Şehir hastanelerinde sermaye “usulsüz şekilde” ihya edildi

Sayıştay’ın 4 şehir hastanesiyle ilgili denetim raporları, AKP iktidarının sermayeyi nasıl ihya ettiğini gözler önüne serdi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Haziran 2018
  • 08:20

AKP iktidarının “yap-işlet-devret” ve “kamu-özel işbirliği” olarak sunduğu ve “büyük projeleri” arasında övdüğü şehir hastaneleriyle ilgili yapılan usulsüzlükler Sayıştay raporlarına yansıdı. Hastaneleri inşa eden, işleten ve kredi sağlayan sermayeye devletin sunduğu sınırsız hizmet ve teşviklerin dikkat çektiği raporlarda, işçi-emekçilerden kesilen vergilerin sermayeye nasıl peşkeş çekildiği  bir kez daha gözler önüne serildi.

Sayıştay, faaliyette olan 4 şehir hastanesiyle ilgili denetiminde, yüklenici şirketin kasasının nasıl usulsüz şekilde doldurulduğunu şu maddeler altında sıraladı:

1- İdare, şirketin tüm borçlarını yetkisiz şekilde üstlendi.

2- Şirket, sözleşmeyi feshederse dahi devlet cezasını şirkete tazminat olarak ödeyecek.

3- Tarafların sorumluluk hallerinde eşitlik idare aleyhine bozuldu.

4- Şantiye halindeki bahçe için idare hizmet bedeli ödedi.

5- Faaliyete zamanında girmeyen tesis için şirkete yaptırım uygulanmadı.

6- Şirketin ödemesi gereken damga vergisini idare üstlendi.

7- Kredi yoluyla özkaynak getiren şirkete, finansman gideri adı altında ödeme yapılacak.

Şirketlerin milyarlarca dolarlık borçlarını kamu üstlendi

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre Sayıştay Başkanlığı’nın 58 sayfalık Şehir Hastaneleri raporunun ikinci bölümünde, projelerin yükünün nasıl halkın sırtına yüklendiği gözler önüne serildi. Resmi olarak şehir hastanelerinin yatırım maliyetinin ne olduğu bu zamana kadar açıklanmadı. Ancak çeşitli kaynaklar, 18 hastanenin toplam yatırım maliyetinin 10.5 milyar dolar, işleten şirkete ödenecek kira miktarının ise 30.2 milyar dolar olacağını kaydetmişti. Sayıştay, bu hastanelerin milyarlarca dolarlık borcunun “idarece yetkisiz üstlenimi taahhüdünde bulunulduğunu” belirledi. Bu durumu ayrıntılarıyla anlatan Sayıştay, “Şehir hastaneleri sözleşmelerinin eklerinde yer alan hükümlerden, bu hastaneleri işleten şirketlerin, yine bu projeler nedeniyle finansman sağlayıcılarına ödemekle yükümlü oldukları anapara, faiz ve benzeri giderlerin, idare tarafından, yetkisi olmadığı halde, üstlenim taahhüdünde bulunulduğu ve bu işlemin mali tablolara yansıtılmadığı görülmüştür” dedi. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “yetki” ve “Borç üstlenimi” başlıklı maddelerine dikkat çeken Sayıştay , şu eleştiride bulundu:

Borç üstlenimi kayıt dışı

“Sözleşme ve ekinde yer alan bu hükümler dikkate alındığında, yapılan işlemin fiilen, 4749 sayılı Kanun’un borç üstlenimi başlıklı 8/A maddesinde tarif edilen borç üstlenimi taahhüdü işlemi olduğu için buna ilişkin yetki; ancak, Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından kullanılabilir. Kurum tarafından, başkanlığımızca talep edilen bilgi ve belgeler sunul(a)madığından, 4749 sayılı Kanun’da tarif edilen yetkiye ilişkin sürecin takip edildiğine dair herhangi bir kanıta ulaşılamamıştır. Ancak, sözleşme ve eklerinde yer alan imzalardan önce idareden borç üstlenimi taahhüdünde bulunulduğu anlaşılmaktadır.”

Bu borç üstleniminin muhasebe kayıtlarına alınması gerektiği vurgulanan raporda, “Ancak bu işlemin de yapılmayarak kayıt dışı yapıldığı tespit edilmiştir” denildi. Raporda, şu sonuca varıldı: “Yukarıda açıklanan nedenlerle, şehir hastaneleri sözleşmelerinde yer alan hükümlerden, idarenin, yetkisi olmadığı halde fiilen borç üstlenimi taahhüdünde bulunduğu, bu taahhüde ilişkin hükümlerin yetkili olmayan makamlarca imza altına alındığı değerlendirilmektedir. Ayrıca, söz konusu taahhüt işlemlerine ait muhasebe kayıtları da bulunmaktadır.”

