AKP iktidarı denetleyemediği her alana saldırıyor. Uzun süredir bu alanlardan birisini de sosyal medya oluşturuyor. Zira, dinci-faşist rejim bu mecrada kendi bekalarını tehdit eden bir hareketlilik olmasından korkuyor. Bundan dolayı her fırsatı kollayarak, sosyal medyanın denetimini arttıracak adımlar atıyor, sansür saldırısı başta olmak üzere yeni saldırıları gündeme getiriyor.
Sosyal medya, toplumun günümüzde salgının da etkisiyle artan sorunlara dair ortak sözünü söyleyebildiği, eylemler örgütlediği bir alan haline geldi. Neredeyse her gün bir tacizcinin, tecavüzcünün serbest bırakıldığı şu günlerde, sosyal medya üzerinden ortaya konulan tepkilerle birlikte sokaklarda örgütlenen eylemler, tacizcilerin ve tecavüzcüler tutuklanmasını sağlıyor. Ya da Haziran Direnişi gibi büyük toplumsal hareketliliklerde sosyal medya, insanlar arasında hızlı bir şekilde iletişimi sağlaması açısından önemli bir rol oynuyor. Elbette AKP iktidarı da sosyal medyanın gücünü görüyor ve iktidarını tehdit edecek boyuta gelmesinden korktuğu için de saldırılarını hayata geçirmek için adeta çırpınıyor.
Son olarak sosyal medyaya yönelik “sansür” yasa teklifi, 29 Temmuz’da AKP-MHP koalisyonunun onayıyla meclisten geçirildi. Bu yasa ile birlikte sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilci bulundurması isteniyor. Böylelikle sosyal medyada rejimi rahatsız eden bir gelişme olduğunda, baskı yapacakları bir muhataplarının olması hedefleniyor. En çok kullanılan sosyal medya hesapları olan Facebook, Twitter, İnstagram gibi sosyal medya platformlarının temsilcileri böylelikle tehdit edilebilecek, “el altında bulundurularak” denetlenebilecek.
İnsanların, kısmen de olsa kendilerini ifade edebildikleri yerler olan sosyal medya platformlarına dair AKP iktidarının saldırıları elbette bununla bitmiyor. AKP iktidarının birkaç aydır üzerinde düşündükleri ancak tepkilerden kaynaklı hayata geçiremedikleri bir saldırı tasarısı daha var. Yapılmak istenen değişiklik ile, sosyal medyaya girenlerin T.C kimlik numarasını vermesi zorunlu hale getirilmesi hedefleniyor. Böylelikle paylaşım yapanlar kolayca fişlenebilecek, muhalif seslere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama furyası daha da yaygınlaşacak. Düşünülen değişiklikte, 7 yıl önce yapılan ve o dönemde 18 yaşından küçük olduğu için cezai ehliyeti olmayanların paylaşımları dahi, 7 yıl sonra “suç” ve “Cumhurbaşkanlığına hakaret” davasına dönüştürülebilecek.
Baskıyla, zorbalıkla sistemi ayakta tutmaya çalışan AKP iktidarı, elbette toplumda biriken hoşnutsuzluğun ve öfkenin farkında. Rüşvetle, rant ve talan ile devletin maddi olanaklarını kendi çıkarları için kullanan iktidar, buna karşı oluşabilecek muhalif sesleri susturmak için saldırılarını arttırıyor. Sosyal medya da bu saldırıların hedefinde. Bizlerin de yapması gereken, AKP iktidarının saldırılarına karşı tepkiyi daha güçlü örgütleyebilmek ve bu tepkileri sokağa taşıyabilmektir. Ancak birlikte hareket ettiğimizde, sosyal medya alanlarına ve ifade özgürlüğümüze karşı gerçekleştirilen saldırıları püskürtebiliriz.