İşçiler, emekçiler, kardeşler;
Kapitalist toplumda çıkarları birbiriyle çatışan iki temel sınıf vardır. -Burjuvazi (patronlar) ve işçi sınıfı- devletin bütün mekanizmaları egemen sınıfın, ezilen sınıf üzerindeki çıkarlarını koruma hizmetini görür. Sermayenin hizmetindeki düzen partileri ve bütün kurumlar işçi ve emekçilerin köleliğini derinleştirmekten başka bir işlev görmüyor ve göremez de. Şimdiye kadar hükümet olmuş partilerin pratikleri buna önemli bir kanıttır. Hepsi burjuvaziye hizmette kusur etmemiştir. Şimdi bu hizmetler AKP iktidarı eliyle sürdürülmektedir.
AKP iktidarı, emekçilerden toplanan vergileri, fonlarda biriken milyarlarca lirayı teşvik paketleri adı altında burjuvalara peşkeş çekiyor. İşçi ve emekçilerin üzerindeki vergi vb. yükler ise sürekli olarak artıyor, temel tüketim ürünlerine ardı ardına zam yapılıyor. Krizin etkilerini gizlemeye çalışan iktidar sosyal, siyasal, kültürel alanlarda da kapsamlı baskı ve saldırıları devreye sokuyor.
Çaresiz değiliz!
Patronlar ve AKP iktidarı elbirliği yapıp, sömürü ve baskıyı iyice katmerleştiriyorlar. KHK’lar, grev yasakları vb. ile çalışma ve yaşam alanlarımız, köle kamplarını aratmıyor. Sosyal ve kültürel hayatımız yok denecek kadar sınırlı. Kadın tacizi, tecavüzü, cinayetleri her geçen gün artıyor. Krizi fırsata çeviren patronlar faturayı ilk elden kadın işçilere kesiyorlar. Kadınların üzerindeki çifte sömürü her geçen gün daha ağır boyutlar alıyor...
Bizler insanca yaşamaya yetecek zenginlikler üretiyoruz. Ancak burjuvalar ürettiğimiz zenginliklere el koyuyor. Onlar servetlerini katlarken, biz işçi-emekçilere ise karın tokluğu reva görülüyor. Anayasal bir hak olan sendika üyeliğine başvuran işçiler işten atılıyor, grevler yasaklanıyor. Hakkını arayan işçinin karşısına polis copuyla çıkıyorlar.
Kölece çalışma ve yaşam koşullarına mahkum değiliz. Bir avuç para babasının sırtımızdan daha fazla kar elde etmesine karşı çıkmalıyız. Kendi gücümüzün farkına varmalı, kadın-erkek işçi ve emekçiler olarak birlikte mücadele etmeliyiz.
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için taban örgütlülüklerimizi kuralım!
Emeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için fabrikalarda, işletmelerde, hayatın olduğu her yerde birlik olmalıyız. Bir araya gelebileceğimiz arkadaşlarımızla mücadele komiteleri kurmalı ve hakkımız olanı elde etmek için mücadele etmeliyiz. Kuracağımız komiteleri havza, kent ve ülke genelinde ortak mücadele programı etrafında birleştirerek sesimizi daha güçlü çıkarma hedefiyle hareket etmeliyiz.
Burjuvaların hizmetindeki düzen kurumları ve partileri karşısına işçi sınıfının bağımsız tutumuyla çıkmalıyız, sahte seçim vaatlerine kanmamalıyız. Bizleri ilgilendiren tüm sorunlarda sınıf çıkarlarımız doğrultusunda taraf olmalı ücretli kölelik düzenine son vermek için mücadele etmeliyiz. Fabrikalarımızdan başlayarak birlik olursak, “söz, yetki, karar” hakkının kendimizde olduğu komiteler kurarsak önümüzde hiçbir güç duramaz. Ancak böylesi örgütlülükler yaratarak sendikalarımızı burjuvazinin ve hizmetindeki sendika ağalarının denetiminden çıkarabiliriz, gerçek işçi sendikalarına dönüştürebiliriz. Gelecek ve özgürlük mücadelemizi daha güçlü verebiliriz. Gecelerinde aç yatılmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen bir ülke, bir dünya kurabiliriz.
Bütün duyarlı işçi ve emekçi kardeşlerimizi; emek, onur ve gelecek mücadelesini büyütmek için, sendikaları gerçek işçi örgütlerine dönüştürmek için taban komiteleri kurmaya davet ediyoruz. İşçi sınıfının kendi sınıf programı etrafında birliğini güçlendirmenin yol ve yöntemlerini tartışacağımız ve ortak mücadele programı çıkaracağımız “panel-forum”a katılmaya, sesimize ses, gücümüze güç katmaya davet ediyoruz.
Panel başlıkları
* Kriz, savaş, seçimler... İşçi sınıfının tutumu
* İşçi sınıfının örgütlenmesi ve taban örgütlülükleri
* 8 Mart ve kadın işçilerin mücadelesi
Tarih: 24 Şubat – Pazar
Saat: 14.00
Yer: Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi (Halide Edip Adıvar Mh., Darülaceze Cd. No: 9/1, Şişli)
Tel: 0536 714 92 06
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu