Türk devleti ile şeriatçı Suudi rejimi, Suriye’nin yakılıp yıkılmasında suç ortaklığı yaptılar. Cihatçı terör örgütlerini birlikte desteklediler. Suriye’nin yaşadığı trajedinin yaratılmasında uyum içinde çalıştılar. İki Amerikancı rejim birbirine o kadar yaklaşmıştı ki, Suudi kralı öldüğünde AKP şefi Erdoğan üç günlük “ulusal yas” ilan etmişti.
Suriye’ye karşı saldırıya geçtiklerinde amaçları Şam’da dinci-Amerikancı bir rejim kurmaktı. Bu, aynı zamanda ABD ile siyonist İsrail’in de beklentisiydi. Başarısızlığa uğrayınca ortaklık bozuldu. Suçlu rejimlerin üçüncü ayağını oluşturan Katar AKP-MHP rejimine angaje olurken, Suudi Arabistan’la da gerilim yaşamaya başladı. Katar emiri ile rejimini himaye etmek için Türk ordusunu harekete geçiren Erdoğan’ın Suudilerle kurduğu ilişkiler de kopma noktasına geldi.
Halklara karşı ağır suçlar işleyen bu üç Amerikancı rejim son günlerde yeniden yakınlaşmaya başladı. Katar ile Suudi Arabistan Washington’dan gelen direktifle kucaklaşınca, AKP-MHP rejiminin Suudi kralı ile anlaşmasının kapıları da aralandı. Anlaşıldığı kadarıyla Katar emiri “arabuluculuk” yaparak iki devletin arasını bulmak için çaba harcıyor. Bazı veriler söz konusu devletlerin arasında kirli işbirliğinin başladığına işaret ediyor. Özellikle Türkiye’nin Suudilere önemli miktarda silah satması taraflar arasındaki yakınlaşmanın kirli zeminine işaret ediyor.
Suudi Arabistan 2015’ten beri Yemen halkını katletmek için silahlara on milyarlarca dolar harcadı. Biden yönetimi Yemen’e karşı kullanılan silahların satışının durduğunu ilan edince, Türkiye harekete geçerek Suudilere silahlarını sundu. Görünen o ki, “AKP-MHP rejimi-Suudi Arabistan barışı”, Yemen halkının katledilmesi için kullanılan silahlar üzerine inşa edilmeye başladı.
Türkiye’nin İHA’ları Yemen halkına karşı kullanılıyor
6 yıldan beri Yemen’i havadan bombalayan Suudi rejimi, bu ülke halkı şahsında insanlığa karşı ağır suçlar işledi. Katliamı yıllarca seyreden Birleşmiş Milletler, nihayet geçen aylarda Suudilerin insanlığa karşı savaş suçları işlediğini kayıt altına alan raporu dünyaya duyurmuş, ancak ABD kuklası krala karşı herhangi bir yaptırım kararı almamıştı.
Joe Biden yönetiminin Yemen’de kullanılan silahları satmayacağını ilan etmesi, şeriatçı rejimi yeni arayışlara yönlendirdi. Yaşadığı hezimeti kabullenmeyen Suudi kralı, savaşı sürdürmek için Türkiye’den yaptığı silah alımını arttırıyor. Suudi pazarına girmek için sırada bekleyen başkaları olsa da İHA-SİHA satışlarını ilk gerçekleştiren Türkiye oldu.
AKP-MHP rejiminin kirli elleri daha önce de Yemen’i karıştırıyordu. Örneğin Yemen’deki Hizbi İslah (Reformcu Parti) adlı İhvancı gruba insansız hava araçları verildiğine dair haberler, son dönemde Arap medyasında yer almaya başladı. Yemen Silahlı Kuvvetler sözcüsü ise geçen hafta Türk imalatı bir İHA düşürdüklerini açıklamıştı. Yani Yemen’deki yıkımda artık dinci-faşist rejimin de suç ortaklığı var. Hedefledikleri anlaşmayı Suudi kralıyla yapabilirlerse, savaşa doğrudan dahil olacaklar.
Suudi rejimiyle anlaşma çabaları yoğunlaştırıldı
Suudilerle anlaşma yapmak için müritlerini seferber eden Tayyip Erdoğan hem silah satmak hem Yemen’e doğrudan müdahale etmek için zemin hazırlıyor. Son dönemde Husilerin Suudi Arabistan’da bazı hedefleri vurmasını kınaması, saray sözcülerinin Suudi kralına kur yapan açıklamaları, Erdoğan’ın üslup değiştirmesi, İstanbul’da öldürülüp parçalanan Cemal Kaşıkçı olayının gündemden düşürülmesi vb. gelişmeler bunun ifadesidir.
Tüm bunlar şeriatçı rejimle anlaşmak, onlara daha çok silah satmak, silah pazarını canlı tutmak için Yemen’de savaşın daha da uzamasını sağlamak ve İhvancılar üzerinden Yemen’de taraf olmak hesaplarına dayanıyor. Suudiler de bu çabalara ilgisiz değiller. Ne de olsa AKP-MHP şefleri ne kadar ilke-değer yoksunu ise, Suudi kralı da en az olanlar kadar rezildir.
Türk devletinin kirli elleri Yemen’e de ulaştı. Bir süredir İhvancı çizgideki Hizbi Islah’ı paravan olarak kullanıyor. Türkiye’nin Somali’deki üssünde eğittiği paralı askerleri Yemen’e sevk ettiğine dair yaygın iddialar da var. Türkiye’nin gericileri Suudi kralıyla anlaşabilirlerse eğer Yemen halkına karşı savaşta daha dolaysız bir şekilde yer almaya, diğer bir ifadeyle Yemen halkına karşı yeni suçlar işlemeye çalışacaklardır.
Al Mayadeen kanalına konuşan gazeteciler Suudi Arabistan ile Türkiye arasında “askeri anlaşma” yapıldığını belirttiler. Bu anlaşmanın siyasi, diplomatik, ekonomik alanlarla tamamlanması hedefleniyor. AKP şefinin hedefine ulaşıp ulaşmayacağı henüz netlik kazanmadı, buna rağmen Yemen halkına karşı suç ortaklığı çoktan başlamıştır.
Bu saldırgan ve yayılmacı dış politika işçi ve emekçilerin sefaleti pahasına sürdürülüyor. Dolayısıyla işçi sınıfı ile emekçiler yayılmacılığa dayalı bu politikayı reddetmeli, Türk ordusunun işgal ettiği bölgelerden çekilmesini talep etmelidirler.