Gazze’yi hedef alan Siyonist İsrail rejiminin son vahşi saldırılarında 43 kişi katledildi. Siyonist medya ve medyadaki Siyonizm uşakları, saldırıların İslami Cihad Hareketi’ni hedef aldığını iddia ederek İsrail’in vahşetinin üstünü örtmeye çalıştılar. Oysa işgalci İsrail ordusunun katlettiklerinin 15’i çocuk, dördü kadındı. Yaralananların sayısı ise 311 olarak açıklandı. Bu üç günlük bilanço, İsrail ordusunun vurduğu yerlerin çoğunun halkın yaşadığı evler olduğunu gösteriyor.
Bu saldırganlığı gerçekleştiren Siyonist rejimle AKP-MHP rejimi arasında ilişkiler giderek güçleniyor. Tayyip Erdoğan’ın uzun uğraşlardan sonra İsrail Cumhurbaşkanı’nı Ankara ziyaretine ikna ettiğine dair haberler çıkmıştı. Sonrasında ise sarayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu Tel Aviv’e gönderen AKP şefi, İsrail’den gelecek daveti de dört gözle bekliyor.
Hal böyleyken İsrail’in Gazze saldırısı başlatıldı. AKP şefi “kınıyoruz” demenin ötesine geçemedi. Geçmesi de beklenmiyor. Zaten İsrail karşıtı ‘sert’ açıklamalar yaptığı dönemde de Siyonist rejimle ticaret başta olmak üzere birçok alanda ilişkiler devam ettirildi. Tayyip Erdoğan’ın Joe Biden tarafından muhatap alınabilmek için İsrail’le ilişkileri daha da geliştirmek için acele ettiğine dair bilgiler de arada bir basına yansıyor.
Gazze saldırısı devam ederken, İsrail rejimi aşırı ırkçılıklarıyla bilinen Yahudi yerleşimcilerin Mescidi Aksa’yı işgale etmesine göz yumacağı haberini yaydı. İsrail kolluk kuvvetlerinin mescidi sürekli kuşatma altında tuttuğu, namaz kılmak için gelenleri sık sık taciz ettiği, kimi zaman Filistinlilere saldırdığı bir sır değil. Buna karşın İsrail saldırganlığı ne zaman ayyuka çıksa Tayyip Erdoğan da sahneye çıkıp ‘iddialı’ bir vaaz veriyor.
Bu vaazların riyakâr laflardan öteye geçmediği, AKP-MHP rejiminin İsrail’le kurduğu ilişkilerden bellidir. Saray rejimi, İsrail’le ilişkilerin gelişim sürecini hızlandırmak için İhvancıların (Müslüman Kardeşler) Filistin kolu kabul edilen Hamas Hareketi’ne mensup bazı kadroları Türkiye’den kovmuştu. Yani Siyonistlerle işbirliğini daha da geliştirme adına, ‘din kardeşi’ addettiği Hamas kadrolarını kovmakta tereddüt etmemiştir.
Bu aynı AKP şefi şimdi bir kez daha sahneye çıkıp timsah gözyaşları döküyor, “Kudüs kırmızı çizgimizdir’ diye vaaz veriyor. “İsrail ile tekrar rayına oturan ilişkilerimizi ülkemizin çıkarları yanında Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukukunu savunmak için de kullanıyoruz” lafları eden Tayyip Erdoğan, şöyle devam ediyor: “Kudüs meselesindeki hassasiyetimizi Türkiye'nin iki devletli çözüme ve Filistin'in güvenlik, huzur ve kalkınmasına verdiği önemi İsrail yönetimi ile en üst düzeyde paylaşıyoruz. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın bizim kırmızı çizgimiz olduğunu açıkça ifade ediyoruz. Son birkaç gündür İsrail güvenlik güçlerinin Gazze'yi, Gazzeli sivilleri hedef alan saldırıları karşısında da net bir duruş sergiledik. Çocukları daha kundaktaki bebekleri öldürmenin hiçbir bahanesi olamaz…”
İsrail’le ilişkileri Filistin halkının hak ve hukukunu savunmak için kullanıyorlarmış! Külliyen yalan! Timsah gözyaşı dökme konusunda usta olan Erdoğan’ın içi boş retorik lafları bunlar. Şu ana kadar saray rejiminin Filistin halkının hak ve hukukunu koruduğunu gören olmadığı gibi duyan da olmamıştır. Mescidi Aksa’nın kırmızı çizgi olduğu lafı da bir başka riyakarlık gösterisidir. Zira İsrail onlarca yıldan beri mescid ve çevresini hedef alan hamleler yapıyor. AKP’nin 20 yıllık iktidarında İsrail’in küstahça saldırıları defalarca tekrarlandı. Ne Tayyip Erdoğan’ın ne müritlerinin buna karşı bir şey yaptığını gören var. Mescidi Aksa Mavi Marmara davasını Siyonistlere satan bir adamın umurunda olabilir mi?
“Çocukları daha kundaktaki bebekleri öldürmenin hiçbir bahanesi olamaz” derken elbette doğru söylüyor. Ama kendisi en az İsrail’in saldırıları kadar vahşi olan Roboski katliamının bir numaralı sorumlusudur. Yani AKP şefinin Filistin üzerine ettiği bunca lafın içi boş bir propagandadan öte zerre kadar bir anlamı yoktur. Böyleleri için Filistin davası “kullanışlı bir araçtan” başka bir şey değildir. Sermayenin dinci-gerici bir temsilcisinden başka türlü davranması da beklenemez.