İstanbul Eminönü İskelesi’nde bir araya gelen yaşam hakkı savunucuları maden ve enerji şirketlerine imtiyazlar getirecek olan torba yasaya karşı eylem yaptı.
Yaşam hakkı savunucuları adına yapılan konuşmalarda İzmir’de yaşanan depreme değinildi. İstanbul’da da olası depremi tetikleyecek olan Kanal İstanbul projesine ayrılan devasa bütçenin altı çizilerek o bütçeyle İstanbul’da binaların sağlamlaştırılabileceğine vurgu yapıldı.
İstanbul HDP milletvekili Ali Kenanoğlu söz alarak, doğanın talan edilmesine karşı mecliste yapılan itirazlara değindi. Kenanoğlu, “Parlamentodaki gücümüzü yaşam hakkı savunucularının, köylülerin, çevre örgütlerinin verdiği mücadeleden alıyoruz. Bunun sayesinde yaptığımız itirazlarla kısmen geri adım attırabiliyoruz” diye konuştu.
Basın açıklamasını okuyan Figen Küçüksezer, gerek Türkiye’de gerek dünyada doğa talanının son dönemde arttığına dikkat çekerek “Geçen yıl Kazdağları’nda Kanadalı bir şirketin altın madeni projesi için gerçekleştirilen ağaç katliamının sebep olduğu toplumsal üzüntü ve öfke hala dinmedi. Bu üzüntü ve öfkenin toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesi sonucunda halkın gücü sayesinde ilgili şirketin ruhsatını yenilemesinin önüne geçildi” dedi.
Yine de son bir yılda kitlesel karşı koyuşlara rağmen maden ve enerji şirketlerinin çıkarları uğruna Türkiye’de doğa katliamlarına devam edildiği belirtilen açıklamada mecliste görüşülen kanun teklifinin onaylanması halinde neler olacağı şu ifadelerle belirtildi:
“- Asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak, maden şirketlerine ceza indirimleri uygulanacak.
- Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek.
- Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek.
- Enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları mevcut durumda zaten çoğunlukla kötüye kullanılan ‘kamu yararı kararı’ bile olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek.
- Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için, şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek..
- Orman ve tarım atıklarının, atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan maddelerin ve belediye çöpünün yakılmasıyla elde edilen enerji ‘yenilenebilir’ sayılacak ve şirketler teşviklerden yararlanacak. Bununla birlikte, halihazırda Avrupa’nın dağ gibi çöp yığınlarıyla boğuşan Türkiye, özellikle lastik atıkların boca edildiği, dünyanın atık imha depolarından biri haline gelecek. Havaya salınacak zehirli kimyasallar geri dönülmez şekilde halk sağlığı sorunlarına neden olacak...
- Kanunda tüketicilere düşük maliyetli enerji sağlama sözü verilse de enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamakla birlikte kayıp-kaçak bedellerinin hukuksuz bir şekilde tüketicilere yüklenmesine devam edilecek.”
Açıklamada sık sık “Ormanlar nehirler sermaye değiller!”, “Yaşam hakkı torbaya sığmaz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Torba yasa geri çekilsin!” sloganları atıldı. Kaz Dağları’ndan getirilen kozalakların üzerine talepler yazılarak taşındı.
Şirketlerin değil halkın yararına enerji politikaları için verilen mücadelenin süreceğinin belirtilmesinin ardından açıklama sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul