Paran kadar sağlık hizmeti satın alınabilen bu sistemde emekçilerin sağlık hakkı gasp edilmektedir. AKP iktidarı eliyle uygulanan “sağlıkta dönüşüm” politikaları, sağlık hakkının daha fazla gasp edilmesine yol açarken, sağlık çalışanlarını da daha ağır çalışma koşullarına mahkûm etmektedir. Sağlık çalışanlarının yükü artarken, sağlık hizmetinin niteliği düşmektedir. Sağlık alanında derinleşen bu sorunlarla birlikte son 10 yılda sağlık çalışanlarına dönük şiddet yüzde 60 artmıştır.
Sağlıkta dönüşüm politikaları hastaneleri de vurmuştur. Şehir hastaneleriyle birlikte özelleştirme yeni bir boyuta çıkarken, üniversite hastaneleri başta olmak üzere kamuya ait birçok sağlık kurumu bütçe ayrılmadığı için kapanmaktadır. Giderek özelleşen bu “sektör” sermayeye daha fazla kâr ve rant alanları sunmaktadır. Sermaye temsilcisi AKP iktidarının sağlık alanına yaklaşımının esasını da bu oluştururken, toplumsal ihtiyaçları karşılamak, halk sağlığını korumak geri planda kalmaktadır.
Hastane sahibi kapitalistlerin kârları ve sermaye devletinin çıkarları ekseninde dönen bu sistem, sağlık hizmeti alacakları müşteri, sağlık çalışanlarını işçi-emekçi haline getirmiştir. Bu sistemde performans dayatmasından özlük haklarının gasp edilmesine, uğradıkları şiddetten ağır çalışma koşullarına sağlık çalışanlarına kölelik reva görülmektedir.
Türkiye’de yaklaşık 150 bin doktor görev yapıyor. Her on bin kişiye yaklaşık 17 doktor düşüyor. OECD rakamlarına göre bu sayının 30 olması gerekiyor. Bir doktorun ilgilenmesi gereken hasta sayısı bile durumun vahametini göstermektedir. Ayrıca, sağlık çalışanları sadece doktorlardan oluşmuyor. Hemşireler, diş hekimleri, ebeler, eczacılar, laborantlar, radyoloji teknisyenleri, fizyoterapistler, diyetisyenler, sağlık teknisyenleri, sağlık memurları, psikologlar, biyologlar, paramedikler, hastabakıcılar, taşeron sağlık işçileri… İş bölümüne göre bu farklılaşma beraberinde çalışanları pek çok çeşit sorunla yüz yüze bıraksa da tümünün kaynağında ücretli kölelik düzeni kapitalizm yer alıyor.
Türkiye kapitalizminin sorunlarına ek olarak virüs salgınıyla 14 Mart’ı karşılayan sağlık çalışanları ve sağlık hakkına sahip çıkan işçi-emekçiler, ancak daha fazla dayanışma ve mücadeleyle, sermaye-AKP iktidarının yol açtığı sorunların üstesinden gelebilir.