TBMM TV'den Ahmet Şık'a sansür

TBMM Genel Kurulu'nda TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın konuşması sırasında TBMM TV internet sitesinde yayın kesildi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Mayıs 2022
  • 18:48

TBMM TV'nin internet sitesindeki canlı yayını TBMM Genel Kurulu'nda TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın konuşması sırasında kesildi.

Şık'ın sansürlenen konuşmasında İstanbul seçimlerine atıf yaparak Canan Kaftancıoğlu’ndan intikam almaya çalışıldığını ifade ederek Gezi tutsaklarına sahip çıktı. Şık konuşmasında şunları ifade etti:

“Gündemimiz kadına yönelik şiddet alanında yapmaya çalıştığınız makyaj. Daha önce söz alan kadın arkadaşlarımız bu çabanın üzerindeki boyayı yeterince söküp attılar. Şimdi ben başka bir sahteciliğinizden, Saray rejiminin yargısıyla tutsak ettiğiniz insanlardan bahsedeceğim.

Fethullahçı çetenin başlattığı sizin de yürüttüğünüz Gezi kumpası dosyasıyla tutsak alınanlar arasına her türlü suçlarınızın karşısında duran arkadaşlarımızı kattınız. 5 yıldır hukuksuzca hapiste tuttuğunuz Osman Kavala’nın yanı sıra Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i menfaatlerine ya da korkularına esir olanların aksine suçun saltanatına itiraz ettikleri için tutsak ettiniz.

Bugün Türkiye yargısı, siz hukuktan; adalet, vicdan ve liyakati söküp attıktan sonra elimizde kalan şeyin adıdır. Hukuksuzluk üzerine kurulu bir düzenin suç ortağına dönüşenler yaratılan hukuksuzluğun ne anlama geldiğini en iyi kendileri bilir. Ve bu yüzden makam/mevkilerini kaybetmemek için suç işlemeye devam eder. Emir kulunuz haline dönüşmüş o yargı mensupları şunu da bilsinler ki bir hiyerarşinin kanatları altında verilen talimatların uygulayıcısı olmak kendilerini asla sorumluluktan kurtaramayacak.

İktidarınız; maharet ya da zekâ gerektirmeyen, gücü elinde tutmanın kibri ve pervasızlığıyla tüm zorbalıklarınızı hayata geçiren bir organize kötülük örgütü.

Haliyle karanlık yargı düzeniyle suçlarınızı örtbas ederek devleti yağmalamaya, memleketi talan etmeye devam etmek niyetindesiniz.

Kendinizle ve kötülüklerinizle yüzleşmenin ağır sonuçlarını geciktirmek için de çetenizden olmayanları, sizin gibi olmayanları, suçlarınızı ifşa edenleri suçluyor, hakikati dile getirenleri rehin alıyorsunuz.

Her türlü hukuksuzluğu yaptıracağınız makam ve mevkilere, pis işlerinizi gördüreceğiniz sizin gibi suça bulaşmışları, eski ortağınız Gülen Cemaatiyle iş tutanları yerleştirdiğiniz için de zorlanmıyorsunuz.
Ailesi “FETÖ” bağlantılı, kendisi AKP’den milletvekili adayı bir hâkimin Gezi davasındaki hukuksuzluklara imza atanlar arasında olması bu yüzden tesadüf değil.

Bekir Bozdağ, daha önceki bakanlık dönemlerinde atamasını yaptığı 3 bin 614 hâkim savcının %34’ü FETÖ’cülük suçlamalarından ihraç edilmiş bir adalet bakanıdır. Arşiv kaydı, birçoğunuz gibi Hocaefendinize övgülerle dolu olan bir adalet bakanıdır. Bekir Bozdağ’ın bu kararın alınmasından önce yeniden Adalet Bakanı yapılmasının kerameti de budur.

