronlara yapılan fon yardımı 26 milyar TL’ye ulaşırken, işsizlere yapılan ödemeler 10 milyar TL’de kaldı. Yine İşsizlik Fonu, elinde tuttuğu Hazine tahvillerini satarak kamu bankalarına düşük faizli 11 milyar TL’lik kaynak sağladı. Kriz nedeniyle artan kısa çalışma ve ücret garanti fonu ödemeleri ile yarım çalışma ödemeleri de eklendiğinde bu rakam 10.4 TL oldu. Oysa ki, 2019 yılında işsiz sayısı önceki yıllara oranla belirgin bir şekilde arttı. Yani bu fonda birikenler krizin faturasını işten atılarak ödeyen işçilere değil yine patronlara aktarıldı.
Patronların konkordato ve iflas göstererek işçileri mağdur etmeye devam ettiğini geçen yıldan birçok örnekle biliyoruz. Fakat bu nedenle işsiz kalan, mağdur olan binlerce işçiyi görmezden gelen AKP iktidarı beklendiği üzere yine patronların yardımına koştu. Kriz nedeniyle konkordato ilanları ve iflaslar artarken, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılan Ücret Garanti Fonu ödemeleri de ciddi oranda yükseldi. 2017’de 25 milyon TL, 2018’de 81 milyon TL olan Ücret Garanti Fonu ödemeleri, 2019’da 157 milyon TL’ye çıktı.
İşsizliğe çözüm bulmak gibi bir dertleri olmayanların milyonlarca işsizi düşünmesi mümkün değil elbette. İşsizlik fonunda işçilerden kesilenlerle biriken paraları sermayeye kaynak olarak kullananlar İŞKUR’u da patronlara yardım kuruluşu olarak işletiyor. Bu fonda birikenler esasen emekçilerin sırtına yüklenen diğer fonların akıbetine benziyor. Bireysel Emeklilik Fonu BES de böyle değerlendirilirken, kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesinin amacı da budur.
Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
İşçi sınıfının örgütsüzlüğünü fırsat bilen sermaye sınıfı AKP eliyle hak gasplarına devam ediyor. Emekçiler kazanılmış tüm haklarını bir bir kaybediyor. İşsizlik de hayat pahalılığı da artıyor. Güvencesiz çalışma koşulları denetlenmeyerek, gerekli önlemler alınmayarak iş cinayetleri çalışma yaşamının olağan bir parçası haline getiriliyor. Sabahın karanlığından gecenin karanlığına kadar sömürü çarkları altında insanca çalışma haklarından mahrum bırakılan milyonlarca işçiye kölelik dayatılıyor. Ancak bu karanlıktan aydınlığa çıkmak, gün yüzü görmek mümkün.
İşsizlik fonunun yağmalanmasına son verilmesi, bu fonda biriken paranın işçiden değil patronlardan kesintilerle sağlanması, işten atmanın yasaklanması, herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi, insanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret vb. talepler bugünün en acil taleplerinden bazılarıdır.
İşçi sınıfı ve emekçilerin kaybettiği hakları geri kazanması ve yeni haklar elde etmesi ise uzak bir geleceğin sorunu değildir. Bu kazanımlar şaltere uzanacak el kadar, sokağa atılacak eylem adımları kadar yakındır.