Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD), 2020 Yılı İzleme Raporu sonuçlarını açıkladı. TOHAD’ın Hrant Dink Vakfı Sivil Toplumu Güçlendirme Hibe Programı desteği ile yürüttüğü Engelli Hakları İzleme Çalışması kapsamında hazırlanan raporda, engellilerin yaşadığı hak ihlallerinin Adalet Bakanlığı tarafından istatistiğinin tutulmadığı ifade edildi.
Rapora göre 2019 yılında 126 bin 670’e varan engelli işçi sayısı, 2020 yılında yaşanan pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle 102 bin 523’e düştü. Sonuç olarak istihdam bir yıl içinde yüzde 19 oranında düşerken bu düşüşün 2021 yılında daha da artmasının beklendiğine dikkat çekildi. Ayrıca raporda, “Engelli aylıkları her yıl, yeterli artış yapılmadığı için alım gücünü kaybetti” denildi.
Engelli kadınların da sorunlarına dikkat çekilen raporda, 2020 yılı içerisinde medyaya yansıyan fiziksel ve cinsel şiddet içeren 84 farklı olayın yaşandığını, ancak mağdur engelli sayısı tam olarak belirlenemediğinden toplam mağdur sayısının tespit edilemediği de ifade edildi. Raporda “Özellikle cinsel istismar ve saldırı olaylarının çoğu zaman tesadüfen ya da hamilelik sonucu ortaya çıkması, yaşanan olayların ortaya çıkan olaylardan çok daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır” denildi.
Cumhuriyet'in haberine göre, TOHAD Başkanı Süleyman Akbulut konuyla ilgili açıklamalar yaparak şunları ifade etti:
“Şu an Türkiye’de en temel sorunumuz engelli hakları ile ilgili bir mevzuat çıkarılmış durumda ama mevzuat uygulamaya geçmiyor. Engellilerin hakları geriliyor. Türkiye’de engellilerin sorunu merhamet ve yardım temelli olarak görülüyor ama bu bir hak meselesidir. Engelliler çok ciddi ayrımcılığa ve hak kaybına maruz kalıyorlar. Kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin engellilerle ilgili yasaların uygulanması konusunda ciddi bir eylem planı ortaya koyması ve ilgili yerlerin uyarılması gerekiyor. Sorunu bir insan hakları sorunu olarak ele almaları gerekiyor.”
Yine TOHAD'ın hazırladığı “Yeni Korona Virüs’ün (Covid-19) Engelliler Bakımından Durumu Hakkında Bilgi Notu” başlıklı yazıda şu bilgiler paylaşıldı:
-Dezavantajlı kesimlerin yeterli gıda ihtiyaçları sistematik şekilde karşılanamamaktadır. Söz konusu destekler iyilik ve yardımseverlik kapsamında değerlendirilmektedir.
-Resmi veya özel kurum ve kuruluşlarda işlemleri olanlar hizmetlere erişememektedir. Bilgi sistemleri üzerinden sağlanan hizmetler hem yetersizdir hem de herkesin ulaşımı söz konusu değildir.
-Halka, Covid-19 kapsamında yapılan bilgilendirmeler her engel grubu bakımından erişilebilir değildir. Örneğin işitme engelliler ve öğrenme güçlüğü çekenler bakımından hazırlanmış bilgi notları bulunmamaktadır.
-Karantinaya veya tedavi altına alınacak ebeveynlerin bakmakla yükümlü olduğu bireylerin durumu hakkında bilgi bulunmamaktadır.
-Sağlık sistemine ulaşmakta da önemli sorunlar görülmektedir: Rutin alınması gereken tedaviler aksamaktadır ve bu da başka hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
-Yoğun bakıma ihtiyacı olan hastaların, kapasite arttırmak ve hastanede risk ortamının yükselmesi mazeret gösterilerek taburcu edildiği sıklıkla görülmektedir.
-SMA hastalarının alması gereken yükleme dozlarını veren merkezlerden sekizinin hasta kabul etmemesi tedavi olanaklarını ortadan kaldırmıştır.
-Rehabilitasyon hizmetleri alınamamaktadır.
-Çeşitli nedenlerle yenilenmesi/alınması gereken sağlık kurulu raporlarının alınamamasıyla; emekli aylığının kesilmesi, engelli aylıklarının kesilmesi veya bağlanamaması söz konusudur.
-Çalışma yaşamında yer alan sorunlar ise şöyledir: Her ne kadar devlet bünyesinde çalışan kesimlere idari izin verilmişse de benzer bir izin özel sektörde çalışan engellilere verilmemiştir.
-İlk işten çıkarılma ihtimali olanlar yine engellilerdir.
-SGK sistemine dahil olmayanların ve gündelikçi olarak çalışanların tüm gelirleri kesilmiştir.
-Eğitim sisteminde ise: EBA sisteminde kullanılan dil işitme engelliler bakımından anlaşılamazdır.
-EBA sisteminde işaret dili ile tercüme bulunmamaktadır.
-EBA sistemi görme engelliler bakımından eğitime erişilebilir değildir.
-İnternete erişimi olanlar ile olmayanlar arasında eğitim kalitesinde önemli farklar oluşmaya başlamıştır.
-Özel eğitim hizmetleri tamamıyla durmuştur ve bir alternatif de geliştirilmemiştir.
Raporlar göstermektedir ki; bu düzen içerisinde kar ve çıkar sağlamayan her birey “yük” olarak görülmekte, devletin bir yükümlülüğü olan dezavantajlı bireylere bakım ve hayata kazandırma görevleri kişilerin merhametine ve yardımlarına bırakılmaktadır.