Ama suçluları ödüllendirmek ve görevlendirmek sizin için normal. Mafyanın suçlarını ifşa ettiği Süleyman Soylu hala İçişleri Bakanı koltuğunda. Haliyle Fethullahçı çete üyeliğinden hapiste olması gerekirken geçmişiyle rehin alınan Bozdağ’ın bugün Adalet Bakanı olması da tesadüf değil.

15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra hazırlanan iddianamelerde Gülen Cemaati’nin amacı şöyle anlatılıyor:

“Devletin tüm Anayasal kurumları olan Yasama, Yürütme ve Yargı erklerini ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ’nün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek; oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmek.”

Allah’ın lütfu olarak gördüğünüz kanlı bir kalkışmadan bugüne uzanan süreçte memleketin içine düştüğü hale baktığımızda bu amacın gerçekleşmediğini söyleyebilir misiniz?

Devletin bütün Anayasal kurumları, Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri ele geçirildi.

OHAL ve KHK’ler aracılığıyla başlatıp kanun değişiklikleriyle devam ederek toplumu ve fertleri ideolojiniz ve menfaatleriniz doğrultusunda dizayn etmeye çalışıyorsunuz.

Kendi mafya rejiminizi kurdunuz. Ekonomik, toplumsal ve tüm siyasi gücü kendinizde toplamaya çalıştınız. Ülkenin tüm kaynaklarının üstüne çöküp ailelerinize, yandaşlarınıza, müteahhitlerinize peşkeş çektiniz. Devleti ve ülkenin kaynaklarını yağma ve talan etmenin peşinde oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmeye çalışıyorsunuz.

İşte bu nedenlerle Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir.

Yani iddianamelerde bir çeteyi tarif edip amacını anlatan o metindeki “FETÖ” ibaresi yerine AKP ya da Saray Rejimi denildiğinde siyasi döneminiz, iktidarınız eksiksiz anlatılıyor.

Yani peşine düştüğünüz örgüt, siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor.

Memlekette, Anayasal düzeni alaşağı eden, din şarlatanlığıyla kendini gizleyen sizden ala çete mi var?

Bu yüzden de her suçlu gibi korkuyorsunuz.

Sizler ceberut, suça, ranta batmış, ideolojisini betonlaştırma ve yolsuzluk üzerine kurmuş bir iktidarsınız. Ayaklarınızın üzerinde ancak zorbalıkla durabiliyorsunuz. Ve bu suçun iktidarına karşı Türkiye tarihinin en onurlu hak talebi olan Gezi parkı protestolarının ortaya koyduğu barış içinde bir arada yaşama iradesinden korkuyorsunuz.

Korkun!

Alaturka führerliğinize karşı Türkiye’nin geleceğinin Gezi’de ortaya çıkan anlayış olduğunu bildiğiniz için korkuyorsunuz.

Korkun!

Gezi, Saray üzerinden inşa ettiğiniz suç, soygun, yağma ve talan düzeninizi sona erdirecek olan anlayıştır.

Korkun!

Korktuğunuz için bu kadar saldırgan, zalim ve zorbasınız.

En iyi siz biliyorsunuz; “Hiçbir korkuya benzemez halkını/vatanını satanın korkusu.”

Sizler gibi sahte değil bu ülkenin gerçek yurtseverleri olan arkadaşlarımızı, bizleri, tutsak ederek korkutabildiğinizi mi sanıyorsunuz.

Geri adım atacağımızı mı düşünüyorsunuz?

Çetenizin militanı hâkim/savcıların olduğu mahkemelerinizden, uydurma delillerinizden, adaleti ortadan kaldırmanızdan, her türlü zorbalığınızdan, faşizme rahmet okutan rejiminizden korkmuyoruz.

Her kim olursanız olun hiçbirinizden korkmuyoruz.

Çünkü zorbaları en çok korkutanın cesaret olduğunu biliyoruz.

Sermayeniz, bürokratlarınız, tetikçileriniz, bütün suç ortaklarınızla birlikte sizi tarihin tozlu sayfalarına gömeceğiz.

Hepinizle hesaplaşacağız!

Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.”