Türkiye kapitalizminin dev borç yükü ve bu yükü kaldırmaya yönelik atılan adımlar, yeni bir çöküşe doğru yol alındığına işaret ediyor. Kriz için seferber edilen kamu bankaları “olağanüstü” bir şekilde kredi musluğunu açmış bulunuyor. Şirketleri kurtarmak adına verilen yeni krediler, şirketlerin borçlarını kapatmak için kullanılıyor. Fakat kredi balonu daha fazla şişiyor ve borcu daha fazla borçlanarak kapatmaya çalışan sermaye iktidarı, üretim ve tüketimdeki kriz devam ederken bu adımlarıyla daha büyük bir çöküşe doğru yol alıyor.
Cumhuriyet’ten Emre Deveci’nin haberine göre, banka bilançolarında 382 milyar TL olan sorunlu kredi stokuna çözüm aranırken, kamu bankalarının kredi hacmi tehlikeli bir şekilde artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, kamu bankalarının kredi hacmi 28 Aralık-12 Nisan döneminde tam 98,8 milyar TL arttı. Siyasi baskılara rağmen yerli ve yabancı özel bankalarda aynı dönemde kredi hacmi artışı toplam 40 milyar TL’de kaldı.
TL cinsinden verilen kredilerdeki durum, olağanüstü hali daha çarpıcı olarak ortaya koyuyor. 28 Aralık-12 Nisan döneminde bankaların TL üzerinden açtığı kredilerdeki artış, kamu bankalarnda 63,3 milyar TL olurken, yerli özel bankalarda 3,1 milyar TL oldu. Yabancı bankalarda ise 4 milyar TL azaldı.
Kamu bankalarında üç aylık dönemde kur etkisinden arındırılmış kredi büyüme hızı 12 Nisan haftasında yıllık yüzde 44,6 oldu. 2017’de kamu bankaları, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) etkisiyle yüzde 48,4’lük kredi büyüme hızına ulaştığında özel bankalar yüzde 31,2’lik oranla ona eşlik ederken, şimdi durum değişti. Hükümetin “kredi hacmini arttırın” baskısına rağmen özel bankaların son üç aylık kur etkisinden arındırılmış kredi büyüme hızı yıllık yüzde 3’te kaldı. Yine ticari ile tüketici kredileri arasındaki dengesizlik de dikkat çekti. Kamu bankalarının 98,8 milyar TL’lik kredi hacmi artışının 85.6 milyar TL’si şirketlere ticari kredi olarak verilirken, tüketici kredileri ile bireysel kredi kartlarında artış 13,2 milyar TL’de kaldı.
Borç çevirdiler
Veriler, tüketim ve üretimde daralmaya işaret ederken kredi hacminin hızlı artması, kredilerin ne için kullanıldığı konusunda soru işaretlerine neden oldu. Merkez Bankası’nın (TCMB) banka kredileri eğilim anketi verileri, yeni kredilerin büyük kısmının borçların yeniden yapılandırılması için kullanıldığını gösteriyor. Kredilerde diğer kalemler stok arttırımı ve işletme sermayesi ile birleşmeler, satın almalar ve yeniden yapılanlar oldu. Sabit yatırımlar ise daralmaya devam etti.
Faizler yeniden artışa geçti
Seçim öncesinde kamu bankalarının kredi musluklarını açması, merkezi yönetim bütçesinin 36,2 milyar TL açık vermesi, TCMB rezervlerinin döviz kurlarını düşük tutmak için kullanılması ve ABD ile yaşanan füze gerilimi, finansal piyasalarda tekrar büyük dalgalanmaya yol açtı. TCMB verilerine göre, bankalarca TL üzerinden açılan ticari kredilerde ağırlıklı ortalama faiz oranları 15 Mart’ta yüzde 21.31 iken 12 Nisan’da yüzde 24.92’ye yükseldi. Bir aydan daha kısa bir sürede ticari kredi faizleri 461 baz puan yükselirken, borcun krediyle döndürülmesi de zorlaşmış oldu. Böylece TCMB’nin politika faizini yüzde 24’ten aşağı düşürme planları bozuldu.
Krediler yatırıma gitmiyor
Eski ABD Merkez Bankası analisti Erkin Şahinöz, kamu bankalarının yeni yatırım ya da tüketim için değil eski batıkları kurtarmak ve yüzdürmek için kredi verdiğini, yeni batık kredilerin yaratıldığını söyledi. Ekonomi küçülürken ve ihracat azalırken kimsenin yeni yatırım yapmayacağını belirten Şahinöz, kamu bankalarının kredi dağıtarak özkaynaklarını erittiklerini, bu sorunun da önce İşsizlik Fonu’ndan 11 milyar TL’lik, sonra da Hazine’den 28 milyar TL’lik tahvil aktarılarak çözülmeye çalıştığını dile getirdi. 2017’de KGF ile krizin ötelendiğini hatırlatan Şahinöz, şimdi de kamu bankaları eliyle aynı şeyin denendiğini öne sürdü.
Türkiye’yi yakından takip eden ve değerlendirmelerini Twitter hesabından paylaşan Uluslararası Finans Enstitüsü Başekonomisti Robin Brooks, Türkiye’deki kredi genişlemesinin sürdürülemez olduğunu, ikinci çeyrekte kredi büyümesinin negatife dönebileceğini belirtti.