365 günlük soru: Gülistan Doku nerede?

Gülistan Doku'nun kaybedilişi ve sonrasında yaşananlar ne ilkti ne de son olacak. Kapitalizm kadına yönelik sömürü ve şiddeti evde, iş yerinde, fabrikada, sokakta ve okulda her gün döne döne üretiyor.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 04 Ocak 2021
  • 17:45

Dersim Munzur Üniversitesi'nde öğrenci olan 21 yaşındaki Gülistan Doku tam 365 gündür kayıp. Kadına yönelik şiddetin son on sekiz yılda %1400'e çıktığı, yalnızca 2020 yılında beş yüze yakın kadının katledildiği gerçeği, Doku'nun kaybedilişi ile ilgili en büyük ip ucunu veriyor.

Gülistan Doku'nun kaybedilişi ile başlayan soruşturma süreci ise, sermaye düzeninin kadına yönelik şiddete dair tutumunu adeta gözler önüne serdi. Kadına yönelik şiddeti teşvik edenler, şiddetin faillerini de yargı eliyle koruyor, aklıyor. Kamuoyunun duymadığı ve bu yüzden toplumsal tepkinin oluşmadığı binlerce şiddet olayı, taciz ve tecavüz saldırısı karşısında düzen yargısı ve kolluğu kılını bile kıpırdatmıyor. Öte yandan, dinci gerici AKP iktidarıyla, desteklediği çeteler ve iş adamlarıyla bağlantılı olarak gerçekleşen kadın cinayetlerinin failleri düzen yargısı tarafından aklanıyor. Gülistan Doku'nun kaybedilişi, Rabia Naz, Nadira Kadirova, Şule Çet ve Aleyna Çakır’ın katledilmesi olayları bunun güncel örnekleridir.

Gülistan Doku'nun kaybediliş süreci

Gülistan Doku Adalet Komisyonları, hazırladığı raporla aradan geçen bir yıllık süreci kamuoyuna sundu. Rapor'da Doku'nun 4 Ocak'ta Zeynel Abarakov tarafından darp edildiği ve polise şikayette bulunduğu, 5 Ocak'ta Gülistan'ın en son Abarakov ile tartışırken görüldüğü, Abarkov'un polis olan üvey  babası Engin Yücel'in delilleri karartıp, sahte deliller yarattığı, tek şüphelinin Abarakov olmasına rağmen, Abarakov'un günler sonra ifadeye çağrıldığı, Abarakov'un telefonunun ise aylar sonra (deliller silindikten ve gizlendikten sonra) kamuoyunun baskısı ile incelendiği anlatılıyor. Ayrıca Gülistan Doku'nun intihar ettiği iddiasının da Abarakov'un polis memuru babası Engin Yücel tarafından ortaya atıldığı, intihar ettiği düşünülen köprüye dair tutanakların Yücel tarafından hazırlandığına değiniliyor. Üstelik Gülistan'ın intihar ettiği izlenimini yarattığı iddia edilen Engin Yücel, soruşturmanın sağlıklı ilerlemesi açısından açığa alınması gerekirken Doku'yu arayan polis biriminde görev yapıyor. Ancak, toplumsal tepki sonucu karıştığı başka bir olay ile ilgili açığa alınıyor.

Gülistan Doku aylarca barajda aranırken, baş şüpheli Abarakov uzunca bir süre ortadan kayboluyor. Gülistan'ın arkadaşları Abarakov tarafından tehdit ediliyor. Doku ailesi Gülistan'ın son görüldüğü yerlerden biri olan Abarakov ve ailesinin yaşadığı evde hiç bir kriminal inceleme yapılmadığını belirtirken, Abarakov'un ailesi acelece evi taşımaya çalışıyor. Durumu fark eden ve taşınmaya engel olmaya çalışan Gülistan Doku'nun ablası Aygül Doku, Engin Yücel'in şikayetiyle “mala zarar vermek” iddiası ile 50 bin TL cezaya çarptırılıyor. Ayrıca Aygül Doku, bu süreçte yaptığı açıklama ile eski Tunceli Valisi Tuncay Sonel tarafından gönderildiğini söyleyen valilik çalışanı Ferhat Güven ve Tunceli İŞKUR Müdürü Özdemir Aktaş tarafından 5 Mayıs 2020 tarihinde üstü kapalı bir şekilde tehdit edildiğini belirtiyor. Abla Aygül Doku, kendisine twitter’da yaptığı paylaşımları kaldırması, Vali Tuncay Sonel’e sürekli teşekkür etmesi ve farklı kurumlarca yapılan twitter desteklerini kabul etmemesi gerektiğini söylediklerini, aksi taktirde Vali Tuncay Sonel’in Doku’yu aramayacağını söyleyerek tehdit edildiğini açıkladı. Cumhuriyet Başsavcılığına bu konuda suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu.

Bir yıl geride kalırken

Gülistan Doku'nun kaybedildiği 5 Ocak 2020'den bugüne başta Dersim, İstanbul, Ankara, Amed gibi şehirlerde olmak üzere pek çok şehirde eylemler gerçekleştirildi. Toplumsal muhalefetin, kadın örgütlerinin, Doku'nun ailesinin sokaklarda yankılanan çağrısı her yere ulaştı. Gülistan Doku'yu bulmak için etkin bir soruşturma yürütmeyenler, Doku için eylem yapanlara saldırdı. Öyle ki, Doku'nun ablası ve annesinin Dersim Seyit Rıza Meydanın'da gerçekleştirdiği oturma eylemine saldırıp onları işkence ile gözaltına almaktan dahi geri durmadılar. Doku'nun kaybedilişinin baş şüphelisi olan Zeynel Abarakov'u ve Abarakov'un Dersim'de polis olan üvey babası Engin Yücel'in ifadesini günlerce almayanlar, Gülistan'ın bulunması için insan üstü bir çaba sergileyen ablası Aygül Doku'yu yargılayıp, cezalandırdılar. Olayın toplumda geniş yankı uyandırması ise sermaye düzenini rahatsız etti. Doku'nun avukatı Ali Çimen hakkında “soruşturma gizliliğini ihlal etme” iddiası ile soruşturma başlatıldı.

Gülistan Doku'nun kaybedilişi ve sonrasında yaşananlar ne ilkti ne de son olacak. Kapitalizm kadına yönelik sömürü ve şiddeti evde, iş yerinde, fabrikada, sokakta ve okulda her gün döne döne üretiyor. Tam da böylesi bir dönemde katledilen, tacize, tecavüze ve şiddetin her türlüsüne uğrayan kadın ve çocuklar için sokağa çıkmak, mücadeleyi yükseltmek önemli bir yerde duruyor.

Kadına yönelik saldırıların kaynağında, kadınları birer meta, ikincil cins ve ucuz iş gücü olarak gören kapitalist sömürü düzeni yer almaktadır. Bu nedenle, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, istismar, taciz ve tecavüz saldırılarına karşı mücadeleyi, kapitalist düzene karşı mücadele ile birleştirmek zorundayız. Çünkü, adını duymadığımız on binlerce kadın ve çocuk, bu düzen hüküm sürdükçe şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalmaya devam edecek.