Aliağa Çaltılıdere'de doğayı, tarımı, insanların yaşamını kötü şekilde etkileyeceği öngörülen yat imalat tersanesi yapılmaya başlandı. Hali hazırda Tüpraş, Petkim, Demir Çelik fabrikaları, gemi söküm gibi işletmelerin yer aldığı ve denetimlerin yapılmadığı Aliağa'da şimdi de tersane yapılmak isteniyor. Bir kez daha yaşamlarımız ve çevre kapitalistlerin kârı uğruna tehdit altında. Ege İşçi Birliği olarak bu talana karşı tüm işçi ve emekçileri ses çıkarmaya, mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu kapsamda Ege İşçi Birliği olarak Çaltılıdere muhtarı Şenol Yoldaş ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
-Çaltılıdere'de yat imalat tersanesi yapılmaya başlandı. Süreç nasıl başladı ve nasıl ilerliyor?
Yat imalat tersanesi girişimi ilk olarak 2017 yılında başladı. Hazineden burası için izin istenmiş, bir yıllığına kiralanmış ve bu üç defa uzatılmış. Tabi inşaatına başlanamadığı için daha sonra da 30 yıllığına kiralanmış. Bu süreçte imalat kooperatifçileri yöneticileri değişti, başkaları göreve getirildi ve şu anda dolgu alanına başladılar.
Tabi dolguya nasıl başladılar? İzni aldık diyorlar ama bizim elimizde dolguyla ilgili bir izin belgesi yok. Ama daha önceki başvurularında denize “sulak alan değildir” raporu almışlar. Bu belge 16 kişiden oluşan heyetten 8'e 3 oy çokluğu ile kabul edilmiş; denizin sulak alan olmadığını gösterip imzalamışlar. Bunu imzalayan kimler? Devletin valisi, vali yardımcısı, kaymakamı, Devlet Su İşleri müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü imzalamış, yetkililerden izin alınmış. Geldiler yaklaşık 15 gün önce dolguya başladılar, denizi dolduruyorlar.
- Yapılmak istenen yat tersanesinin köye, doğal yaşama verebileceği zararlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye'de mevcut tersaneleri herkes biliyor, görüyor; çevreye, havaya, yaşam alanlarına ne kadar zararlı olduğunu. Bir de söylentiler var umut ediyoruz ki doğru değildir. Türkiye'deki bütün tersanelerin burada toplanacağı söyleniyor. Tüm tersanelerin buraya geleceğini düşünün; hava, çevre, deniz kirliliği, tarım ve hayvancılıktaki zarar çok daha kötü duruma gelecek. Burada nefes almakta dahi zorlanacağız, her şey bitecek.
Çaltılıdere halkı olarak biz tedirginiz. Burada bizim köyümüzün geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bu tersane tarımımıza zarar verecek. Ziraat mühendisleriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde bize söylediklerine göre zeytinlerimizin verimi düşecek, yağların kalitesi düşecek, sonraki günlerde zeytinlerimiz kuruyacak. Bizim burada on binlerce zeytin ağacımız var. İnsanlar geçimlerini zeytinden sağlıyor. Bu tersane daha uygun bir yere yapılamaz mıydı? Burada bir meslek hastalıkları hastanesi inşaatı başladı, bunun hemen yanına bir tersane yapmak ne kadar uygundur ne kadar sağlıklıdır? İmar planlarında üniversite kampüsü var. Bunların yanında tersanenin olması halk olarak bizi endişelendiriyor. Bu nedenlerle halkımız burada tersane yapılmasını istemiyor. Yetkililerin bu işleri daha iyi bilmeleri gerekiyor. Onlar neden bu tür şeylere izin veriyor tartışılır.
-Yasal süreç ne aşamada?
2017 yılında, bunlar ilk izni aldıklarında 60 gün içerisinde itiraz etmek gerekiyormuş. Geçmiş muhtarımız bu konuya eğilmemiş ya da haberi olmadı, o yüzden süreç geçmiş. Ben 2019'da göreve geldim, aramızda para toplayarak avukat tuttuk, mahkemeye başvurduk ama süreden dolayı red kararı geldi ve istinafa başvurduk, mahkememiz devam ediyor. İnşallah mahkemeden olumlu bir karar çıkar da adalet yerini bulur.
Bilirkişi raporunu buraya kimler vermiş ya da var mıdır yok mudur bunların incelenmesi lazım. Çünkü bizim elimizde böyle bir belge yok, buna ulaşma imkânımız da yok. Aliağa Belediye Başkanlığı’nın, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, valiliğin daha çok bilgiye ulaşma şansı var, onların araştırmaları gerekiyor.
Bizim ülkemiz 1999 yılında Ramsar Sözleşmesi’ni imzalıyor. Bu sözleşmedeki bütün kriterler tersane yapılmak istenen Hacı Ahmet koyuna uyuyor. Sözleşmede 6 metrenin altında suların gel git olayları maddesi gibi birçok madde var ve bunların hemen hepsi uyuyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu sözleşmenin altına imza atıyor. Buna rağmen burayı sulak alan saymıyorlar. Deniz kuvvetlerinde 2019 yılına ait deniz haritası var. O haritada Çaltılıdere Hacı Ahmet Koyu denizdir deniyor. Devletin görevlileri, görevlerini suiistimal ederek denizin sulak alan olmadığı ile ilgili belgeye imza atıyor. Bize inanmıyorsanız Türkiye haritasına bakın. İnsanın aklıyla alay ediyorlar.
-Son olarak söylemek istediğiniz ve yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?
Benim yetkililerden talebim buranın iyi incelenip araştırılması. Ekonomiye ne kadar katkısı ne kadar zararı olacak, tarım nasıl bitecek? Tarımsız bir ülke düşünülebilir miyiz? Gelişmiş ülkelere bakıyorsun, tarım yapabilecek koşulları oluşturmak için nasıl çaba harcıyorlar. Bizde tarım alanlarının göbeğine tersane yapalım, tarımı yok edelim diyorlar. Burada bir çarpıklık var.
Buraya yapılacak olan tersanenin tekrar tekrar gözden geçirilip, iyi değerlendirilmesini talep ediyorum yetkililerden. Umarım bizim bu çağrımızı dikkate alıp tekrardan Çaltılıdere ile ilgili inceleme yaparlar. Çünkü buranın 3 asırlık bir tarihi var ve Ege Bölgesi’ndeki en büyük ve verimli tarım alanlarından biri. Tarımsız bir ülke olamaz ama yat tersanesiz olabilir. Yetkililere söyleyeceğim şu ki tarımımızı, doğamızı yok etmesinler, havamıza, zeytinlerimize zarar vermesinler. Bunlar tarihten silinmesin.
Ege İşçi Birliği / 16.01.21