Boşanma ve Nafaka Hakkı için Feministler, nafaka hakkına dönük saldırılara ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada “Devletin görevi nafaka ödemek değil, kadınların sosyal ve ekonomik hayata eşit katılımını güçlendirecek politikalar geliştirmektir” vurgusunda bulunuldu.
“Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı bir iktidarın boşanma ve nafaka konularındaki düzenlemeleri kadınların lehine olamaz!” başlıklı açıklamada, Aralık ayından itibaren Adalet Bakanlığı’nın “uzun boşanma süreçlerinin şiddete ve ekonomik sıkıntılara yol açtığı, tarafların ikinci evliliğini yapamadığı” gerekçesiyle yapılmak istenen düzenlemenin kadın düşmanı politikaların devamı olduğu belirtildi.
Karar aşamasında Diyanet başrolde
Karar aşamasında bağımsız kadın örgütlerinin yer alamadığı, ancak Diyanet’in başrolde olduğuna dikkat çekilen açıklamada “Kadın haklarının insan hakları ve eşitlik çerçevesinde değil, tamamen dini referanslar ekseninde ele alındığı fiili bir düzenin dayatıldığını gösteriyor” denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Ancak kadınların yoksulluk, erkek şiddeti gibi temel sorunları, dini telkinlerle üstü örtülemeyecek kadar yakıcı. 2021 yılı toplumsal cinsiyet eşitliği uçurum endeksine göre Türkiye, 156 ülke içerisinde 133’üncü sırada yer alıyor. Kadınlar, erkeklere oranla istihdama çok daha az katılıyorlar. Bunun en önemli sebeplerinden biri ev ve bakım işlerinin hane içinde eşit paylaşılmaması, ev içi emek vermekle yükümlü kılınan kadınların evlendikten sonra istihdamdan ve eğitimden çekilmek zorunda kalmaları. Türkiye’de ev ve bakım hizmetlerine ücretsiz emek veren, kendi kazandığı herhangi bir geliri olmayan 16 milyon kadın var. Pandemiyle derinleşen ekonomik krizin etkisinin sürdüğü ve devletin şiddeti ve kadın yoksulluğunu önlemeye yönelik politikaları hayata geçirmediği bir ortamda, getirilmek istenen düzenlemelerin kadınların boşanmasını ve şiddetten uzaklaşmasını daha da zorlaştıracağı çok açık.”
Yeni hak kayıplarının önünü açacak
Kadınların hakları temin edilmeden boşanmaların sonuçlandırılamayacağı vurgulanan açıklamada, yeni düzenlemenin hayata geçmesi kadın ve çocuklar için birçok hak gaspına yol açacağı belirtildi. Yoksulluk nafakasının 370 TL olduğu kaydedilen açıklamada şu verilere yer verildi:
“TÜİK 2020 verilerine göre kadınların istihdama katılım oranı sadece %26,3 iken, bu oran erkeklerde %59,8’dir. İstihdama katılımdaki bu uçurum, evlilikte çocuk olması halinde daha da büyümektedir. 2019 senesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranı %26,7 iken, bu oran erkeklerde %87,3 olarak hesaplanmıştır. 2017 verilerine göre erkeklerin %83’ünün kendine ait bir banka hesabı varken kadınlarda bu oran %54’tür. Ayrıca çeşitli araştırmaların da gösterdiği üzere kadınların bir kısmı gelir getirici işlerde çalışsalar dahi, parayı harcama üzerindeki tasarruflarının evdeki erkekler tarafından engellendiği, paralarına el konulduğu bilinmektedir. Yoksulluk nafakası erkeklerin kadınlara bir lütfu değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle çocukların ve yaşlıların bakımı dahil, ev içinde yıllarca ücretsiz emek sarf etmiş, bu sebeple çalışma hayatına hiç katılma olanağı olmamış, katılması engellenmiş veya ev içindeki bakım emeği yükü nedeniyle iş hayatından ayrılmak zorunda kalmış ve yeniden çalışma hayatına katılması önünde bir dizi engel bulunan kadınların, boşandıktan sonra ekonomik ve sosyal hayata eşit katılımlarının sağlanabilmesi için gerekli olan bir haktır.”
Eşitsizlikler giderilmeli, haklar genişletilmeli
Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:
“Devletin görevi, nafakayı sınırlandırarak kadınların haklarını gasp etmek değil, kadınların işgücü piyasasına katılabilmeleri için kamu hizmeti olarak ücretsiz, çalışma saatleri ile uyumlu, nitelikli ve erişilebilir bakımevleri ve kreşleri açmak, kadınların eğitime katılmaları önündeki engelleri kaldırmaktır. Talebimiz kamu kaynaklarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderecek, kadınların ev ve aile içindeki konumlarını güçlendirerek onların evliliğe, aileye, erkek şiddetine mahkûm olmamalarının önünü açacak, ücretli ve güvenceli işlere katılımlarını kolaylaştırarak ekonomik bağımsızlıklarını kazandıracak ve erkeklerle eşit ve nitelikli bir eğitim alabilmelerini sağlayacak politikalara ayrılması ve eşitsizliklerin giderilerek olanak ve hakların genişletilmesi için önlemler alınmasıdır.”