Devrim davasının inançlı ve kararlı neferi Hüseyin yoldaş ölümsüzdür!

Ölümsüzlüğünün 12. yılında devrim ve sosyalizm davasının kızıl bayrağını son nefesine kadar inançlı ve soluklu bir şekilde taşıyan Hüseyin Temiz yoldaşın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz…

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Mart 2021
  • 15:20

“Sen yok musun artık eeyy yoldaş?
Sıkılı yumruklarında mı kaldı
son bakışların?
Ben derin bir kuyuda
susuzluktan yanıyorum eey yoldaş!
Ne vakit sularsın yüreğimi?
Gitti dediler kızıl bayraklı tabutun…
Yer gök inledi görkeminden
yüreğinde sönmeyen sevdanın…”

Bir davanın taşıyıcısı olmanın ve o davayı zaferle taçlandırabilmek için yaşamının son anına kadar emek harcamanın temsilcilerinden biriydi Hüseyin Temiz yoldaş. Marksist dünya görüşüne sıkı sıkıya bağlı kalarak, örgütlü mücadelenin içinde yer aldı. İşçi sınıfının kurtuluşu uğruna son nefesine kadar hep çaba sarf etti. İşçi sınıfına inancını ve umudunu hiç yitirmedi. Sınıf saflarında hem bir önder hem de bir sıra neferi olarak devrim mücadelesini sürdürdü.

Hüseyin Temiz yoldaşın mayasında, bağlı olduğu sınıfın emektar karakteri vardı. Onda vücut bulan bu proleter karakter ve dünya görüşü olarak Marksizm’i benimsemesi, Hüseyin yoldaşın davayı uzun soluklu taşıyabilmesinin en önemli dinamikleriydi.

Hüseyin Temiz yoldaş, 1962 yılında Dersim’in Nazimiye ilçesinde yoksul emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Yoksul, emekçi bir aileden dünyaya gelmesi ve daha küçük yaşlarda çalışmaya başlaması Hüseyin yoldaşta daha genç yaşlarda proleter kültürün ve karakterin oluşmasını sağladı.

Çalışma yaşamına katıldığı 1970’li yılların sonuna doğru, dönemin devrimci atmosferinin de etkisiyle devrimci mücadele içinde yer almaya başladı. Hüseyin yoldaşın mücadeleye atılmasının ardından bir süre sonra Türkiye’de 1980 askeri faşist darbesi gerçekleşti. Devrimci yükselişi bastırmak için yapılan darbe, öncelikle devrimcileri hedef almıştı. Binlerce devrimci işkenceden geçirildi, tutuklamalar ve katliamlar birbirini izledi. Darbe koşullarını 18 yaşında genç bir devrimci olarak karşılayan Hüseyin yoldaş da tutuklama ve işkence saldırısının hedefi oldu.

Faşist darbe karşısında dönemin devrimci hareketlerinin genelde verdikleri kötü sınavlar, 1980’li yılların sonlarına doğru Hüseyin yoldaşın küçük burjuva devrimciliğiyle hesaplaşmasının ve işçi sınıfının bilimsel dünya görüşü olan Marksist dünya görüşüne yönelmesinin vesilesi oldu. Arayışları onu 90’lara girildiğinde komünist hareketle buluşturdu. Saflarına katıldığı EKİM hareketinin partileşme yolundaki mücadelesinin yılmaz emektarlarından biriydi artık. Hüseyin yoldaş yeni Ekimler yolunda işçi sınıfının kurmayını inşa eden örgütün geleceğe taşınmasında bedeller ödemekten de geri durmadı. Hem partileşme sürecinde hem de TKİP’nin kuruluşu sonrası devletin partiye yönelik saldırıları karşısında partisine ve devrim davasına kararlılık ile sahip çıktı. O sürecin önde gelen emektarlarından biriydi.

Hüseyin yoldaş yıllarca farklı yerlerde siyasal sınıf çalışmasının ve örgütlü mücadelenin gerektirdiği birçok işte görev aldı, emek harcadı. Mayasındaki proleter kültürü ve karakteri partisinin yaratmış olduğu değerler ve çizgi ile birleştirmişti. Onun işçiler içinde doğal önder kabul edilmesinin ve kolektif mekanizmaları en iyi şekilde işletebilmesinin temellinde tam da proleter kimliğiyle sınıf devrimciliğinin kaynaşması yatmaktadır.

Hüseyin yoldaş, uzun yıllar boyu faaliyet yürüttüğü Küçükçekmece’de gerçekleşen direnişlerin dolaysız tanığı ve örgütleyicilerinden biridir. Bulunduğu alanlarda kapitalistlerin baskısına, sömürüsüne maruz kalmış işçilerin örgütlü mücadelesini örmek, sınıfın kurtuluşu davasını büyütebilmek için sürekli bir çaba içerisinde olmuştur. Hüseyin yoldaş işçilere yol gösterme sorumluluğuna da hiçbir zaman entelektüel bir aydın olarak yaklaşmamıştır. İşçiler Hüseyin yoldaşı samimi ve doğal bir öğretici olarak sahiplenmiş ve onu “Hüseyin hoca” olarak kabul etmişlerdir. Hüseyin yoldaş da bir yandan işçilere yürünmesi gereken yolu anlatırken, bir yandan da işçi sınıfından öğrenmeye devam etmiştir. İşçiler arasında “Hüseyin hoca” olarak kabul edilmesini bu özelliğine borçludur.

Hüseyin yoldaş, 47 yıllık kısa yaşamının neredeyse 30 yılını devrim davası için mücadele vererek yaşamıştır. Hüseyin yoldaşın bugün bizlere bıraktığı bayrak yeni direnişler ile daha da yukarıya yükseliyor. Greif işgalinde, Metal Fırtınasında, Sinbo, SML Etiket ve daha birçok işçi direnişinde Hüseyin yoldaşın işçi sınıfına bıraktığı kızıl bayrak dalgalanıyor.

Devrim ve sosyalizm davasında yitirdiğimiz tüm devrimcilere ve Hüseyin yoldaşa sözümüz devrim olacak. Ölümsüzlüğünün 12. yılında devrim ve sosyalizm davasının kızıl bayrağını son nefesine kadar inançlı ve soluklu bir şekilde taşıyan Hüseyin Temiz yoldaşın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz…

Hüseyin Temiz ölümsüzdür!

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir!

Meydanlarda gördüm sonra seni…
Bir kucak dolusu karanfil
biraz da kızıl gül
öfkeden çatlamış dudaklarında
bir yudum su gibi.
Ben seni meydanlarda gördüm.
Bir Hüseyin yoldaştı
yumrukları her daim sıkılı
ve dudaklarında
güneşli ülkenin türküsü…
Bir Hüseyin yoldaştı.

K. Sönmez