Kaza değil cinayet!
13 Mayıs 2014 günü Soma'da yaşanan maden katliamının üzerinden tam 6 sene geçti. Resmi rakamlara göre tam 301 işçi, alınmayan önlemler sonucu göz göre göre katledildi. Bir gecede işsiz kalan 2.831 madenci ise tazminatlarını bile alamadan işsizliğe mahkûm edildi.
Soma katliamı, öncesi ve sonrasında yaşananlar ile bu düzenin kimlere hizmet ettiğini açıkça gözler gösterdi. Katliamın ardından ortaya çıktı ki, madene sözde denetim için gelen müfettişler kötü çalışma koşullarına rağmen maden ocağı için çalışabilir raporu vermiş. Bu raporun altında ise bizzat Adalet Bakanlığı’nın imzası yer alıyor. Katliamın ardından dönemin başbakanı T. Erdoğan “Bu işin fıtratında var diyerek yüzlerce canın yitirildiği bir katliamı normalleştirmeye çalıştı. Soma'nın ardından yapılan eylemliliklere devlet azgınca saldırdı. Bizzat Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, bir madencinin yakınını tekmeledi. Katliamın dava süreci de düzen yargısında yaşanan çürümüşlüğün boyutunu gözler önüne serdi. Toplumsal muhalefetin yarattığı basınç sonrası birkaç maden mühendisi yargılandı, fakat şirketin sahibi olan Alp Gürkan davadan beraat etti. Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ise 15 yıl ceza almasına rağmen 5 yıl 6 ay sonra hapisten çıkarıldı.
Madenlerde, fabrikalarda, inşaatlarda ve daha birçok yerde alınmayan önlemler nedeniyle işçiler ölmeye devam ediyor. Patronlar ceplerine girecek 5 kuruş daha fazla kar uğruna önlem almıyor, sermaye devleti ise buna çanak tutuyor. İşçi kanı üzerinden yükseliyor bu düzen!
Kapitalist sistemin yaşadığı çok yönlü kriz gün be gün ağırlaşıyor. Bu krizlerin faturası ise işçi ve emekçilere kesilmek isteniyor. Her gün işçiler, iş cinayetlerine kurban gitmeye, geçim sıkıntısında kaynaklı intihar etmeye devam ediyor. Bu sorunların üzerine bir de tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını eklendi. Bu süreçte de işçiler sömürü çarkları dönmeye devam etsin diye her gün ölüm tehlikesi ile burun buruna çalışmaya devam ediyor. İşsizlik, salgından daha hızlı yayılıyor.
Soma katliamı işçilerin yaşadığı ilk katliam değildi. Kapitalist sömürü düzeni varlığını sürdürdükçe de son olmayacak. Zaman, yaşam hakkımızı elimizden alanlara karşı, kapitalist sömürü düzenine karşı mücadeleyi büyütme zamanıdır. Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmeyelim, Soma'nın hesabını soralım!
Devrimci Gençlik Birliği