Cezayı devlet ödeyecek

Raporda, şehir hastanesini işleten şirketin sözleşme hükümlerini ihlali veya sözleşmeyi haksız feshi halinde idarenin, sözleşmenin erken feshine maruz kalınan her türlü ceza ve masrafı şirkete tazminat olarak ödeyeceği açıklandı. Bu durumun, mevzuat ile getirilen özkaynak kuralını manasız hale getirdiği ifade edilen raporda, “Buna göre erken fesih sonucunda maruz kalınan her türlü ceza ve masrafın geri ödenmesini karşılayacak tutar, tazminat olarak şirkete ödenecektir. İdarenin, neden bu giderleri ödemek zorunda olduğu anlaşılamamıştır” sorusu soruldu.

Sözleşmelerde; özkaynaktan, özkaynağın finansmanı için yapılan giderlerin de bu durumda şirkete ödenmesini yasaya aykırı bulan Sayıştay denetim heyeti, şu değerlendirmede bulundu: “Bu durumda, özkaynağın temini için herhangi bir finansman gideri yapmayan yüklenicilere ödeme yapılmazken, kredi ve benzeri yollarla özkaynak getiren yüklenicilere finansman gideri adı altında ödeme yapılması gibi bir sonuç doğabilecektir. Kredi ve benzeri yollarla özkaynak getiren yüklenicilere, finansman gideri adı altında ödeme yapılacak olmasının, eşitlik ilkesini zedeleyeceği ve yüklenicilere özkaynak temininde yabancı kaynak kullanmaya teşvik edeceği düşünülmektedir. Öte yandan bu şekilde özkaynağın finansman riskinin idare tarafından üstlenilmesi, mevzuattan kaynaklanan yüklenicinin yüzde 20 özkaynak getirme yükümlülüğünü de ortadan kaldırmaktadır. Bu yönüyle de mevzuata aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir. Özkaynağın temin edilme usulünden kaynaklanan risklerin idare tarafından üstlenilmemesi gerektiği mütalaa edilmektedir.”

Sigorta geliri finans sağlayıcıya

Rapordaki bir başka skandal da şehir hastanesinin zarar görmesi halinde devreye girecek sigorta gelirlerinin finansman sağlayan sermaye gruplarına aktarılması oldu. “Şehir hastanelerine ilişkin sözleşmelere ekli ‘Finansman Sağlayanların Doğrudan Anlaşması’ başlıklı maddesinin, sağlık tesisinin büyük bir hasar görmesi ve şirketin mali gücünün tesisi yeniden inşa etmeye ve kalan kredi ödemelerini yapmaya yetmemesi halinde, hasar nedeniyle sigorta sözleşmeleri dolayısıyla elde edilecek gelirin, kredi sağlayanlara aktarılmasını öngörmektedir” denilen raporda, bu konuda yaşanacak ihtilaflarla ilgili sözleşme ve eklerinde düzenleme bulunmadığı kaydedildi.

Eşitlik idare aleyhinde bozuldu

Denetim raporunda, “Tarafların sorumluluk halleri ile ilgili hükümde, taraflar arasındaki eşitliğin idare aleyhinde bozulması” başlıklı bir tespit de yer aldı. Sözleşmenin, tarafların sorumluluk hallerini düzenleyen, tazminat yükümlülüğü maddesinde, birbirine benzer iki durumda şirketin sorumluluğuna gidilmesi için kesinleşmiş mahkeme kararı aranırken, idarenin sorumluluğuna gidilmesi için böyle bir şartın aranmadığı, doğrudan idarenin sorumluluğuna gidilmesine imkân tanındığı anlatılan raporda, “Bu şekildeki bir düzenleme, sözleşmenin tarafları arasındaki sorumluluğun adaletsiz şekilde dağıtılması anlamına gelmektedir. Bu durum, sözleşmelerde hakkaniyet ve eşitlik ilkesine aykırıdır” denildi.

