İzmir’in Aliağa ilçesine bağlı Çaltılıdere Köyü’nde yer alan yaklaşık 91 hektar büyüklüğündeki sulak alan, 2017 yılında oy çokluğuyla alınan kararla İzmir Valiliği tarafından sulak alan olmaktan çıkarıldı. Bölgede tartışmalara neden olan ve yaklaşık 10 yıl öncesine dayanan yat ve tekne yapımı, bakımı ve diğer ihtiyaçların temini için hayata geçirilmek istenen ‘Çaltılıdere Yat İmalat Yeri Projesi’ de, bu karar gerekçe gösterilerek başladı. Bölgede dolgulama işlemleri yapılırken, iş makinaları da aktif bir şekilde çalışıyor.
'200 dönümlük arazi, 150 milyon euro
Gazete Duvar'dan Cihan Başakçıoğlu'nun haberine göre Çaltılıdere Yat ve Tekne İmalat Tesisi projesini yapacak olan İzmir Tekne ve Yat İmalatçıları Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi (YATEK) tarafından hazırlanan tanıtım metninde, Çaltılıdere köyü mevkii Hacı Ahmet Koyu’nda, 200 dönümlük yerin yat inşa ve çekek alanı olarak belirlendiği, projenin üç buçuk yıl içinde bitmesinin planlandığı belirtiliyor.
Yatırım bedelinin 150 milyon euro, proje alanının ise 1.2 milyon metrekareden olduğu bilgisi verilen metinde, en az 86 adet imalathane inşa edileceği ve 15 bin kişinin istihdam edileceği ifade ediliyor. Proje sahası içerisinde tekne bağlama yerleri, cami, futbol sahası ve oyun parkı da bulunacak.
TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, yöre halkıyla birlikte projeye karşı çıkıyor. Projenin 10 yıldır yapılmak istendiğini ve hukuki dayanağını oluşturup harekete geçildiğini ifade eden Bakan, önce sulak alanın hukuksuzca ‘sulak alan’ olmaktan çıkarıldığına dikkat çekmişti. Bakan, onlarca kuşa ev sahipliği yapan, sulak alan olan bu bölgede ÇED gerekli olduğunu da vurgulamıştı.
3 köy eylem yaptı
Bölge halkı ise Çaltılıdere, Kalabak, Hacıömerli muhtarlarının da katılımıyla proje alanında eylem yaptı. Tarlalarının, arazilerinin, yollarının hatta sosyal yaşantılarının ellerinden alındığını belirten köylüler, yat limanı projesini istemediklerini bir kez daha vurguladı. Bölge halkı mağdur olduğunu da belirtirken, açıklamaya yoğun olarak katılan kadınların, "Biz şimdi kaynak kokusu mazot kokusuyla da mı zehirleneceğiz? Zehirlendiğimiz az mı geldi? Biz zaten Aliağa'da zehir içindeyiz" demesi dikkat çekti.
'Proje usulsüzlüklerle başladı'
Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü Ahmet Tuncay Karaçorlu da, dünyada sulak alanların korunmasında önemli bir antlaşma olan 'Ramsar Antlaşması' içerisinde olan bu bölgenin aynı zamanda balık yumurtlama alanı olarak da ayrı bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti. Yat limanı projesinin usulsüzlüklerle başladığını söyleyen Karaçorlu "İzmir Valiliği'nin yetki alanları sınırları içerisinde olan bu alanda ilgili raporu İzmir Valisi imzalamıyor. Bunun üzerine Aydın Valisi'ne usulsüzce imzalatılan rapor yok hükmündedir. İnşaat uygulamaları başlatılmış durumda olan bölgede halk yapılan uygulamanın yaşadıkları yöreye zarar vereceğini açık olarak gösterilerle belirtiyor ve ilan ediyor" dedi.
Alanda bir koruma kararı oluşturmayarak İzmir 2 Nolu Koruma Kurulu'nun da yeni bir koruyamama suçuna taraf olduğunu söyleyen Karaçorlu, koruma kurullarının da bu tarz durumlarda inisiyatif kullanmaları için var olduğunun altını çizdi. Bölgeyi koruyan bir planlama yapılması gerektiğini vurgulayan Karaçorlu "Gerek alanda yat limanının yapılmaması gerekse balık yumurtlama alanlarının korunması adına çok yönlü gelişmeler için bir planlama zemini olmalıdır. Bu planlamaların zeminini de doğayı, tarımsal kültürü, geleneksel kültürü koruma temelli olmalıdır" çağrısında bulundu.