Yozlaşmış ve çürümüş tekelci burjuvazinin bugünkü temsilcisi olan gerici faşist rejim, kendisine muhalefet eden her kesimi “terörist” ilan ediyor. Sermaye devletinin tüm imkânlarını elinde toplayan T. Erdoğan, kararnamelerle ülkeyi yönetiyor, yasa ve kural tanımıyor. Toplumun yaşadığı gerçek sorunlardan tamamıyla uzaklaşan, saraylarda kendilerine saltanat kuran rejimin şefleri, iktidarlarını kaybetmemek için her geçen gün daha da saldırganlaşıyor.
Öyle ki, tek adam rejimi bugün dünya çapında tartışılmakta, baskı politikaları eleştirilere konu edilmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) geçtiğimiz günlerde yayımladığı 2021 Dünya Raporu bu olgunun son örneklerinden oldu. Söz konusu rapor, Türkiye'deki gidişatın 2020 yılında da olumsuz olduğunu kaydetti. Ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson Türkiye’deki tabloya dair "Covid-19 salgını, Erdoğan hükümetinin otoriter yönetimini katmerlendirerek, eleştirileri ve muhalefeti sindirmek için halk sağlığı krizi sırasında kullandığı bir bahane haline geldi" değerlendirmesinde bulundu.
31’inci kez yayınlanan HRW 2021 Dünya Raporu’nda yüzden fazla ülkedeki insan hakları ihlallerine yer verildi. Türkiye ise insan hakları ihlali konusunda diğer ülkeleri açık farkla geçerek başı çekmektedir.
2020 yılında Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri!
Söz konusu raporda yer alan hak ihlallerine bakıldığında, pandemiyi dahi fırsata çeviren AKP iktidarının 2020 yılında saldırılarına hız kesmeden devam ettiği görülmektedir. Gösteri, yürüyüş, en ufak bir basın açıklaması dahi pandemi bahane edilerek yasaklanmıştır. Sözde hapishanelerdeki aşırı kalabalığı azaltmak için hayata geçirilen erken tahliye programında, Alaattin Çakıcı gibi çete reisleri serbest kalırken, hapishanelerde keyfi olarak tutulan binlerce siyasi tutsak ve gazeteci kasten kapsam dışında bırakılmıştır. HDP şahsında Kürt halkının sesi boğulmaya çalışılmış, böylece Kürt hareketine dönük gözaltına alma, kovuşturma ve tutuklama saldırıları sistematik olarak sürdürülmüştür. HDP’li belediyelere dönük kayyım atama saldırıları ise aralıksız devam etmektedir. Aynı şekilde ilerici ve devrimci kurumlara yönelik saldırılar yoğunlaşmış, iktidara eleştirenler Erdoğan’a hakaret” suçlamasıyla mahkûm edilmiştir.
Hâlihazırda tüm medya tekelleri tek ses olarak rejime güzellemeler yaparken, dışında kalan bazı medya kuruluşları, devrimci siteler, haber portalları ve yorum siteleri ise rejim tarafından susturulmaya çalışılmıştır. 2020 yılında yaklaşık 87 aydın, medya çalışanı ve gazeteci çalışmaları nedeniyle tutuklanmıştır. Halk TV, Tele 1 ve Fox TV gibi medya kuruluşlarına keyfi para cezaları verilmiş, kimi zaman ise geçici olarak yayınları hakkında askıya alma kararı verilmiştir.
Kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırılar boyutlanırken, buna paralel olarak İstanbul Sözleşmesi de iktidarın hedefi oldu. Gece bekçilerinin sayısını ve yetkilerini artıran ve onlara durdurma ve kimlikleri kontrol etme ve ölümcül güç kullanma yetkisi veren yasa meclisten geçirildi. Yılsonunda ise rejim, örgütlenme özgürlüğünü tehdit eden yeni bir yasa ile derneklere kayyım atamanın önü açtı. Türkiye’de yaşayan mültecilere dönük kötü muamele ise günden güne artmakta.
Görüldüğü üzere baskılarla, yasaklarla ve zorbalıkla iktidarda kalmaya çalışan gerici faşist rejim, ülkeyi kan revan içinde bırakmıştır. AKP-MHP rejimi zorbalığın dozunu her geçen gün arttırmış olsa da toplumun bütününe istediği deli gömleğini giydirmeyi başaramadı. Zira, baskı ve zorbalıklara karşı ses çıkaran, mücadelede ısrar eden ve yalanlarını rejimin suratına çarpan mücadele dinamikleri yerli yerinde durmaktadır. Örneğin, 2020 yılında da kadınlar sokaklarda yerini almış ve dayatılan gerici politikaların karşısında durmuştur. Yaşanan hak gasplarına karşı işçi sınıfı içerisindeki kimi bölükler direnişin yolunu tutmuştur. Yılın ilk günlerinde Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri kayyıma rektöre karşı kitlesel eylemler gerçekleştirmiştir. Kısacası, gerici faşist rejim ne kadar saldırırsa saldırsın, toplumsal mücadele dinamiklerini boğmayı başaramamıştır.
N. Kaya