İstanbul’da 31 Mart seçimlerinin iptal edilip 23 Haziran’da seçimin tekrarlanması kararı alındı. 31 Mart’ta İstanbul’u kaybeden AKP iktidarı “kazanana kadar oyları tekrar sayma”yla sonuç elde edemeyince, “kazanana kadar seçim yapma” taktiğini devreye soktu. Bizzat Tayyip Erdoğan’ın YSK’ya talimatıyla seçim iptal edildi. AKP iktidarının, konu kendi çıkarları olduğunda yasa-kural tanımaz politikaları ne kadar pervasızca devreye soktuğuna böylece bir kez daha tanık olduk.
AKP iktidarı 23 Haziran’da İstanbul’u alarak sadece İstanbul gibi bir rant alanını kaybetmemeyi değil, aynı zamanda iktidarını sağlama almayı hedeflemektedir. 23 Haziran seçiminin sadece belediye seçimi anlamına gelmediği, AKP iktidarı için adeta varlık-yokluk meselesi haline geldiği açıktır.
Bu süreç sadece biz işçi-emekçi kadınlar için değil, tüm işçi-emekçiler için AKP iktidarının baskı, sömürü ve saldırganlık politikalarına karşı birlik olma, mücadele etme zamanıdır. Bu düzende baskının, sömürünün, ayrımcılığın, kısacası her türlü saldırının en katmerlisini yaşayan biz işçi-emekçi kadınlar için bu mücadelenin en önünde yer almak hem kendi geleceğimiz hem de çocuklarımızın geleceği için bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü biz işçi-emekçi kadınlara AKP iktidarı çifte sömürü ve şiddet, çocuklarımıza ise istismar ve geleceksizlikten başka bir şey vermemektedir.
İçerisinden geçmekte olduğumuz seçim sürecinde tavrımızı ve seçimimizi net bir şekilde ortaya koymalıyız. Sadece AKP iktidarını değil, aynı zamanda AKP iktidarının temsilciliğini yaptığı kapitalist sömürü düzenini hedef alan bir mücadele hattı çizebilmeliyiz. AKP iktidarına ve onun pervasız saldırılarına karşı başta işçi-emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçi ve emekçilerde biriken öfkeyi devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanmak için tüm gücümüzle seferber olabilmeliyiz. AKP iktidarının bizleri sürüklediği koyu karanlığın karşısında devrim ve sosyalizm alternatifinin tek gerçek ve kalıcı çözüm olduğunu anlatabilmeli, tüm enerjimizle devrim ve sosyalizm seçeneğini işçi ve emekçilere taşıyabilmeliyiz.
Kardeşler,
Unutmayalım ki biz işçi ve emekçi kadınlar kriz bahanesiyle ilk kapının önüne konulanlarız! Bizleri işsiz bırakanlar, açılığa, yoksulluğa sürükleyenler bizden oy istiyorlar!
Bizler, enflasyon karşısında iyice eriyen ücretleri ile pazarda patates, soğan dahi alamaz hale gelen kadınlarız! Bizleri tanzim kuyruklarına sokup, “varlık kuyruğu” diyenler bizden oy istiyorlar!
Biz sokakta, işte, evde, hayatın her alanında şiddete-tacize-tecavüze uğrayan, katledilen kadınlarız! Çıkarttıkları yasalarla tacizcileri-tecavüzcüleri-katilleri koruyanlar bizden oy istiyorlar!
Biz çocukları istismara uğrayan, çocuklarının geleceği çalınan kadınlarız! Belediyelerin bütçelerini Ensar Vakfı gibi tacizci-tecavüzcü vakıflara-derneklere aktaranlar, “Bir kereden bir şey olmaz” diyenler bizlerden oy istiyorlar!
Biz işçi-emekçi kadınların, bizleri işsiz ve aç bırakan, sömürüye mahkûm eden, kadına yönelik şiddeti-katliamları, çocuk istismarını adeta teşvik eden AKP iktidarına karşı tek seçeneği mücadeledir!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak faşizme, zorbalığa, çifte sömürüye karşı birlik olmaya, devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları