- Bu sene 8 Mart’ı fabrikalarınızın önünde ortak etkinlikle kutladınız. Ayrıca pek etkinliğe de katıldınız. 8 Mart'ın ön günlerinde nasıl bir çalışma yürüttünüz. Katıldığınız ve örgütlediğiniz 8 Mart eylem ve etkinliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Derya Sırbudak: Merhabalar ben SML Etiket direnişçisi Derya Sırbudak. İlk defa 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nü bir direnişçi olarak kutlamanın heyecanı ve mutluluğunu yaşadım. Etkinliğimizin hazırlığına direnişe ilk başladığımız zamanlarda başlamıştık. Tüm dostlarımıza, devrimci kurumlara etkinliğimiz olduğunu bildirdik. Bizler de etkinliğimizi güçlendirmek için pek çok hazırlık yaptık. Direnişçiler olarak birleşirsek etkinliğimizin daha güçlü olacağı kanısına vardık ve Sinbo direnişi ile birlikte hareket ettik. Çok güzel ve verimli bir etkinlik oldu.
Seçil Arı: Merhaba ben SML Etiket direnişçisi Seçil. Baskıya, mobbinge, çifte sömürüye, düşük ücretlere, fazla mesailere ve kadın düşmanlığına karşı ses çıkarttığımız, bununla ilgili fabrika içerisinde çalışmalar yürüttüğümüz için SML Etiket yönetimi bizleri keyfî bir şekilde işten çıkarttı. Bizlere yapılan bu onursuzca saldırıya karşı kadın işçiler olarak direnişe geçtik.
Direnişe geçtiğimiz günden beri sadece fabrika önünde çadır kurup beklemedik. Sesimizi her alana taşıdık. Direnişteki arkadaşlarımızla günlük planlama yaparak bu planlamaları DEV TEKSTİL sendikamızla birlikte hayata geçirmiş olduk. 8 Mart'ın ön günlerinde pek çok kurumun online gerçekleştirdiği 8 Mart etkinliklerine katılarak sürecimizi anlattık ve Sinbo önünde yapacağımız etkinliğe tüm işçi-emekçi dostlarımızı davet ettik. Kadiköy'de yapılan kadın buluşmasına önlüklerimizle ve Sinbo direnişçisi Dilbent'le birlikte ortak açtığımız pankartla katıldık. Eyleme katılanlara bildiri dağıtarak kendi süreçlerimizi anlattık, 8 Mart'ta fabrika önünde gerçekleştireceğimiz etkinliğe çağrı yaptık. Özelikle kadın işçilerin ağırlıklı olduğu fabrikalara 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün tarihsel anlamını, önemini anlatan bildirilerimizi ulaştırdık ve direnişimizin sesini işçi arkadaşlarımıza taşımış olduk. Hem sendikamızın sayfasından hem de ilerici-devrimci basın aracılığıyla videolar çekerek, röportajlar vererek etkinliğimizin çağrısını en geniş kesimlere ulaştırmaya çalıştık. Direniş çadırımızı tüm devrimci kurumlara ve dostlarımıza açık tuttuk. Direnişimizin sahiplenilmesi ve dayanışma içinde olunması gerektiğini hep söyledik. Bize yapılan haksızlığın tüm işçi ve emekçilere yapılmış olduğunu vurguladık.
8 Mart'ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne yakışır bir şekilde coşkuyla kutladık. SML Etiket fabrikası önünde buluşma gerçekleşti. Halaylar çekildi, sloganlar atıldı. Sinbo önündeki etkinliğe hep beraber gitmek için çadırımıza gelenlerle yardımlaşarak çadırı topladık. Sinbo'ya gidene kadar yürüyüş esnasında sürekli sloganlar atıldı. Sinbo önünde biz direnişçilerin hazırlamış olduğu şiiri okuduk. Sinbo ve SML direnişçileri olarak ortak basın metni okuduk. Tüm herkesin sözünü söylediği bir kürsü kurduk. 8 Mart'ı kadın erkek el ele kutlamış olduk. Etkinliğimizin ardından da Taksim'de gerçekleşen Gece Yürüyüşü'ne katıldık. Taleplerimizi, sesimizi Taksim'e gelen binlerce kadına ulaştırdık.
8 Mart'ın içinin boşaltılmaya çalışıldığı bu dönemde biz işçi kadınlar olarak 8 Mart'ı mücadeleyle karşılamış olduk. Bizim için etkinliğimiz çok anlamlı ve önemli bir yerde duruyor. Direnişçi kadınlar olarak kadınların sadece ev işi yapmakla yükümlü olmadığını, kadının yerinin eylem ve sokak olduğunu ve işçi, emekçi kadınların gücünü göstermiş olduk.
Dilbent Türker: Merhaba ben Sinbo Direnişçisi Dilbent. 8 Mart’a hazırlanırken çeşitli kurum ve kuruluşlar ile online ve canlı görüşmeler gerçekleştirdik. Süreçlerimizi anlatırken özellikle direnişler ile dayanışma çağrıları yaptık.
8 Mart'ta direniş çadırımızda yapacağımız etkinliği her alanda duyurmaya çalıştık.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında yaptığımız etkinliği direniş alanında gerçekleştirmiş olmamız çok anlamlıydı. Katılan herkes de bunun önemini vurguladı. 8 Mart etkinliğimiz coşkulu ve heyecanlı geçti.
- Sinbo ve SML Etiket yönetimleri geçtiğimiz yıllar 8 Mart’ı gündemlerine alıyorlar mıydı? Bu sene neler yaptılar?
Derya Sırbudak: SML Etiket yönetimi önceki senelerde 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nde kadın işçilere çiçekler vererek göz boyarlardı. Bizler onların ne kadar samimiyetsiz olduklarını zaten biliyorduk. Kadın işçileri o kadar düşünüyor olsalardı kadınları ucuz iş gücü olarak çalıştırmazlardı. Fabrikaya kreş açarlardı. Gece vardiyasında sürekli kadın işçi ağırlıklı çalıştırmazlardı. DEV TEKSTİL temsilcisi kadın arkadaşımıza saldıran güvenlik şefini koruyan yönetim, kadın arkadaşımıza şiddet uygulandığı halde hiçbir açıklama dahi yapmadı. Bizler haksızlığa uğradığımız için fabrikanın önünde direnişteyiz. Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı işyerindeki kadınlara SML'yi öven açıklama yapıp kadın işçilere karanfil dağıttı. Kadınları destekleyen bir kurum olsa bizleri ziyaret ederlerdi. Onları direniş kırıcısı olarak kınıyoruz ve samimiyetsiz olduklarını biliyoruz.
Seçil Arı: Bizler fabrikada çalışırken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde fabrika müdürü Cüneyt çiçek dağıtır, bizimle tokalaşır ve sahte gülücükler eşliğinde fotoğraflar çekilirdi. Bu yıl ise yine SML yönetimi tarafından hediye verilmiş. Ayrıca Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı SML yönetimini öven, kadına yönelik şiddete karşı olduklarını anlatan, işçi kadınlara ismiyle ve soy ismiyle hitap eden not ve karanfil dağıtmış. Şimdiye kadar böyle bir vakıfla ne 8 Martlarda ne de 25 Kasımlarda hiç çalışma yapmayan yönetimin bizim direnişte olduğumuz süreçte bunu yapması çok manidar. Sanki SML yönetimi bize hiç şiddet uygulamamış gibi, sendika temsilcisi kadın arkadaşımız darp edilmemiş ve darp raporumuz yokmuş gibi SML Etiket'i öven bu yazı bana çok pervasızca geliyor. Ki bizim arkadaşımıza şiddet uygulayan o güvenlik şefi hala orada bünyelerinde çalışmaya devam ediyorken yönetim böyle yaparak, böyle davranarak büyük bir ikiyüzlülük sergilemiş oluyor.
Dilbent Türker: Sinbo’da özellikle kadın işçiler erkek işçilerden daha ağır koşullarda, daha çok iş yapmasına rağmen çok düşük ücretlere çalıştırılıyor. En çok meslek hastalıkları kadın işçilerde görülüyor. Ayrıca en çok mobbing ve baskı gören kadın işçiler oluyordu.
Bu 8 Mart’a kadar kadın işçiler için hiçbir sosyal hak tanımayan Sinbo yönetimi kapıdaki direnişten kaynaklı 8 Mart’ı kullanmaya kalkarak iki katı daha fazla ezdiği kadın işçilere çiçekler dağıttı, pastalar kesti. Hem eşit işe eşit ücret talebi ile ortaya çıkan 8 Mart’ın içini boşaltı, hem de kadın işçilere şirin gözükerek gerçek sorunlarını unutturmaya çalıştı. Ancak tüm işçiler ortadaki bu riyakarlığı, ikiyüzlülüğü ve fırsatçılığı tüm çıplaklığıyla görmüş oldu.
- 8 Mart geride kalmış oldu. Sizce bu seneki 8 Mart’ın işçi ve emekçi kadınlara nasıl bir çağrısı oldu?
Derya Sırbudak: Bu seneki 8 Mart'ta bütün işçi ve emekçileri, özellikle pandemiden dolayı ilk önce işten atma saldırısına maruz kalan kadınları birlikte mücadele etmeye çağırdık. Biz kadınların örgütlenmesi, birlikte hareket etmesi şart. Çünkü yaşamın yarısını kadınlar oluşturduğu gibi kavganın da yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Kadının yeri evi değildir, kadının yeri sokaklardır dedik ve meydanlarda sesimizi haykırdık. Biz de buradayız dedik. Biliyoruz ki kadınlar bilinçlenirse bir toplum bilinçlenir. Bizler kadın ve erkek işçiler olarak her alanda örgütlü bir şekilde mücadele etmeliyiz. Son olarak kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz diyerek sözümü burada sonlandırıyorum.
Seçil Arı: Bizler 8 Mart'ı tarihsel ve sınıfsal özüne yakışır bir şekilde kutlamış olduk. Biz kadınlar baskıya, mobbinge, çifte sömürüye, tacize, kadın cinayetlerine karşı mücadele etmeliyiz. Bizlerin düşük ücrete, ek gelir sağlayan kişiler olarak görülmesine izin vermemeliyiz. Bizler hakkımız için, geleceğimiz için örgütlenmeliyiz. Bizler daha iyi bir gelecek, daha güzel yarınlar kurmalıyız. 8 Mart'ın sadece hediye, çiçek vererek geçirilmesine izin vermeyelim. Taleplerimizi daha güçlendirmemiz gerekir. 8 Mart resmî tatil olmalı. Yaşlı, çocuk ve hasta bakımı toplumsallaşmalı, kadının üzerine bırakılmamalı. Bunun için mücadele etmeliyiz. Yaşasın 8 Mart, yaşasın onurlu mücadelemiz!
Dilbent Türker: Gerici politikaların ve baskının çok fazla olduğu dönemlerden birinde gerçekleşti 2021 8 Mart’ı. Her şeye rağmen yoğun bir ilgili vardı. Çünkü kadın erkek eşitsizliğinin zirve yaptığı, kadın cinayetlerinin arttığı, pandemi koşullarında kadına yönelik şiddetin arttığı, kadınların işsiz bırakılıp eve kapatılmak istendiği bir süreçteyiz.
İşçi ve emekçi kadınlar mücadele alanlarında yerini alarak bütün bu gericiliğe, ayrımcılığa boyun eğmediğini göstererek tek çözümün mücadele etmekten geçtiğini tüm topluma göstermiş oldu.
"Yaşamın yarısından kavganın yarısına" şiarı ile tacize, tecavüze, şiddete, ucuz emek gücü dayatmasına, çifte sömürüye son vermek için mücadele etmeliyiz. Sadece 8 Martlarda değil her zaman alanlarda olmalıyız diyorum.