Geç giren tesise yaptırım uygulanmadı

Raporda, 2017 yılında faaliyette bulunan Adana, Mersin ve Isparta şehir hastaneleri için doğalgazdan elektrik enerjisi üreten trijenerasyon tesisi planladığı anımsatıldı. Bu tesislerde üretilen elektrik enerjisi sayesinde, sağlık tesislerinin elektrik giderlerinde tasarruf sağlanması amaçlandığı savunulan raporda, şu bilgiler verildi: “Bu üç şehir hastanesinde trijenerasyon tesisi, hastane ile birlikte idareye teslim edilememiştir. Bu tesislerin ihale şartnamesinde mi yer aldığı, yoksa projeye sonradan mı dahil edildiğine dair idareden sözlü ve yazılı olarak bilgi istenmesine rağmen cevap alınamamıştır. Bu tesislerin fiilen hizmete girmemiş olmasından dolayı, idarenin geç teslim nedeniyle yaptırım uygulama, trijenerasyon tesisi sayesinde elde edilecek elektrik gideri tasarrufunun şirketçe tanzimini ve tesisin kullanım bedeli hesaplanırken bu tesisle ilgili kısmın hesaplamaya dahil edilmemesi uygulamalarını yapması gerekmektedir. Ancak gecikmeye ilişkin bir yaptırım uygulandığını kanıtlayan herhangi bir belgeye ulaşılamamıştır.”

Olmayan bahçeye bakım hizmeti ödenmiş

Sayıştay, fiilen şantiye halindeki alanlar için yer ve bahçe bakım hizmet ödemesi yapıldığını tespit etti. Adana ve Mersin şehir hastanelerinin yer aldığı yerleşkelerin bir bölümünün şantiye halinde olması nedeniyle, idare tarafından kullanılamadığı anlatılan raporda, bu alanlarda işçi barakaları ile iş makineleri bulunduğu, bu alanlarda inşaat faaliyetleri dolayısıyla yer ve bahçe bakım hizmetlerinin sunulamadığı ifade edildi. Raporda, “Yerleşkenin, şirket şantiyesi olarak kullanılan bölümünde yer ve bahçe hizmetlerini sunması mümkün olmadığından, hizmet sunulamayan alan oranında kesinti yapılması gerektiği değerlendirilmektedir” denildi.

Şirketin vergilerini devlet ödemiş

Şehir hastaneleri için şirkete verilen “kullanım bedeli” ve “hizmet ödemeleri”ne ilişkin olarak şirketin ödemesi gereken damga vergisinin de idare tarafından yüklenildiği denetim sonucunda tespit edildi. Bu ödemelerin şirket tarafından yapılması gerektiğini belirten Sayıştay , şu tespiti yaptı: “Damga Vergisi Kanunu’nun açık hükmüne rağmen damga vergisi tutarının şirkete yapılacak ödemelere eklenmesi suretiyle idare tarafından ödenmesinin kanuna aykırı olduğu ve bu aşamada eklenen damga vergisinin tutarının, ‘hizmet ödemeleri’ne ilişkin hesaplamalarda, katma değer vergisi matrahına da dahil edilmesi suretiyle fazladan katma değer vergisi ödenmesinin idare tarafından fazladan ödeme yapılmasına neden olduğu değerlendirilmektir.”

Özkaynağa bile kur güncellemesi

Raporda, kullanım bedeli hesaplanırken, şirket tarafından döviz cinsinden sağlanan kredilerin yanı sıra, sözleşme gereği şirketin sağlamak zorunda olduğu özkaynak tutarı için de döviz kuru fiyat güncellemesi yapıldığı ve bu uygulamanın yürürlükteki kanuna uygun hale getirilmediği aktarılırken, “Kanunda şirketin sağlamak zorunda olduğu özkaynak tutarı için fiyat farkı ödenmesi öngörülmemiştir. Mevcut uygulamanın söz konusu kanuna aykırı olmasının yanı sıra, Türk parası ile konulan sermaye tutarının döviz kuru artışına karşı da korunmasının genel kamu uygulamalarına aykırı olduğu düşünülmektedir” denildi.

Hesaplama formülü yönetmeliğe aykırı

Bir başka usulsüzlük tespiti ise “kullanım bedelinin hesaplanmasına ilişkin formülün yönetmeliğe aykırı olması ve sözleşmeden sözleşmeye farklılıklar arz etmesi” oldu. Tesislerin kullanımı karşılığında idare tarafından şirkete ödenen kullanım bedellerinin hesaplanmasına ilişkin formülün, yönetmelikle düzenlenmiş olmasına rağmen, sözleşmeden sözleşmeye farklılıklar içerdiği görüldüğü anlatılan raporda, bu konuda Isparta Şehir Hastanesi’nin sözleşmesindeki hesaplama formülü ile Mersin’dekinin farklı olduğuna dikkat çekildi. Bakan onayıyla kullanım bedelinin hesaplanmasında değişiklik yapılabileceğine işaret edilen raporda, “Eğer tarafların yönetmeliğin 2’nci maddesinde formülün tatbiki için başvuruları olmuş ve bakan onayıyla bu formül değişikliğine gidilmişse sözleşmelerdeki formülün, yönetmeliğin ikinci ekinde yer alan formül olması gerekmektedir” değerlendirmesine yer verildi.