Faşist partinin şefi Devlet Bahçeli MHP’nin TBMM’de gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Siyasi kimliğine ve duruşuna uygun olarak zırva kabilinden birçok laf eden D. Bahçeli demokratik değerlerin benimsenmesinin önemi, farklılıkların doğallığı, uzlaşma kültüründeki zaaflar, dürüstlük vb. konulara da değindi.
Görünen o ki, ırkçı-faşist zihniyeti ile burjuva sınırlardaki demokrasiye bile düşman olan, toplumdaki farklılıkları inkar edip her alanda tekçilik dayatan, uzlaşma kültüründen nefret eden, dinci-faşist ideolojiye biat etmeyen herkesi hain diye kodlayan MHP şefi söylediği sözlerin anlamını idrak etmeden, yine nefret suçu niteliğinde ifadeler kullandı.
Konuşmanın zırvalama kısmı bitince, başta söylediği sözleri paçavra eden, yani faşist şefin gerçek zihniyetini gözler önüne seren konulara değindi. İzmir’de HDP’ye saldırı, Deniz Poyraz’ın katledilmesi ve HDP’nin kapatılması konularına değinen D. Bahçeli, ırkçı-faşist zihniyetini bilinen üslubu ile bir kez daha dile getirdi.
İlk açıklamasında katliamın arkasındaki ilişkilerin araştırılıp açığa çıkartılması gerektiğini öne süren MHP şefi, o açıklamada katilin kendisi gibi kurt işareti yapan biri olmasından sanki rahatsızmış gibi bir izlenim bırakmıştı. Oysa kendisinin her konuşması, Kürt halkına ve HDP’ye kin kusan bir mizansen şeklinde hazırlanıyor. İlk konuşma yetersiz görülmüş olmalı ki, bu defa hem cinayeti “kınadı” hem Deniz Poyraz’ı terörist ilan etti. Birbiriyle çelişen ifadeler kullanan D. Bahçeli, yine de esas meramının Kürt halkına ırkçı bir kinle saldırmak olduğunu gösterdi.
HDP’nin bir daha açılmamak üzere kapatılması gerektiğini vaaz eden, partinin liderlerini ve seçmenlerini hedef alıp faşist tetikçilere hedef gösteren bu kişi şunları da söyledi: “İzmir HDP binasına yapılan hunhar saldırı ve suikast elbette alçak bir komplo, şiddetli bir provokasyon olarak değerlendirilmelidir.”
Bu söylemle, kendisiyle aynı zihniyeti taşıyan katille güya araya mesafe koymaya çalışıyor. Oysa hem faşist şefin kendisi hem partisinin önde gelen isimleri, iğrenç bir üslupla kin kusan vaazlar vererek, Deniz Poyraz’ı katleden tetikçileri yetiştiren sistemin sacayakları olduklarını döne döne ispatlıyorlar.
Deniz’i terörist ilan eden faşist şef, katille aynı zihniyeti taşıdığını sarf ettiği şu sözlerle de itiraf etmiştir:
“Öldürülen Deniz Poyraz’ın kim olduğunu ben size söyleyeyim, PKK’nın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden halkanın içinde yer alan milis işbirlikçidir. Milis işbirlikçi, köy, kasaba ve şehirlerde yalnız ve sahipsiz görülen kişileri terör örgütüne devşirmek için çalışan, örgütün hain eylemlerine yardım ve yataklık yapan terörist demektir. Bu milis işbirlikçinin babası ise duyan herkesi şok eden açıklamalarda bulunmuş, bir nevi canlı bomba gibi patlamıştır.”
Bu arada,“…Öyle bir gün seçilmiştir ki, binada tek bir HDP'li yönetici yoktur. Planlı bir toplantı da iptal edilmiştir…” ifadelerini de kullanan MHP şefi, katliamın sorumlusu HDP’dir demeye getiriyor. Hem Deniz Poyraz’ın babasını hem HDP liderlerini hedef alan bu zihniyet, katillerin klasik taktiklerinden biridir. Hem cinayeti işler, hem kınarlar hem de öldürüleni suçlu ilan ederler.
Faşist partinin şefinin bir kez daha sergilediği bu iğrençlik şaşırtıcı değildir. O, sermaye ve devlet adına siyaset yapan bir figür olarak kendisine biçilen rolü oynamaktadır. Aynı zamanda, bu kadar iğrençlik, böylesi figürlere ihtiyaç duyan, son yıllarda ise bunları iktidarın merkezine yerleştiren burjuvazinin çürümüş, vahşi ve insan soyunun biriktirdiği tüm değerlere düşman olduğunun çarpıcı bir göstergesidir.